Kıbrıs konusunda mola zamanı

Kim çözümü istemez ki?

İnanın ki toplumun büyük bir çoğunluğu uluslar arası tanınan ve Hukukun gerçek üstünlüğünün çalıştığı bir yaşamı ister.

Avrupa Birliği ekonomik açıdan olmasa da Hukukun işlerliği, insan haklarına gösterilen değer ve en önemlisi de keyfi uygulamalara izin vermeyen bir anlayışa sahip.

AB'ye katılım ve çözüm bir nevi de bunun için önemli.

Hangi hükümet gelirse gelsin ülkemiz gerekli ekonomik güce sahip olmadığı için bir köy bir memleket havasından kolay kurtulamayacak.

GÖRÜŞMELERE ARA VERİLMELİ

Uzun yıllardır çözümü zorluyoruz, bazen iyi zorluyoruz bazen de kötü zorluyoruz.

Ama öyle görülüyor ki bir yere varmak mümkün olmayacak.

Cumhurbaşkanı Eroğlu'nu en çok eleştirenlerden biri olarak şunu söylemem gerekir ki Sn Eroğlu her ne kadar çözüm için hevesli olmasa da Hristofyas'ın hiç öyle bir derdinin olmadığını biliyoruz.

Hatırlayın!

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat "bana seçimi kaybettiren Hristofyastır" demişti.

Hristofyas eski Hristofyas değil.

Dünkü görüşmelerde yaşanan tartışmaların altında yatan gerçeğe baktığımızda "Hristofyasın sürekli yan çizmesini ve yalan konuşmasını" örnek gösterebiliriz.

Belki Müzakerecimiz karşı tarafı daha fazla sıkıştırabilir ve zorlayabilirdi.

Bu iyi yapılıyor mu kuşkuluyum.

Netice itibarıyla 22-24 Ocak'ta tekrardan zirvenin yolu tutulacak ama bu boş bir yol tutuşu olacak.

Çünkü Rum tarafının çözümü yapmak gibi bir isteğinin olmadığı daha aşikar hale geldi.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı Eroğlu "kardeşim bu adam çözüm istemiyor, bizimle dalga geçiyor, işte tutanakları" deyip arayı vermeli.

MASADAN KALKAN TARAF İLLAKİ SUÇLU OLMAZ

Tabii liderlerin masadan kalkan taraf olmama kaygısı da var.

Ancak bu kaygı süreç hassas ve iyi bir yol üzerinde bulunsa anlaşılabilir.

Öyle mi peki?

Olmadığını hepimiz biliyoruz.

Burada Derviş bey Rauf Denktaş'tan örnek alıp " sen uzlaşmıyorsun kardeşim, referandumda evet dedik olmadı, görüşmelere senin istediğin başlıklardan başladık olmadı, şimdi de gelmiş eski planlardan işine geldiğini kabul edip istemediğini reddetmeye.

Karşında bir halk iradesi var, nereye kadar " deyip masadan kalkıyorum de bakalım, ortalık nasıl karışır.

Siyaset bir satranç oyunundan öte bazen de bir blöf sanatıdır ya da bazen de kafa tutma sanatıdır.

Bunu Rauf Denktaş çok yaptı, belki çözümsüzlük damgası yedi ama Dünyanın saygı duyduğu bir lider olarak tarihteki yerini aldı.

Sonrasında Sn Talat çözüme o kadar bir inanıp o kadar bir zorladı ki yoldaşı Hristofyas bile ona oyun çekip "hayır" dedi.

Şimdi tüm bu tecrübeleri gören Derviş Eroğlu'nun, Hristofyas'a biraz dik kafalılık yapma zamanı gelmedi mi?...

*******************

DENKTAŞ "ARTIK ADAYLARA KONTENJAN YOK, GÜÇ DELEGEDE"

Geçtiğimiz cumartesi Demokrat Parti İskele Kongresi'nde Genel Başkan Serdar Denktaş önemli bir açıklama yaparak DP'lileri coşturdu.

DP'lilerin en çok yakındığı konulardan biri olan seçim dönemlerinde aday sıralamasında Serdar başkanın gerek kontenjan kullanması gerekse aday sıralamasında etkin rol oynamasıydı.

Serdar bey geçmiş dönemlerde yaptığı bazı stratejik hatalar yüzünden partililerin hep eleştirisine maruz kalıyor hala.

En nihayet İskele kongresinde "artık ben karışmıyorum, adayların sırasını ve seçilme haklarını onlara siz vereceksiniz.

Kontenjanı da kaldırdım" deyince partililerden yoğun takdir almış.

Kürsüden bir vefa konuşması daha yapmış Serdar başkan "biliyorsunuz babamın rahatsızlığı nedeniyle partiyle fazla ilgilenemedim.

Başta genel sekreter ve ilçe başkanları benim yokluğumu aratmadılar, eski zaman olsa parti durur yürümezdi" deyip salondakileri duygulandırmış.

*****************

ELCİL "HERŞEY ÇARŞAMBAYA BAĞLI"

KTÖS'ün dün ülke genelinde nakil tüzüğünün değişmesi nedeniyle greve gitmesinin ardından iyi niyet gösterip genel grevi Çarşamba günkü üst kurul toplantısından çıkacak karara kadar askıya aldı.

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ile konuşma fırsatı buldum; "her şey Çarşamba günkü toplantının sonuçlarına bağlı nakil tüzüğündeki aynı mantık devam ettirilecekse genel grev devam edecek, biz kararlıyız" dedi.

Umarız bir orta yol bulunur da çocuklar derslerden geri kalmaz.