Cumhurbaşkanlığı'na ne müsteşar ne temsilci dayanmıyor

Yayın Tarihi: 06/06/12 07:42
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Ne var bu cumhurbaşkanlığı binasında ya da makamında? Kim Cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin asıl işi yürüten ya da yürütenler alıp şapkasını gidiyor. Konu şimdilerde Kudret Özersay ile Cumhurbaşkanı Eroğlu arasında yaşanan gerginlik ve yakında gerçekleşecek olan ayrılık. Ancak bunu yazmadan önce geçmişe uzanalım ve İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Müsteşarı Raşit pertev'in ayrılışını konuşalım; çünkü olaylar çok benzeşmektedir.

5 Kasım 2007 yılında dönemin Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Raşit Pertev görevinden istifa etmiş ve yeni bir parti kuracağını açıklamıştı. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 24 Nisan 2005 yılında Cumhurbaşkanı seçilmiş ve sonrasında DP ile yollarını zaruri olarak ayıran Raşit Pertev'i müsteşarı olarak atamıştı. Pertev, Talat ile başarılı bir çalışma ortamı yakalasa da 2 yıl kadar bile bu çalışma yürümemişti. Tabii öncelikle teslim edelim hem Talat hem de Raşit Pertev iyi iki ortak olmuşlar ve Kıbrıs meselesini birlikte sırtlanmışlardı. Ama CTP bu dostluğu hazmedememişti.

PERTEV NEDEN AYRILMIŞTI?

Raşit Pertev'in Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı gibi üst düzey bir görevi neden bıraktığını ve parti kurmak gibi bir çılgınlığa düşmesine hiçbirimiz akıl erdirememiştik. Raşit Pertev ile Tarım Bakanlığı yaptığı yıllarda ailece karışırdık, birbirimizi, çok sever ve değer verirdik. Bana göre bu ülke için önemli bir fırsattı. Ama dönemin Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş habersiz bir şekilde O'nu bakanlıktan almış ve Pertev bunu haberlerden öğrenmişti. Hak etmediği bir darbeydi bu Pertev'in. Sonrasında da Talat Pertevi sahiplenmiş ama CTP'nin dengeleri Pertevi Saray'da rahat bırakmamıştı.

Yıllar sonra Raşit Pertev ile yaptığımız bir sohbette Pertev, CTP'deki dengelerin kendisini rahat bırakmadığını ve büyük sıkıntılar yaşadığını bana itiraf etmişti. Asıl bırakma nedenlerinen biri de buydu.

PERTEV'DEN SONRA TALAT'IN İMAJI ÇİZİLDİ

Talat'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde birçoğumuz O'na aşıktık. Şimdi aşık mıyız? Kesinlikle hayır. Başarısız olduğu için değil, çünkü Talat başarısız olmadı, süreç başarısız oldu. Ama Raşit Pertev gibi Ferdi Sabit Soyer gibi, Kutlay Erk gibi değerlerin bir kenera itilmesine ya izin verdiği için ya da bunu sağladığı için artık ona pek az insan aşık! Hele çıkıp AK Parti'nin toplantısına katılarak yaptığı konuşma adeta yeni dönem için zemin yoklama çalışmalarına ışık tutuyor.

Pertev'in görevi bırakmasının ardından Talat mevcut ekiple bu görevi götürmeye çalışsa da söyledikleri ve anlattıkları Raşit Pertev gibi bir Dünya markası tarafından tekrarlanmadığı için toplumun güvenini yitirmeseine neden oldu. Bu satırlar bazılarının hoşuna gitmeyebilir ama bu bir analiz iser katılır ister katılmazsınız.

Bu nedenle Sn Talat ile Pertev'in yollarının ayrılması Eroğlu ile Özersay'ın yollarının ayrılmasıyla birebir örtüşür.

NEDİR EROĞLU- ÖZERSAY GERGİNLİĞİ?

Kudret Özersay'ın bu mutsuzluğu ve ayrılık isteği hepimiz biliyoruz ki yeni değil. Daha önce de böyle bir açıklaması olmuş ve bu yükü yalnız çektiğinden yakınmıştı. Cumhurbaşkanı Eroğlu henüz yola yeni çıktığı için ve süreci en iyi bilen Özersay olduğu için O'nu kaybetmeyi göze alamadı. Bu ayrılık bir şekilde engellendi.

Ama Özersay da Pertev gibi her geçen gün Saray'da olayların içinde boğulmaya devam etti. Saray'da kıymetli adamlar yok değil Osman Ertuğ da bunlardan biri ama sarayın şımarık çocukları da var dostlar. Twitteri çok kullanan biri Özersay. Orada bir hareket başlattı ya da başlatıldı ve bu noktaya gelindi. Saray'ın yapısından ve çalışma temposundan mutlu olan biri asla görevini bırakmaktan söz etmez. Demekki Saray'ın görüşmeci ekibinin içinde de ciddi bir çekişme ya da sıkıntı var.

Ee ne de olmasa artık süreç başarısızlıkla sonuçlanacağına ve duracağına göre Özersay'a da ihtiyaç kalmadı. Özersay'la tek bir kez Saray'da kahve içtik, O da Gazete olarak davetli gittiğimiz de oldu. Başka da ne buluştuk ne görüştük. Bu nedenle ben kendisini sadece yapılan olumlu ve olumsuz yorumlar kadar tanırım. Cumhurbaşkanı Eroğlu'na tavsiyem esas olana bakmasıdır, süreci iyi bilenleri elinde tutmasıdır. Siyasetin artık son durağındadır ve pek çok değerli insanı harcadığı gibi, bu yönde pek çok hatalar yaptığı gibi bu hataları siyasetin bu son durağında yapmamasıdır.

İyi arkadaşlarım arasında sayabileceğim ve çok değer verdiğim Gencay Eroğlu dışında Eroğlu ailesiyle benim başım pek hoş değildir. Derviş beyin bugüne kadar ki politikalarını pek tasvip ettiğimi söyleyemem. Bu nedenle Saray'ın kapıları bizim gibi gazetecilere kapalıdır çoğu zaman. Kıbrıs konusunda gelinen son aşamada yapması gerekenleri yapıyor, bunu teslim etmek lazım. Yürümeyen bir süreci götürmenin bir anlamı yok. Ama yakında çökecek bir sürecin ardından ortaya çıkacak yeni konjektürü daha profesyonel bir ekiple şekillendirmesi ve yönetmesi gerekecek. Bu ekip henüz tam olarak Saray'ın kadrosunda yok. Özersay'ın da ayrılmasıyla da niteliksel olarak değil yalnızca, imaj olarak da zayıflayacak. Toplumda itibar sahibi olan birini yanında taşımanız size ciddi artıralar sunar. Ülkemiz siyasileri bunu genelde pek anlamazlar. Kıbrıs'ta konjektür yeni bir döneme açılıyor. Ve bunun gerçekten iyi yönetilmesi gerekiyor. Kendisi Devlet Başkanıdır ve sorumluluğu hayli fazladır.

Haaa bu Sayın başkanın umurunda mıdır bu durum? Umurunda olduğunu düşünmek istiyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.