Talat da Soyer'den memnuniyetsizdi ama?

Yayın Tarihi: 15/08/12 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Biliyorum bizi bizden başka tanıyan yok. Biz bile bazen tanırmış gibi yapıyoruz kendi Devletimizi. Hiçbir zaman hakkaniyetiyle sahip çıkmadık bu devlete. Şimdi de layıkıyla çıkmıyoruz. Adını ne koyarsanız koyun elimizde olan şu an KKTC ve sahip çıkmalıyız. Taa ki bu ülke de çözümü yakalayalım. Çözüm yönünde hiçbir vizyonu olmayan ve çözümsüzlükten memnuniyet duyan bir Cumhurbaşkanıyla bu işin olmayacağını hepimiz biliyoruz. İkinci Cumhurbaşkanı Talat'ın Hristofyas ile yaşadığı kelime anlamıyla karşılıksız bir aşktı. Talat gitti, Sn Eroğlu ile Hristofyas iki uzlaşmaz lider olarak çalışmaya başladı.

Ne kadar eleştirecek yanını bulsak dahi İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat duruş ve kararlılık açısından Merhum Denktaş'tan sonra tek toplum lideri oldu. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı Eroğlu'nda toplum liderliği kavramı ilk zamanlar yerleşse dahi son aylarda bu vasıf ortadan kalktı. Sebebi ise çok basit.

EROĞLU TARAFSIZLIK İLKESİNİ ÇİĞNİYOR

Ben bunları yazınca biliyorum Sn Eroğlu'nun canı sıkılıyor ve kırılıyor ama bu ülkedeki görevlerini bir gazetecinin hatırlatacağı noktaya getirmemeli kendisini. Söyledim yine söylüyorum; Cumhurbaşkanı makamı bağımsız bağlantısız ve tarafsız olan ve olmak zorunda olan bir makamdır. Hiçbir şekilde bir ülkenin Cumhurbaşkanı parti başkanları ile uğraşmaz; Hükümeti icraatlarından dolayı tabii ki uyarır, tenkit eder, tavsiyelerde bulunur. Toplum liderliği vasfını taşıyan Cumhurbaşkanının zaten bu tür girişimleri ve müdahaleleri toplum yararına olmalıdır da.

Hükümet hata yaptığında toplum menfaatine olan konularda uyarırsınız. Bunda bir sorun yok zaten. Ama gelin görün ki Sn Eroğlu Hükümeti değil UBP içindeki Kurultay yarışına adeta taraf oluyor ve adaylardan birini partiyi küçültmekle itham ediyor.

CUMHURBAŞKANI BİR PARTİNİN İÇİŞLERİNE NASIL YORUM YAPAR?

İnanın ki şaşıp kalıyorum. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun geçtiğimiz gün akşam gazetesine verdiği özel röportajı okudum.

Soruyor gazeteci :" Sizin uzun yıllar liderliğini yaptığınız UBP'de çalkantılı günler yaşandığı görülüyor. Derviş Eroğlu'nun Saray'a çıkmasından sonra UBP bir dağılma sürecine mi girdi?
Eroğlu cevaplıyor: Benim uzun zaman parti başkanı olarak görev almam, seçmende bazı alışkanlıklar yarattı ve benden sonra gelenlerle beni kıyasladıklarında aradıklarını bulamadılar gibi bir durum ortaya çıktı. Ben herkesi kucaklayarak, bir UBP misyonu yaratmaya çalıştım. Benden sonra gelen başkan (KKTC Başbakanı İrsen Küçük) daha kişisel, İrsen'ci bir kadro yaratmaya çalıştı. Ben bu stratejinin partiyi böleceğini Sayın Başbakan'la da paylaştım. Ama kendisinin eskiden gelen bir alışkanlığı var, siyaseti kişiselleşiyor. Bundan dolayı da parti içinde sıkıntılar yaşıyor. Son seçimde yüzde 44 oy almıştık. Kamuoyu yoklamalarına göre şu anda yüzde 30-34 arası bir oranda ve yüzde 10-15 arası bir oy kaybı var".

Sn Eroğlu'nun değerlendirmeleri eski bir UBP Lideri gibi masumhane gözüküyor olabilir ama işin etik boyutuna bakalım; sayın Başkan şu an Devleti temsil ediyor, bu parti hangi parti olursa olsun, tarafsız olan Cumhurbaşkanının siyasette olan bir partinin iç meseleleri ve oy oranıyla ilgili yorum yapma hakkı nerden doğmuştur?

Evet bir zamanlar UBP'ye üst düzey hizmetleri geçmiş olabilir ama o günler artık geride kaldı. Kendisi Cumhurun Reisidir, siyasette olan bir partinin iç sorunlarını ipe serme hakkı var mıdır? Kurultay yarışı yaşanırken Sn Ahmet Kaşif'e açıktan destek atıp Sn İrsen Küçük'e yıpratan açıklamalar düzmek bağımsız bir makamı Devlet Başkanlığını elinde bulunduran bir siyasetçiye yakışır mı?

Yani Sn Eroğlu'nun çıkıp "ben Kaşifçiyim, İrsen'e oy vermeyin" demediği kaldı.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, KKTC Devleti'nin başıdır, bağımsızdır, tarafsızdır, tüm ülkenin Başkanıdır; böylesine bir makamda oturan birinin sırf içinden çıktı diye bir partiye bu denli müdahale etmesi ve taraf olması olacak iş midir?

Açıkçası benim beklentim Kıbrıs sorunun çözülmesine odaklanmasıdır Sn Başkandan. Ama gelin görün ki olmuyor. Tamam anladık İrsen Küçük gitsin ve Ahmet Kaşif olsun Başbakan; peki sonrasında daha düne kadar kavgalı oldukları Ahmet Kaşif seni dinlemiyorum dediğinde Sn Eroğlu'na "o zaman ne olacak?". Ki emin olun diyecek.

Ben sosyal demokratım ve sağ partilerin politikalarını da hiçbir zaman benimsemedim ama siyaset adına tarihe önemli bir kara leke çalınıyor, bu birilerini üzse dahi yazılacaktır, çizilecektir.

TALAT DA SOYER'DEN MEMNUNİYETSİZDİ AMA?

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da Ferdi Sabit Soyer'in Başbakan olduğu dönemlerde bazı sıkıntılara sahipti. Her iki siyasinin arası hala limonidir ve bunu bilmeyen yoktur. Hiç çıkıp toplum önünde kavga ettiler mi? Her ikisinin görev süresi devam ederken Talat çıkıp da Soyer Hükümetini sarsacak, bölecek, yıkacak sözler sarfetti mi? Yapmadı!

Çünkü Talat'ın sahip olduğu siyasi görgü asla buna izin vermezdi, ne de Soyer'in. Her ikisini de bu konuda takdir ediyorum ben. Şimdi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun sarfettiği sözlere bakıyorum "UBP misyonu yaratmaya çalıştım" diyor; toplum önünde Cumhurbaşkanının Başbakanı karalaması mıdır UBP Misyonu?

Bununda ötesinde Sn Eroğlu "ben kucaklayıcı oldum" diyor kendisine yönelttiğimiz eleştirileri dahi külahı önüne koyup düşüneceğine inanılmaz rahatsızlık duyuyor. Birçok genç bu ülkeden başını alıp gitmiştir.

Eroğlu son derece yanlış davranıyor. Tanrı aşkına çıksın ve desin; ben Kaşifçiyim ya da ben İrsenciyim ve bizde kendisine olan tüm saygımızı kaybedelim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları