Çağlar: "Kırk yıllık Kani olur mu Yanni?"

Yayın Tarihi: 23/03/12 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

CTP-BG Güzelyurt Milleetvekili Prof. Dr mehmet Çağlar parti içerisinde gelecek vaadeden siyasilerden biri. CTP'nin geleneksel yüzünü taşımakla beraber modernleşmiş tarafını da oldukça iyi temsil ediyor. Açıkçası ben Sn Çağlar'da bilmiyorum Avrupa'ya çok gidip gelmesinden mi ya da akademik kimliğinden mi farklı bir üslup bulurum. Konuşurken anlattıkları kaf kalabalığının aksine gerçekçi ve ayrıntıları farkeden bir siyasi canlanır önümde. Mecliste biraraya geldik ve Kıbrıs müzakere sürecini konuştuk. Önemli detayları anlattı Çağlar; sizlerle paylaşıyorum…

Çağlar "Sayın Eroğlu Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'a gönderdiği mektupta Kıbrıs sorununda BM parametrelerini kabul ettiğini, federal çözüm için müzakerelere devam edeceğini ve Sayın Talat'ın bıraktığı yerden hareket edeceğini belirtmişti.

Sayın Eroğlu her ne kadar da tüm yaşantısı boyunca federal çözüme inanan ve bu konuda çalışan biri olmasa ve çözümsüzlük çözümdür politikalarının mimarlarının başında gelse de, Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez BM Genel Sekreteri'ne yazdığı mektuptan dolayı federal çözüm yanlıları tarafından cesaretlendirilmeye ve desteklenmeye çalışılmıştı. Ancak bugünlere gelindiğinde hemen herkes "KIRK YILLIK KANİ OLUR MU YANNİ?" deyişinin ne denli haklılığı olduğunu bir kez daha görüyor.

GÖRÜŞME SÜRECİ

O günden bugüne değin liderler Ban Ki Moon nezdinde tam 5 kez görüşmüşler, en son Greentree'de 2 kez buluşmuşlar ancak o günden bu yana tabiri caiz ise Sayın Talat'ın bıraktığı yerden federal çözüme doğru bir arpa boyu yol al(a)mamışlar. Federal çözüme doğru yol al(a)mazken bakıyoruz ki müzakere sürecinde bayağı yol alınmış ama bu yol müzakerelerin başarısız olması doğrultusunda gidilmiş maalesef.

Müzakere sürecinin bu noktaya gelmesinde her iki toplum liderinin de negatif rolleri olduğu bilinmekte ancak özellikle Kıbrıs Türk Toplumu lideri Sayın Eroğlu ve görüşmecisi Sayın Özersay'ın detaylarda tartışmalar açarak Kıbrıslı Türklerin ihtiyacı olan federal çözüme ulaşılmasında "ters katalizör" rolü oynadıkları uluslararası aktörler tarafından sıkça belirtilmeye başlanmıştır.

HRİSTOFYAS'IN TUTUMU

Sayın Hristofiyas'ın birinci tarihsel hatası Kıbrıslı Türkler ve Rumların önüne kadar gelen referandum fırsatını kendince nedenlerden ötürü değerlendirememek ve Annan Planı'na "hayır" diyerek Sn. Papadopulos'un o günlerde ekmeğine bal sürmek olmuştu kanımca. İkinci tarihsel hatası ise Sn Talat ile birlikte yürüttükleri müzakere sürecinde 30 kadar noktada uzlaşı sağlanmış olmasına karşın bunları ortak bir deklarasyonla duyurmamak ve belki de bu tavrı ile hem Sn Talat'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde elini zayıflatmak hem de "bağlayıcı" bir açıklamadan kaçındığı için Sn Eroğlu'nun Federasyon tezinden uzak durmasının önünü açmak şeklinde belirtilebilir. Bugün gelinen noktada artık "Sn Hristofiyas aslında federal çözümden yanadır" demenin belki de hiçbir anlamı kalmayan bir süreci yaşıyoruz maalesef!

ŞİMDİ DURUM NE?

Sayın Downer'in raporunun yazılmasına yaklaşık olarak bir haftalık bir zaman kaldı ancak liderlerin ilerleme kaydettiklerini söylemek mümkün görünmüyor. Özellikle de Annan Planı'na "evet" diyerek tüm dünyanın takdirini toplayan Kıbrıs Türk tarafının bu takdiri cepten yiyerek tüketmek üzere olduğu da vurgulanmaktadır.

Bu durum içinde, politik gerginliklerle de beslenen görünmez bir akıl duvarı gün be gün akılsızlık tuğlalarıyla örülüyor, büyütülüyor, sağlamlaştırılıyor.

TOPLUMSAL VAROLUŞ

Yapılması gereken, planlı süreçler içinde sistematik olarak toplumsal var oluşu güvence altına almaktır ki bu da ancak bir taraftan federal çözümle, bir taraftan kendi kültürel kimliğimizi sürdürecek yapılanmalar sonucu ortaya çıkaracağımız değerlerle, diğer taraftan da bağımsız ve özgür bir ekonomi ile olanaklıdır.

El ele vurmadan ses çıkmaz denir ya, aynı mantık burada da yaşam bulmaktadır. Eğer doğru düzgün ve size güven ve/veya güvence veren üretim alanlarınız yoksa var olan temel kurumlarınız alınıp satılıyor; bir gecede el değiştiriyor; iflas ediyor ve/veya ettiriliyorsa; siyasal iradeniz denetim ve yönetim altındaysa; hesap sorulabilir ve hesap veremezseniz, azarlanabilir, haddi bildirilebilir bir eşitsizlik pozisyonundaysanız; her şey mış gibi ve muş gibiyse; vardır bir var oluş sorunsalınız sizin de demek yanlış mı olur?…

1 TEMMUZ'A GİDERKEN

Israrla bir süredir vurgulanmaya çalışılan "1 Temmuz son tarihtir", "B Planımızı devreye sokarız", "Artık müzakerelere bir son vermeli", "Tayvanlaşma", "Kıbrıs Türk Devleti" gibi unsurlara ilaveten " 2 devlet de olabilir, KKTC'nin Türkiye'ye bağlanması da" şeklinde sözler sarf eden Sayın Egemen Bağış "ilhak" ve "İltihak" politikalarını yeniden gündeme taşımış ve ortamın gerilmesine neden olan domino taşını itmiştir. O gün bugündür fırsattan ganimet bulan "belli kökten milliyetçi" çevreler yıllardır savunulan "egemenlik tezini" bırakıp kendilerine "Bağış"lanan "Egemen" ile yürümeye başlamışlardır.

Tüm dünyanın KKTC'yi Türkiye'nin bir alt yönetimi olarak gördüğü ve BM'nin 541 ve 550 sayılı kararları ile tanınmasını olanaksız kıldığı ve ilaveten Türkiye'nin Kıbrıs'ın kuzeyinde kolonizasyon politikaları uyguladığı ileri sürülen bir uluslar arası konjonktürde amacı her ne olursa olsun yetkin kişiler tarafından yapılan bu tür söylemler kesinlikle hem Kıbrıslı Türklerin hem Türkiyenin elini zayıflatmakta hem de Kıbrıslı Türklerin egemenlik konularındaki düşünce ve eylemlerine sekte vurmaktadır.

Ancak sanılmasın ki tüm bu olumsuz gelişmelere boyun eğilecek ve Kıbrıs'ta çözüm ve barış mücadelesinden vazgeçilecektir. Her şeye rağmen ve her şeye karşın yürümeye devam edecek ve sonunda halkların kardeşliğini yeşerteceğiz ülkemizde"…

****************

SANER'DEN ÇAKICI'YA "ANA MUHALEFET BAŞKANI"

Ulaştırma Bakanı Ersan Saner ile TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı koridorda karşılaştılar. Her ikisini de ben incitmeye başladım. Derken Bakan Saner'in dili mi sürçtü Allah mı söyletti bilmem "çek bakalım ana muhalefet başkanıynan beni" dedi. Hemen ardından düzelttiyse de kayıtlara geçmiş oldu artık. Ersan bey siz bakanken bu havayolu işine bir el atsanız da ülkeye güzel bir armağan bıraksanız diyorum. Eminim sizin gönlünüzden de bu geçiyor.

***************

CİMBOM TAHSİN BAŞKANIN DİLİNE DÜŞTÜ

Herkes DGP Genel Başkanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun ne kadar koyu fenerli olduğunu bilir. Ayni şekilde CTP Güzelyurt Milletvekili Mehmet Çağlar'ında koyu cimbomlu olduğunu. Herkesin bildiği üzere cimbom bu aralar kötü. Tahsin başkanda fırsatı bulmuş Mehmet Çağlar'ı incitiyor.. bu arada herkes merak ediyor UBP ile DGP arasında da bir yakınlaşma doğar mı diye? Yoksa siz DP'ye mi yakınsınız?

*************

ÇELEBİ İLE LATİFOĞLU NEDEN AYRILMAZ İKİLİLER?

Meclis koridorlarında Hür-İş federasyonu başkanı Yakup Latifoğlu'nu görmüşseniz eğer anlayın ki Çelebi Ilık da oralarda bir yerlerdedir. Ama her defasında bu böyle. Bu iki değerli sendika başkanımız 15 günde bir de Ankara'ya gidip geliyorlarmış her ne hikmetse. Kamu-İŞ Başkanı Sami Dilek ile de biz alıp başımızı gidelim diyoruz ama bizim yapacak çok işimiz var bu ülkede.

****************

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları