Kıbrıs bölünmedi mi?

Yayın Tarihi: 10/11/10 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

İngilizlerin uluslararası gazetesi, Financial Times'e göre 18 Kasım'da, Kıbrıslı iki lider Sayın Eroğlu ve Sayın Hristofyas'ın, New York da BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'la bir araya gelip, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulma adına görüşmelerde bulunması, soruna çözüm bulunması için son şans.

Hatta gazeteye açıklamalar yapan bir diplomat şunları söylemiş:

"Burada sonsuza dek kalıp, anlamsız görüşmeler yapmayı sürdürmeyeceğiz".

Anlaşışan bu sorunun çözülmemesinden dolayı sadece Kıbrıslar değil, yabancılar da bıkmış.

Uluslararası güçlerin, Kıbrıs konusunda gerçek anlamda adil, istekli ve motive edici olmadığı bir gerçek.

Bu sorunun çözülmesi için her iki tarafta, kendi durumlarını göze alıp müzakerelerde kendi lehlerine sonuçlar çıkarmaya öncelik vermesi, özellikle Rum tarafının Kıbrıs konusunu AB'nin içine çekmeye ve Türkiye'nin AB yolunu Kıbrıs'la tıkamaya çalışması adadaki çözüm çabalarına gölge düşürüyor.

Kıbrıs sorunun çözülmesi ve Türkiye'nin olası bir AB üyeliğini en son isteyen AB üyesi ülkeler Yunanistan ve güney Kıbrıs yönetimidir herhalde.

Peki, diyelim ki müzakereler sonuçsuz kaldı.

BM de bu işi rafa kaldırdı.

O zaman Kıbrıs'taki tablo nasıl olur?

Rumlar ne kazanır, ne kaybeder. Türkiye'nin tavrı nasıl gelişir?

İngiltere'nin adadaki durumu hangi statüde devam eder.

Bu noktada, Kıbrıslı Türkleri neler bekliyor olabilir?

Bir defa bizim için hiç de iyi olmaz.

Rumlar, daha fazla, daha fazla anlayışıyla Türkiye'yi adadan çıkarma düşüncelerinden tamamen vazgeçecekler.

Böylesi bir olasılığı göze alabilirler mi?

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşanan siyasal ve ekonomik gelişmeler, özelleştirme adına devlete ait kurumların elden çıkarılması ve Türkiye'den özel şirketlere verilmesi ile Türkiye hem KKTC'ye ait ekonomik değerleri kendi yönetimine almak, hem de olası bir anlaşma veya tersi durumda adadaki kalıcılığını sağlamlaştırmayı düşünüyor olabilir mi?

Ya da çözümden uzaklaşıldığını gören Ankara yönetimi, adanın kuzeyinde herşeyiyle hakim olma adına politikalar mı geliştiriyor.

Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz hafta Ankara'da yapılan üst düzey görüşmeler de tazminat ve mülkiyet konularında önemli gelişmelerin ilk adımları atıldı.

Bu görüşmelerde ortaya çıkan bir başka önemli konu ise Rum mallarının süratle Türkleştirilmesi ve bu amaçla Mal Tazmin Komisyonu'nun daha hızlı bir şekilde kararlar üretmesi.

Rum yönetiminin bunu önlemek için toplumuna defalarca, Kıbrıs'ın kuzeyinde kurulan ve AİHM'in de işaret ettiği, Mal Tazmin Komisyonu'na kesinlikle başvurmama çağrısı yapmasının amacı bu idi.

Aslında Kıbrıs adası çoktan bölünmüştür.

Bu bölünmüşlük tam anlamıyla yani resmi olarak değildir belki, ama bölünmüşlük en başta akıllarda gerçekleşmiştir.

Bu bölünmüşlüğe bir örnek de Larnaka da yaşandı.

Geçtiğimiz günlerde tüyler ürperten milliyetçi saldırı, tabi ki tüm Rum halkına mal edilemez, ama gençliğini bu duygularla yetiştiren, bu saldırıların hesabını sormayan bir anlayış bu düşüncelere katılıyor demektir.

1974 öncesinde iki toplum arasında yaşanan ve sırlarla dolu olan olayların gün yüzüne çıkan kısımlarından anladığımız çok küçük ve münferit olarak sayılabilecek olayların arkasında başka niyetlerin ciddi tehlikelerin olduğudur.

Bu düşüncelerdir ki, Kıbrıs'ı bölmüştür.

Akıllardaki bu bölünmüşlük silinmedikçe, atılan her adım ortaya konan her irade sonuçsuz kalır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları