Basın özgürdür ama ihmal edilmiştir

Yayın Tarihi: 03/05/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Hayatım boyunca bana hep bayramlar, seyranlar ve tatil günleri acayip gelmiştir. Hiç kanıksayamadım tatil günlerini. Sonra durdum bir düşündüm neden böyle diye. Gazetecilik mesleğine başladığımda 19 yaşındaydım. Hem okudum hem çalıştım diyenlerdenim. Zor muydu ee zordu tabii; zordu da meslek aşkı daha bir başkaydı o zaman.

Bu meslekte para kazanmak hepimiz biliyoruz ki gerçekten zordur. Ve bir medya çalışanı tek bir iş yaparak geçinemez. Zaten medya çalışanlarının büyük bir çoğunluğu da birden çok iş yapmak zorunda kalıyor. Bunun ne utanacak ne kınanacak yanı yok çünkü herkes aile geçindirmek durumunda.

Yıllarca gerekli düzgün maaşı alamadı medya çalışanları ; neden çünkü çalışanların verecek paraları yoktu dersek yalan söylemiş oluruz çünkü hepsi gatsottu da ondan. Hala da öyleler. Hatta bir dönem Türkiye'den adaya gelip KKTC'de basın yayın okuyan gençler part time ayaklarına sokuldu basın mesleğinin içine ve ciddi anlamda yerli gazetecilere darbe vuruldu Medya patronları tarafından. Bugüne baktığınızda çok da fazla nitelikli gazeteci yetişmemesinin nedenlerinden biri olarak gösterebiliriz bunu.

Medya patronlarının bu davranışı sayesinde gazeteciliğe olan ilgi son derece düşmüş ve tercih edilmez olmuştur. Ülkemizde ki üniversitelerin iletişim fakültelerine baktığınızda zaman zaman kapanma tehlikesi dahi yaşadıklarını görebilirsiniz.

Eski yıllara oranla basının daha rahat kalem oynattığı söyleyebiliriz eğer basın özgürlüğüne de değineceksek. Tabii ki bu demokratik hak zaman zaman anarşiye yönelik bir hak halini alabiliyor. Tasvip etmesek dahi kalemlerimizi bir silah gibi kullanabiliyoruz. Bu arada bunu tasvip etmeyenler ve şiddetle eleştirenler de kalemlerini silah niyetine kullanabiliyorlar.

Bu nedenle ülkemizde basın yeteri kadar özgürdür ama basın ihmal edilmiştir ve ihmal de edilmeye devam edecektir. Bazı kurumlar bilirim ki hak hukuk savunucusudur Genel yayın yönetmenleri ama tam bir sene kadar sosyal sigortalarını yatırmamıştır çalışanlarının. Onlara bir kuruş zam yapmamıştır. Hem de kendileri iyi maaşlar çekerken.

Evet, Çalışma Bakanlığı gerekeni bu noktada yapmalı, tüm iş yerleri de geçtiğimiz aylarda denetlendi zaten ama bu konu işverenler tarafından hep suiistimal edilmeye devam ediyor.

Basın özgürdür ama ihmal edilmiştir derken bu ihmali yalnızca Devletin değil, yalnızca medya patronlarının değil "abi" dediğimiz gazetecilerinin de ciddi ihmaline uğradığını açıkça söyleyebiliriz. Örneğin zaman zaman basın mesleğinin kirlendiğinden bahseder köşe yazarları ama aynı yazıyı kaleme alırken küfür etmeyi de ihmal etmez, çirkin yakıştırmalar yapmayı ihmal etmez. Yine O köşe yazarın Genel Yayın yönetmeni de göz yumar basın mesleğini kirleten yazarına. Yani basın özgürdür ama işte böyle ihmaller de yaşamaktadır.

Yani yalnızca az maaş vererek, taraf tutarak ya tutturularak mağdur edilmez gazeteci. Okullarda hep öğretilir basın objektiftir ve öyle olmalıdır. Okullarda bunu öğreten gazetecilerin siyasi partilerin borazanlığını da yaptığını hesaba katarsak bu ne komik bir çelişkidir değil mi?

Basının objektif olması kadın-erkek eşitliğine benzer, yani mümkün değildir. Sonuç olarak ihmal edilmiş bir eş kaçar gider, ihmal edilmiş bir işçi kaçar gider, ihmal edilmiş bir sağlık kaçar gider, ihmal edilmiş bir Medya kaçar gider özgür olur ama pek tabii kirlenir.

******************

MÜSİAD KONGRESİ'NDEN TEK DAVET DENKTAŞ'A

Geçtiğimiz hafta İstanbul'da MÜSİAD Kongresi yapıldı. Çokça davetlisi vardı bu kongrenin ama her ne halse KKTC'den sadece DP Genel Başkanı Serdar Denktaş davet edildi parti başkanlarının içinden. Kongrede de Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile uzun bir sohbet yapmış Sn Denktaş. Nedir anlamadım bu DP-AKP yakınlaşması? Bu işin sonu nereye varacak çok merak ediyorum.

**************

BİR TATİL DİLEĞİ TUTTUM

HÜR-İŞ Federasyonu başkanı Yakup Latifoğlu ile Kamu-İş Başkanı Sami Dilek arasında durup bir dilek tutayım dedim belki gerçek olur. Geçtiğimiz günlerde biraraya geldik her ikisiyle de Sami Dilek her zaman olduğu gibi yaptığı işleri heyecanla anlatmaya koyuldu. Aslında heyecanı ve mesleğine olan sevgisini insan görünce morali bozuksa da toparlıyor. Sami Dilek gibi bakabilmek lazım hayata, çaresiz değilim diyebilmeli. Yakup Latifoğlu derseniz parasını benim ödediğim ama övüncünü ona bıraktığım takım elbiselerimi söyledi durdu. KFC'deki kıza bıraktığın bahşişi unutmadık hala.

***************

AHMET İŞÇAN SİYASETE Mİ ATILIYOR?

Atatürkçü Yaşam Derneği Başkanı Ahmet İşcan ile UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre'ye rastladım Mecliste. Kısık sesle konuşuyorlardı sanırım. Ve yine tahminlerime göre Sn Töre, İşcan'ı aktif siyasete katmak için bir ikna konuşması yapıyordu. En azından bana öyle geldi.

*************

ÇELEBİ ILIK ÜYELERİNİ SİGORTALADI

Memur-Sen Başkanı Çelebi Ilık her geçen gün sendikasının hem sayısal anlamda büyütüyor hem de sendikanın itibarını artırıyor. Memur-Sen neticede binlerce üyesi olan bir sendika değil. Bundan dolayı çok aşırı üye aidatı yok ama buna rağmen Çelebi ılık başardı ve üyelerine sağlık sigortası yaptırdı. Bu sendika için maddi olarak önemli bir külfet olsa sanırım ama Ilık gerçek anlamda sendikacılığın kurallarını uygulamaya çalışıyor. Umarım Memur-Sen bir gün Türkiye'deki Memur-Sen gibi ciddi üye sayısına ulaşır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.