Anket saçmalığı ve kabine değişimi

Yayın Tarihi: 04/01/12 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Son zamanlarda eğer herhangi bir milletvekili ya da bakan kötülenmek isteniyorsa birileri tarafından hemen "yapılan bir ankette" diye cümleye başlanıyor ve falan bakan meclise giremez filan vekil birinci çıkar deniliyor. Bazı kesimler yazdırıp çizdiriyorlar. Toplum itibar etmiyor belki ama dedikoduyu seven bir milletiz ya bol ağızdan konuşuyor konuşturuyoruz.

Bu memlekette insanların kendini aydınlatmak için hiç çaba harcamamaları ve basın tarafından dayatılan her bilgiyi alıp kabullenmeleri sürdükçe adam olmayız. Tabii itibar etmeyenlerde var.

KABİNE DEĞİŞİMİ BEKLENTİSİ

Bakanlar değiştirileceğine yönelik o kadar bir tedirgin ki basına açıklama dahi yapıyorlar artık.

Ya da bazı bakanlar örgütleri Başbakanlık önüne gönderebileceği dedikodusunu yapıyor, yayıyor. Hayatımda ilk defa bu kadar bel altı siyasete şahit oluyorum.

Sn Eroğlu'nun Cumhurbaşkanı olması ile kurultayı kazanan İrsen bey Başbakan oldu ve bir süre sonra kabinede uygun gördüğü değişiklikleri yaptı.

Birçok şey yoluna oturdu aslında. Ancak ısrarla bazı kesimler hala kabine değişimi konusunda ısrarcı. Herkes bakan olmak istiyor.

"Başbakan kabimeyi yakında değişecek" spekülasyonları o kadar bir sardı ki ortalığı aklınız hayaliniz durur. O kadar yazdım; kurultaya giderken kabine değişimi çok zor diye. Bu işleri iyi bilirim; vekiller bakanların üstüne oynar. "şu bakan beceriksiz, şu bakan hiç anlamıyor, hele şu bakan dervişçi".

İnsaf da dinin yarısı be yahu.

Açıkçası ben kabinede hiçbir sıkıntı görmüyorum. Tabii ki bazı bakanlar daha aktif ve daha çalışkan olmalı ama hiçbiri anasının karnından bakan doğmadı ki.

Ya da kabine işi; her altı ayda bir değiştirilecek bir yapı değil ki. Kabine değişimi gerekli olduğu haller zaten belli.

Ben yine de peşinen söyleyim. Kabine değişmez. Yemeyin canınızı.

***

BİR GELECEK YOK OLUYOR

Yaşanan birçok sıkıntının, telaşın ve sorunun ötesinde bir başka önemli konuya dikkat çekmek istiyorum.

Belki fark etmiyoruz ama gençlerin birçoğu evlerinden kaçmayı ve kaybolmayı tercih ediyorlar son günlerde. Neredeyse her hafta evden kaçan bir gencin haberini okuyoruz.

16 yaşındaki İlknur Dibi adındaki genç kız önceki akşam evden çıkmış ve geri dönmemiş.

Daha birkaç gün önce başka bir gencin evine döndüğünü okumuştum.

GENÇLER AĞIR BUNALIMDA

Adına ister parasızlık, ister ilgisizlik deyin çocuklarımızın büyük bir çoğunluğu ağır bir bunalım yaşıyor.

Ailelerin bu durumu pekde önemsediğini sanmıyorum.

Önemsemiyorlar ki gençler pek çok şeyi neden göstererek evden kimseye haber vermeden kaçmayı tercih ediyor.

Bunu yapmalarının altında yatan asıl neden anne ve babalarının ilgilerini kendilerine çekmek istemeleri. bu bir tepki yöntemi.

İNTİHAR HERKESİN KAPISINDA

Eski yıllarda sorunlarına çözüm bulamayan gençlerin denediği yöntemlerden biride intihar denemeleriydi.

Bunu özendirici olsun diye yazmıyorum, aileler kendilerine gelsin ve çocuklarına daha fazla önem versinler, bununda ötesinde sevgilerini boğmadan onlara aktarsınlar diye yazıyorum. Sevgisiz ve ilgisiz büyüyen çocuklar ileriki yaşlarda yalnızca topluma değil kendi ailelerine karşı da saygısız ve şiddet eğilimli oluyorlar.

ALDATMA ÇOCUKLARI DAHA FAZLA VURUYOR

Yaşanan evliliklerin büyük bir çoğunluğu boşanmayla sonuçlanıyor. Hala boşanmamış çiftlerinde birçoğu mahkemenin kapısının önünde hazır olda bekliyor adeta.

Yine bu boşanmaların altında çiftlerin birbirlerini aldatmaları yattığı iddia ediliyor. Sonuç itibarıyla anne ve babaların birbirlerine karşı yaşamış oldukları geçimsizlikten dolayı en fazla çocuklar etkileniyor.

Ya anneden ya da babadan yoksun büyüyen çocuklar aynı aileleri gibi geçimsiz bir birey oluyorlar toplum içinde.

Sonuç olarak evini terk eden ya da dikkat çekmek için yanlış davranışlar sergileyen gençlerin büyük bir çoğunluğunu anne-baba ilgisinden eksik kalmış çocuklar oluşturuyor..

UYUŞTURUCU BİRÇOK EVE GİRDİ

Bir başka telaffuz edilmekten kaçınılan ve korkulan konu da uyuşturucu.

Yine son zamanlarda yakalanan uyuşturucu satıcı ya da kullanıcılara baktığınızda yaş sınırının 18'in altına düştüğünü görebiliyorsunuz.

Konu dönüp dolaşıp gençlerin ağır bunalımda olmasına ve bu girdikleri bunalımdan ya yanlış cinsel ilişkilere girerek, ya uyuşturucuya yönelerek ya da şiddet eğilimlisi bireyler olarak kurtulmayı denediklerini çok sık görüyoruz.

YOK MU ÇARESİ?

Evet asıl önemli soru bu.

Yok mu çaresi?

Var.

Herkes sanıyor ki Sosyal Hizmetler şöyle yapsın, devlet şunu yapsın diyeceğim, değil dostlar.

Herşey aileden bitiyor.

Ya aşırı koruma iç güdüsü ya da tam anlamıyla umarsızlık gençleri bveklenmedik tepkiler vermelerine ve kötü yollara düşmelerine neden oluyor.

Anne kızıyla baba da oğluyla doğru arkadaşlıklar kurmayı denemeli ve hepsinden de önemlisi aileler ilk önce kendilerini eğiterek çocuklarını kültüre, sanata ve spora yönlendirmeli.

Kulağa ne kadar banal ve sıradan geliyor değil mi?

Ne sporu , ne sanatı amaan. Müstehcen düşünceler, alkol, kızlar ve kısa etekler daha çekici geliyor değil mi?

Ya da ailelerin küçümsenemeyecek kadar sayıda olanları; kendi hayatlarınızı yaşayıp zaten yaptığınız yanlış evliliklerden kurtulmanın çarelerini aramak dururken ne çocuğu ne genci?

Bir gelecek yok oluyor ama gelin görün işte, bir gelecek yok oluyor..

***

DEMOKRAT BAKIŞA YAKIŞTIRAMADIM

Meslek hayatında 12 yılı geride bıraktım.

Gururla söylerim.

Vakti zamanında Demokrat Bakış Gazetesi'nde de Genel Koordinatör olarak görev yaptım.

Görev yaptığım dönemlerde her yazarın ne söylediğine bakar zaman zamanda yazılarını çıkarırdım.

Çünkü köşe yazarlığı kılıcı çekip kelle almak demek değildir.

Demokrat Bakış'ın Baş Yazarı "Orhan Cemal"in dünkü yazısında Çalışma Bakanı Şerife Ünverdi'ye kabinenin konu mankeni diye hitap etmesi bir gazetenin Baş yazarına ne kadar yakıştı doğrusu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Ki söz konusu baş yazar kimliğinin ardındaki adam akedemik ve entelektüel bir kimliktir.

Yok mu bu gazetenin başında bir usta?

İsteyen her istediğini yazıyor demek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları