Turizm teşvikleri amacına ulaşıyor mu?

Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Ünal Üstel'in turist sayısında hatrı sayılır bir artış sağlaması gözardı edilemez bir başarıdır. Her ne kadar kendi havayolu şirketimiz olmasa da gerek iyi ilişkiler gerekse Ankara'nın birçok antlaşmanın imzalanmasında destek vermiş olması KKTC'nin dış dünyaya tanıtımını hem kolaylaştırıyor hem de hızlandırıyor.

Hem yollar sokaklar turistle doldu hem de oteller, tabii ki restaurantlarda. Bakanlığın ülkeyi turizm açısından kalkındırma vizyonu artık yoluna oturdu ve iyi bir gidişat izliyor. Ancak bu güzel gelişimin ve görselliğin ardından bazı önemli tehlikelerde baş gösterdi. Sırayla gidelim ve bir kez daha Bakan Üstel'e bazı hatırlatmalarda bulunalım. Ben hem otelcilerden, hem restaurantçılardan türlü şikayetler alıyorum.

OTEL İŞLETMECİLERİNİN HALA ELEKTRİKTEN CANI YANIYOR

Dövizdeki artış olsun, hayat pahalılığı olsun otelciler turlar için verdiği fiyatlarla çoktan zarar etmiş durumda. Otelin boş kalmasından ziyade hem sürümden kazanma mantığı hem de yeni vizyon oluşturabilme açısından turlarla turistlerin gelmesinden memnuniyet duyuyorlar. Ancak hala elektrikte beklenen ucuzlama yaşanmadı. En azından otelcilere yönelik uygun bir fiyattan ücretlendirme yapılabilir. Yaz sezonuna girerken otelcilerin turlara verdiği fiyattan kar etmesi sağlanabilir. Aksi takdirde bolca gelen turistten otelciler sadece çerez parası kazanmış olacak. Yani Bakan Üstel'in bu işi bir kez daha Ekonomi Bakanı Sunat Atunla konuşması lazım.

TUR İŞLETMECİLERİ RESTAURANTÇILARI KAZIKLIYOR

Türkiye Büyükelçiliği'nin KKTC'ye turist getirilmesi yönündeki katkısı büyük. Ciddi teşvik ve destek veriyor Elçilik. Ancak tur operetörleri turist kalitesi gözetmeden bulduğu turisti uçağa atıp getiriyor adaya. Yani geln turistin ülkeye pek bir hayrı yok diyebiliriz. Çünkü gelen turistlerin büyük bir çoğunluğu fakir. Birçok restaurant işletmecisinden işittim. Ağlayıp da su isteyen çocuğuna bile su almıyor. Ekstradan herhangi bir içecek satın almıyor. Tur operatörleri de restaurantlara oldukça düşük ücretten para ödüyor yemekler için.

ELÇİLİK VE BAKANLIĞA ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR

Cebinde parası olan turist piyasaya daha çok para bırakır ve ülke döngüsüne daha çok katkısı dokunur. Bu nedenle Turizm Bakanlığı bu konularda tur operatörlerine ciddi baskı yapmalı diye düşünüyorum. Getir turisti kap parayı olmamalı. Elçiliğin bu noktada çok ciddi desteği var ancak ben RES-BİR'e üye işletmecilerden o kadar birçok şikayet duydum ki bu işi sevabına yapıyorlarmış. Turizm Bakanlığı ile Elçiliğin özverili çabaları boşa gitmemeli. Bakanlık ve Elçiliğin verdiği paralar birkaç tur operatörünü zengin etmekten başka işe yaramıyor diyor esnaf. Benden söylemesi.

Bunun haricinde Turizm Bakanlığının Girne Turizm Limanına gelen tursitlerin oturması için konulan son derece modern banklar oldukça yerinde bir karar olmuş. Ancak hala gordon boyunun ışıklandırılmaması, amerikan gelen tursitlerin o bankların önünü çekirdek tarlasına çevirmesi son bulmamış. Bu da gündeme çevre ve turizm polisini yeniden getiriyor. Bakan Üstel tüm turistik bölgelerde ivedilikle istihdama gitmeli diye düşünüyorum.

GİRNE KALESİNİ BİR TEK ALARMLAR KORUYOR

Bu arada Girne kalesinin kameralarının bozuk olduğu ortaya çıktı. Eski eserler dairesi müdürü Emine Pilli bu haberi yapanların hırsızlara davetiye çıkardığını açıkladı ve ekledi "seneye belki tamir edilir". İlahi Emine hanım şimdi sizde hırsızlara davetiye çıkarmadınız mı? Yani hırsızlar seneye kadar kaleyi soydu soydu soyamazsa artık soyamaz gibi bir şey oldu bu. Bereket versin tüm tarihi eserler alarmlarla korunuyor ve polis anında müdahale ediyor. Emine hanımı suçlamıyorum sonuçta gerçekleri çıkıp açıkladı. Girne kalesinde olan tarihi eserlerin kıymetini ciddi ciddi bilmek lazım.