Türkiye, KKTC'yi tanıyor ama...

Yayın Tarihi: 27/02/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Ne şanssız ve bahtsız bir toplumuz. Yıllarca Rum ile savaş dur, yeni bir devlet kur, Annan planına evet de ama ne Devletini tanısınlar ne iradeni tanısınlar, hatta kazandığın para bile başkasının bankalarına yatsın. Biri çıksın desin Kıbrıslı Türkler tembeldir, bir başkası çıksın desin Kıbrıslı Türkler dinsizdir. Velhasıl kelam hassas ve tehlikeli konular bunlar. Ama hade konuşalım biraz. Öncelikle şu TUBİTAK konusundan başlayalım. TUBİTAK, ülkemiz ortaeğitim kurumlarından başarılı olan öğrencilere yönelik başvuru kabul edilebileceğini duyurdu ancak öğrencilerin T.C vatandaşı olmaları şartını getirdi. Olacak şey değil, kabul edilemez demeyin, gerçekler acıdır. Ben defalarca kez yazdım, yine de yazmaktan çekinmem. Türkiye, KKTC'yi tanıyor ama tanımanın gerekliliklerini yerine getirmiyor, Rum tarafını tanımıyor ama tanımamanın gerekliliklerini yerine getirmiyor. Bununla ilgili sayfalarca örnek verebilirim. Ama bu durumu acımasızca eleştirmek yerine ortada bazı gerçeklerin olduğunu ve Türkiye'nin de bu gerçekleri bir yere kadar zorlayabileceğini unutmamak lazım.

TÜRKİYE, KKTC'Yİ TANIYOR AMA

Örneğin Türkiye takımları KKTC takımları ile maç yapamıyor ama Rum tarafında konaklayıp tanımadığı Rum yönetimiyle maç yapıyor hatta üstüne bir arbede yaşayıp rencide olup ülkelerine dönüyorlar.

Örneğin Kıbrıslı Türk Üreticilerinin bir kısmı Mersin kapısında takılıp kalıyor ama Gümrük antlaşmasından dolayı Türkiye-Rum Yönetimi ile mal alışverişi yapabiliyor. Siz 5 tır portakalı Türkiye'ye satamayabiliyorsunuz.

Örneğin Rum tankları, Kurtuluş savaşında önemli bir yeri olan Petlas firmasının lastiklerini satın alıp kullanabiliyor ama KKTC hala Türkiye'den gümrüklü alışveriş yapabiliyor.

Örneğin Türkiye, Rum yönetimini tanımıyor ama "Kıbrıs Cumhuriyeti" bayrağını AB ile toplantılarda bulundurmak zorunda kalıyor. Hatta, Rum Eğitim Bakanlığı orkestrası Topkapı sarayında konser dahi verebiliyor.

Anlayacağınız, evet Türkiye, Rum Devleti diye bir yapıyı kabul etmiyor ama birçok alanda işbirliği yapıyor. Çünkü buna mecbur, Çünkü biz beğenmesekte, Türkiye kabul etmese de maalesef "Kıbrıs Cumhuriyeti" bir devlet ve tanınıyor. Bu nedenle Türkiye de tanımamanın gerekliliklerini yerine getiremiyor. Dedim ya gerçekler!

TUBİTAK KONUSUNDA HATA YAPILDI

Kıbrıslı Türklerin Anavatanıyla hiçbir sorunu yoktur, olmamalı da. Sorun çıkarmak isteyenlere de pas verilmemeli. Ancak TUBİTAK kelime anlamıyla bir gaf yapmış ve böylesi bir talebi KKTC'ye aktarmış. 20. Ulusal Bilim Olimpiyatları 2012 ile ilgili başvuru koşullarına TC vatandaşı olma şartı koymuş. Kardeşim senin bazı gerçeklerin var. KKTC tanınmıyor, bu nedenle vatandaşı Dünya'da kabul görmüyor. Madem ki bu böyle sen ne diye KKTC Milli Eğitim Bakanlığı'ndan böyle bir talepte bulunup her iki ülke arasında bulunan bu hassas dengeyi dürtüyorsun. Hepimiz biliyoruz ki Türkiyeli-Kıbrıslı tartışması her an patlamaya hazır bir konu. Ve bu konu bazı şövenistlere sağlam malzeme olacak. Madem TC'li olsun şartın var ne diye böyle bir belge gönderiyorsun?

Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst de keşke "olmaz böyle bir ayrımcılık" deyip sessiz sedasız bu belgeyi geri gönderseydi. Bu noktada hatalı davranıldı.

Bu dünyanın beğenmesekte bazı gerçekleri var. KKTC tanınmıyor. Ve KKTC'nin tanıtılması için ne bizim ne de Ankara'nın heyecanı olmadı. Sanırım ne biz ne de Ankara bu devlete inanmadı. Kusura bakmayın ama nasıl ki sevgi tek başına bir evliliği yürütmeye yetmez, o evlilik saygı, hoşgörü ve başka değerlerde ister, Devletlerde öyledir. Yalnızca yavruvatan-anavatan nutukları, paralar, yardımlar yetmez.

Haksız mıyım?

ANKARA-LEFKOŞA İLİŞKİLERİ DAHA DA İYİLEŞTİRİLMELİ

Her iki ülke arasında hala önyargılar var. Hala her an birbirimizi kırabiliriz havası var. Bakın hiç kimseye taş atmıyorum, mesajı olan alsın. TUBİTAK konusu basit bir konu gibi gözüküyor ama bilinçaltına gönderilen bir mesaj niteliğini taşıyor. Türkiye ile KKTC'nin sarsılmaması, yıkıma uğramaması gereken bir ilişkisi var. Herkes Türkiye'nin KKTC için etkin garantisinin farkında ve bundan hoşnut. Kuzeyde bu garantinin yerine gelip yerleşmek isteyen başka devletlerde var ki bu asla olmaması gereken bir durum. Bu nedenle ilişkiler iyi tutulmalı. Toplum psikolojisi, sahtekar devrimcilerin eline teslim edilmemeli.

İkide bir bu Dünyada eğreti olduğumuzun hatırlatılması mı gerekiyor yani?!

***

BU NE SEVGİ AH…

Birinci Medya Kurumu'nun Cuma günkü açılışı oldukça başarılı bir katılımla gerçekleşti. Ertan Birinci'ye tekrardan hayırlısı olsun demek istiyorum. İnsan gazeteci olunca bazı kareleri kaçırmıyor. Başbakanlık Müsteşarı Hüda Aksoy ile Birinci Medya Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Birinci birbirlerine öyle bir sarılmışlar ki inanamazsınız. Ertan bey Hükümetin arkasına mı aldı yoksa?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.