Yasalar gerekli, uzlaşı yok "kriz kapı"

Yeni sigorta yasası ve buna bağlı değişecek birçok konu kamuoyunu oldukça meşgul etmiyor, kamuoyunun şu anki derdi dövizle yaşamış olduğu yaşam kavgası.

Zira toplum olarak her ne kadar sarayımız, villamız ve mersedesimiz varsa da hepsi borçla yapılmıştır ve şimdilerde toplum olarak bunları ödeyemiyoruz.

Bu konuya birazdan değineceğim. Ancak Yeni Sigorta Yasası ve Sigortaları batmaktan kurtarmak adına Hükümetin şu an verdiği mücadele işveren ve işçi sendikaları tarafından oldukça tepkiyle karşılanmış durumda.

KRİZ KAPIDA

Önemli bir toplantı gerçekleşti dün hem işçi ve işveren sendikaları temsilcileri masadaydı hem de hem de Çalışma bakanlığı ile Maliye bakanlığının temsilcileri vardı masada.

Çalışma bakanlığı masaya Sigortaların bataktan kurtulması için yeni bir öneriyle gitti.

Öneriye göre "İhtiyat Sandığı işçi işveren ödeme primi % 5'ten % 4'e düşürülecek şeklindeydi ancak bu öneri ne işveren ne de işçi sendikalar tarafından kabul görmedi.

Toplantıya başkanlık eden İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Kamil Kayral'ın 2 oy hakkıyla 5'e 4 öneri kabul edildi.

Sendikaların onay vermediği bu önerinin metazori kabul ettirilmesi yeni bir kriz yaratmış oldu.

ÜNVERDİ "GELECEĞİMİZ İÇİN BU YASALAR ŞART"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Dr Şerife Ünverdi ile tüm bu gelişmeler daha yaşanmazken makamında buluşup bir kahve içtik.

tüm toplumu saran Sigorta Yasasının değişikliği ile ilgili sancıyı sordum kendisine.

Cevabını hiç düşünmeden verdi ve "mecburuz" dedi.

Sendikaların çok sert eylemlere hazırlandığını ve yasanın tadil edilmesi yönünde birçok otoritenin ortak görüşü olduğunu hatırlattım Şerife hanıma;

"Bakınız Sosyal Sigortalar öyle bir noktaya geldi ki kelime anlamıyla batmak üzere ve yüzdürülebilir değil.

Hükümet olarak Sigortalardaki açığımızı bir şekilde kapatmak zorundayız çünkü her ay daha kötüye gidiyoruz.

Sorun şu ki Sigortalardaki açığımızı kapatmak için kendi imklanlarımızı seferber etmek zorundayız.

Yeni yasayı topluma olumsuz yönleriyle anlatıyorlar.

Oysa yasanın çok olumlu yönleri var ve Toplumun yalnızca bugünü kurtarmak için değil geleceğini de kurtarmak için gerekli tedbirleri almak zorundayız.

Sendikaları bir bir ziyaret edip bulunduğumuz durumun vahamiyetini anlatıyorum" diye anlattı ve uzun uzun sıkıntılardan bahsetti.

"BİRİ SANMASIN Kİ KAÇAKLAR AFFEDİLECEK"

Sendikaların Sigortalara para bulunması konusunda kaçak işçilerin kayıt altına alınması ve buradan elde edilecek gelirle açıkların kapatılmasını istediklerini hatırlattım Bakan Ünverdi'ye ;

" Kaçak işçiler konusunda ortaya konulan beyaz kimlik konusu sanırım yanlış anlaşıldı. Burada 10-15 yıldır yaşayan insanlar var ve biz bu insanlara son bir kez af hakkı tanıdık, bu aftan yararlanmayanlar yurt dışı edilecek. Ben bu işlin arkasından sonu ne isterse olsun. Bu konuda oldukça kararlıyım".

"BAŞBAKAN KÜÇÜK İLE HERGÜN KONUŞUYORUZ"

Şerife hanıma Hükümetin zor bir dönemden geçtiğini ve pekçok değişikliği Hükümetin sırtlandığını, bunun bakanlığı açısından zorluklarını sordum, daha doğrusu "nasıl gidiyor, kötü bir durum var mı?" dedim. Şerife hanım "başarısız olmamı bekleyenler var ama ben başarılı olduğuma inanıyorum.

Hergün Başbakanımızla istişare halindeyim ve sürekli kendisini bilgilendiriyorum.

Yasalarla ilgili değişikler yapılacak bunu söyleyim ve bu değişiklerin birçoğu CTP zamanında da gündeme gelmişti.

Tıkanan yerleri açmak zorundayız.

Sorun çok ama Hükümette bir bütünüz, eğer sorunuz buysa" diye cevapladı.

Şerife hanımın işi kolay değil zira dünkü sohbetimizdde ben birazda kendisini yalnız gördüm.

Bu işlerde kadro çok önemli; bu nedenle Şerife hanım kendi kadrosunu biran önce oluşturmalı.

***************

MERAL HANIMDAN ŞERİFE HANIMA SİTEM

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun eşi Meral Eroğlu, yaklaşan Ramazan Bayramı öncesinde Sosyal Hizmetler Dairesi Lefkoşa Çocuk Yuvası'ndaki çocukları ziyaret etti.

Bu yuvadaki dramı biliyoruz.

Bu nedenle Meral hanımı kutluyoruz.

Aslında şu sıralar bu yuvaya göz kulak olan Sosyal hizmetler yerine Gençlik Dairesi Müdürü Gencay Eroğlu.

Çalışma Bakanlığı'na bağlı Sosyal Hizmetler dairesi'nin orada ciddi bir ihmali var.

Meral hanım "burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın da olmasını isterdim ki şikayetler birebir iletilebilsin" diye sitem etti Şerife hanıma.

Haberlerde görünce Şerife hanıma sordum "dün bende ziyaret ettim" cevabını aldım.

Bu konuda Çalışma Bakanlığının Yuvaya gereken ilgiyi göstermesi gerektiği kanaatindeyim.

O yuvada birileri krallık kurdu, Sosyal Hizmetler gerekli tedbiri almazsa bazı suistimalleri yazmamız gerekecek!!!

**************

ARABACIOĞLU'NA HAKSIZLIK YAPILIYOR

Birkaç gündür kamuoyunu meşgül eden ve ihmalden ölen kanser hastası bir kardeşimizin ailesinin kazandığı dava konuşuluyor.

Konuyu çok iyi biliyorum, tüm mahkeme kararlarını da gördüm. Hiç anlam veremem şu doktorların birbirlerini kayırma huylarını.

Tabipler birliği bir açıklama yaptı ve dönemin bakanı Musatafa Arabacıoğlu'nu suçlu buldu; sonra çıktı Arabacıoğlu "o dönem ben bakan değildim" diyerek bu açıklamanın yanlış olduğunu ispatladı.

Olay açık Dr Dilek Uzman bu konuda maalesef diyorum suçlu; 3 kez aranan bir doktor gelip hastasına bakmaz mı yahu?

Nasıl doktorsunuz siz? Nasıl yemin ettiniz? Ne oldu o yemine kuşlar mı altı gitti Hipokrat yeminini?

Evet sağlık sisteminde son derece yanlış işler yapılıyor, eksikler var ama bundan şu bakan suçludur demek ne kadar mantıklı?

Kaldı ki mahkeme doktor ihmalinden kaynaklandığı için Sağlık Bakanlığına ceza kesti.

Zira doktor Sağlık Bakanlığına bağlı, hastane doktoru olduğu için.

Tabipler birliği Dr Dilek Uzmanı suçsuz buldu iki doktor hariç.

Ben soruyorum bu ülkede doktor hatasından ölen onlarca insan var kaç doktor meslekten men edildi, hade çıkıp açıklayın.

Ölen öldüğüyle kalıyor işte..