Bıçağa yumruk sallamak!

İkinci varoluş Mitingi oldukça yüksek bir katılımla gerçekleşti.

Ancak bu mitingi ikiye ayırıp inceledim izlerken.

Pankart tutmak için görevlendirilenler ve sadece mitinge katılanlar.

Yazının en başından söyleyim ki Ankara Hükümeti'nin KKTC'de ekonomik kalkınma sağlamak için izlediği yöntemi bende tasvip etmiyorum.

Şimdi gelelim mitingi neden ikiye bölüp izlediğime.

Dün inönü meydanında ekonomik sorunlardan bunalan ve artık geleceğini göremediği için isyan eden bir kesim vardı; bu kesime destek veren siyasi partilerin sempatizanları da vardır.

İşin birinci kısmı bu. Vatandaşlarımız yaşadığı toplumsal problemlerin artık son bulmasını istedikleri için İnönü meydanını tıka basa doldurdular.

Buraya kadar herşey normal.

Bir de mitingin ikinci bir kısmı var ki onlarda pankart taşıyan partililer ve sivil toplum örgütlerine üye genç arkadaşlar.

HANİ SIKINTI YAŞANMAYACAK PANKARTLAR
AÇILMAYACAKTI?

28 Ocak Mitinginin ardından AK Parti Hükümetinin KKTC Halkına karşı gösterdiği sert tepki hepimizi derinden yaraladı ve buna toplum olarak oldukça sert tepki gösterdik.

Neden bu tepkiyi gösterdik?

Çünkü sayıları az olan bazı gruplar ağır cümleler ifade eden pankartlar açmalarına karşın AK Parti Hükümeti bu pankartlardan tüm Kıbrıs Türk halkını sorumlu tuttu ve ağır hakaretler yağdırdı.

Bizim tepkimiz işte bu genellemenin yapılmasınaydı.

Aynı olayların yaşanmaması için hem Sendikal Platform hem de Hükümet tedbir alacaklarını açıklamışlardı birkaç gün önce ancak açılan pankartlara baktığımızda 28 ocak'tan daha sert sözler kullanıldı ve "Kıbrıs Cumhuriyeti" bayrağı açmak isteyen bir grup polis tarafından engellendi.

Hatta arbede dahi yaşandı.

BIÇAĞA YUMRUK SALLAMAK

Peki neden oldu tüm bunlar yine.

Nedir bizim derdimiz?

Bizim derdimiz AK Parti Hükümeti'nin tüm Kıbrıs Türk Halkını hedef alan sözleri ve icraatları.

Peki bu icraatlara ve söylemlere "barra" çekmekmidir bize yakışan?

Ne paranı ne memurunu isterizi söylemek midir bize yakışan?

Yoksa "Kıbrıs Cumhuriyeti" bayrağı açmak mı?

Yoksa Başbakan Küçük'e "KÜÇÜK BESLEME" diye mi pankart açmak?

Beyler bunlar bize yakışan davranışlar değil.

Sende Türkiye ile hükümeti savunuyorsun sözlerini ve suçlamalarını duyar gibiyim.

Halbu ki hiç alakası yok.

Arkadaşlar böyle olmasını biz istemedik mi?

O meydanda yürüyen tüm siyasi parti başkanları ve de partileri "TDP hariç" hükümete gelmediler mi bu ülkede?

Ya da UBP muhalefette iken Onlar da aynı artisttik tavırlar içine girmiyorlar mıydı CTP'ye karşı?

Yani hem kendi seçtiklerimiz bizi bu hallere düşürecek hem de "al paketini git diyeceğiz".

Sn Derviş Eroğlu'nu tek başına sandıktan çıkartan biz değil miyiz?

CTP'yi 25 sayısıyla Meclise sokan halk biz değil miyiz?

Ya çözümsüzlüğü savunan liderleri destekleyen biz değilmiyiz?

İşte bu noktada AK Parti Hükümeti'nin KKTC Hükümetleri ile imzaladıkları protokolleri imzalayan Hükümetlere yöneltmeliyiz bakışlarımızı.

Yani tüm siyasi partilere desek daha doğru olur.

Öyleyse Bıçağa Yumruk sallamak niye?!!

SİYASİ PARTİLERE KANMAYIN?

Hiç bu açıdan bakmıyoruz olaylara.

Bir kez daha altını çizerek söylemek istiyorum.

Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın ve Sn Cemil Çiçek'in sözlerinden ben de son derece rahatsızım.

Ama maddi katkıyı yapan onlar ve Onların önünde söyleyecek sözü olmayan bizim seçtiğimiz siyasetçiler değil midir?

Şu an UBP bunu yapıyor; peki yarın sabah hangi parti seçilirse seçilsin AK parti Hükümeti ile bu protokolu bir şekilde uygulamayacak mı?

Biraz farklı biraz farksız.

Beyler ben hem Hükümette hem partilerde danışmanlık yaptım.

Siyasetçiler her zaman kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederler.

Eğer halklarının çıkarlarına çalışsalardı halimiz böyle mi olurdu?

HÜKÜMET TOPARLANMAZSA GİDER

Tabii mitingin bir başka önemli mesajı daha vardı bugün. 50 bin civarında bir katılımın verdiği mesajdı bu "ya halkına sahip çık hakaret ettirme ya da seni götürürüz".

Evet aslında miting meydanından çıkan bir başka mesaj da buydu sanırım.

***

CTP MİLLETVEKİLİ MEHMET ÇAĞLAR "GENEL SEKTERLİĞE
ADAY"

CTP-BG Güzelyurt Milletvekili Doç Dr Mehmet Çağlar ile uzun uzadıya sohbet ettik.

CTP'nin yeni bir toparlanma dönemine girdiğini ve buna tüm partililerin ciddi bir katkı koyduğunu paylaştı benimle.

Kurultay ile ilgili çok fazla bir şey söylemek istemedi aslında ama ben biraz zorlayınca konuşmalarından Genel Başkan Ferdi Sabit Soyer'e ciddi bir destek verdiği çıkardım.

CTP tabanından Genel Sekreterlik için adaylığınızı koymanızı istiyorlarmış doğru mu diye sordum…

Cevabı netti:

"Evet partide belli arkadaşlar bu yönde bana çağrı yapıyorlar ancak tüm bunları konuşmak için daha çok erken. Günü geldiğinde Partimden bana bu yönde bir taleple gelirse tabii ki aday olurum ancak hangi görev verilirse verilsin onu da yapmaya hazırım"..

CTP-BG ağır ağır kurultay havasına girerken bu önemli bir açıklama…

***

AK PARTİ HÜKÜMETİ'NİN MİTİNGE TEPKİSİ…

Bilindiği üzere 28 Ocak'ta gerçekleşen mitingte açılan birkaç pankart karşısında dahi ortalığı ayağa kaldıran Ankara dünkü mitinge nasıl bir tepki verecek doğrusu merak ediyorum derken biraz araştırmanın ardından ilk tepkiler bana ulaştı ne karda doğru ne kadar yanlış bilemem.

Başbakan Erdoğan, bilhassa Başbakan Küçük'ü bu tür pankartların açılmaması konusunda uyarmıştı ama dün fazlasıyla hepsi açıldı.

Başbakan Erdoğan'ın bu pankartlara Hükümetin yine müdahale etmemesini ekonomik olarak cezalandıracağı yönünde bazı duyumlar aldım.

Ekonomik ceza demek biliyorsunuz istifa anlamına da gelebiliyor. Umarız böyle bir sıkıntı yaşanmaz.