Mesaj açık

Yayın Tarihi: 18/02/13 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
UBP Kurultayıyla ilgili ne zaman bir yazı kaleme alacak olsam aklıma Margaret Thatcher'in görevi bırakıp gittiği son başkanlık seçimi gelir. Thatcher muhafazakar kanadın Churchill'den sonra sanırım gelmiş geçmiş en büyük başbakanıdır. Thatcher'den sonra da marka olacak bir Başbakan gelmedi İngiltere'ye. Thatcher partisinin en az kendisini yarısının istemediğini gördüğü zaman ikinci tura gitmeyerek istifasını vermişti. Uzun yıllar İngiltere'yi zor ama başarılı bir şekilde yönetmiş bir başbakana partisi dahi artık git mesajını vermişti. Keza Churchille kaderleri az çok benzeşir Thatcher'in. Churchill yeni modern dünya koşullarına uymadığı için seçim kaybetmişti.

Bende inanılmaz bir İngiliz siyaset hayranlığı vardır. Bu adamların siyasi yeteneklerinin altında başka türlü bir deha yatar. O nedenle gerek Amerikan gerekse İngiliz siyasetini bir süre çok yakından araştırdım.

Gelelim UBP kurultayına, Başbakanlık meselesine ve Cumhurbaşkanlığı konusuna. UBP'nin Genel Başkanı olacak kişi yalnızca bugün ve gelecekte bu ülkenin başbakanı değil aynı zamanda geleceğin olası güçlü Cumhurbaşkanı olacak. İşte bu nedenle bu kurultay yarışı önemli. UBP delegesinin geleceği ciddi şekilde belirleyecek konuma gelmiş olması beni rahatsız ediyor; çünkü 1400 delegenin ülke kaderi üstünde belirleyeci olması pek demokratik değil. Ancak bu ülkede sistem böyle çalışıyor.

Yazının başlangıcında İngiliz siyaseti ile ilgi verdiğim örneği Başbakan İrsen Küçük için vermedim keza Derviş Eroğlu için verdim. Derviş bey Cumhurbaşkanıdır ve bağımsız olmalıdır meselesini bir yana bıraktım artık, başka ülkelerde olsa vatandaşın biri Sn Başkanı çoktan Anayasa mahkemesine verirdi Anayasa'nın temel ilkelerini çiğnediği için ancak bizde tepeden tırnağa herkeste bir Eroğlu çekincesi vardır, bu da bu ülkenin bir gerçeği.

Derviş bey yıllarca iyi kötü Başbakanlık yaptı bu ülkede, devlet dairelerinde çalışan birçok devlet memuru O'nun sayesinde iş bulmuştur, refaha ermiştir. Peki ya bulamayan ve bu menfaat düzeninin dışında kalan binlerce genç ne yapmıştır sorusunu sormak lazım?

Bir ülkenin varoluşunda uzun yıllar etkin bir rol alıyorsanız cennet yaratmış olmalıydınız bugüne kadar. İntihar eden gençlerden tutunda ülkeyi terk eden ailelere kadar, batan bankalardan tutunda yıllarca ülkenin atıl kalmasına kadar altındaki imza ne yazık ki dönemin başbakanı hep Derviş beyin imzasını taşır.

Ülke halkının son 10 yılda ciddi bir aydınlanma sürecine girmesi Derviş beyi iktidardan uzak kılmıştır. CTP'nin acemiliği olmasaydı UBP'nin uzun yıllar iktidar yüzü görmesi mümkün değildi.

Küçük bir zümre üzerinde menfaat yaratırsanız "UBP delegesi ve çevresi", sizi kimse o koltuktan indiremez. Bugüne kadar da öyle oldu. Bu güç öyle bir güç ki İrsen Küçük gibi deneyimli bir politikacıyı dahi 14 oy ile sınırda bıraktırdı. Bu Kaşif'in gücü falan değil. Kaşif'in gücü normal bir bölge vekilinin gücü neyse odur. Benim üzüldüğüm tek şey Kaşif gibi birinin bu sinsilede kullanılıyor olmasıdır.

Sn Ahmet Kaşif olurda da bu yarışı kazanırsa umarım Derviş beyin beyin yönettiği bir Başbakan olmak yerine kendi iradesiyle yürüyen bir siyasetçi olur. Başbakan İrsen Küçük kendi iradesiyle yürüme konusunda direndiği için şu an acımasız bir yarışıla mücadele ediyor.

Churchill ve Thatcher gibi başarılı ve onurlu siyasetçiler partileri ya da halklarının yarısı dahi onları istemediğinde şapkalarını alıp gitmeyi bilmişlerdir. Üzerinden yüzyıllarda geçse de bu insanlar İngiliz siyasi tarihinin önemli yapı taşları olarak anılacaklar. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun kişiliğine ve şu an temsil ettiği makama diyeceğim bir şey yok, aksine saygı da duyuyorum. Ama UBP içerisinde ki varlığından artık vazgeçmelidir. Kendisi de bu etkin varlıktan bahsetmekten çekinmiyor zaten. Ama bir Cumhurbaşkanının girmemesi gereken siyasi oyunlardır bunlar.

Hem de dünya devlet adamı olabilme adına yürüttüğü müzakere sürecinde olan bir toplum lideri için! Çevresindeki yalakalar ve dalkavuklar ben ve benim gibi birçok yazarı, Reise kötü gösterse de Reisimiz biraz zahmet edip yaptığı yanlışı görmeli.

UBP'nin yarısı Eroğlu varlığını isterken yarısı da bundan rahatsız. İnadına ben demek siyasetin gelişmesini ve ülke kaderinin akıntıya kapılmasına yol açacaktır. Mesele menfaatin devamıysa buna üzülürüm, bu ülkeye yazık edersiniz.

ANKARA'NIN MESAJI HİÇ BU KADAR AÇIK OLMAMIŞTI

Her zaman Ankara'nın kurultaya müdahil olduğu söylenir. Ankara'nın kaç delegesi var ki bu seçimde oy versin diye sorarım bende. Ankara kelime anlamıyla Hükümeti ciddi şekilde desteklemeyeyi tercih etmiştir. Beğenelim beğenmeyelim Ankara Hükümeti İrsen Küçük'ün başkanlık ettiği bu hükümetle inanılmaz iyi ilişkiler içinde ve İrsen Küçük'ün Başbakan olduğu bir hükümeti tercih ediyorlar. Adamlar bu mesajı ülkenin geneline başarıyla verdiler.

KKTC ekonomisinin daha iyi bir noktaya varabilmesi için Halil İbrahim Akça gibi bir ekonomik dehayı da bu projenin bir parçası yapmıştır Ankara bana göre. Sn Akça diplomat olmadığı için eleştiliyor pek çok çevrelerce ama KKTC'nin şu an diplomatik akla değil ekonomik akla ihtiyacı var, kalkınmaya ihtiyacı var. Güçlü bir KKTC'yi süsler püsler tanıtırsınız ama güçsüz bir KKTC'ye kimse bakmaz.

Bugün Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile Türkiye Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Hükümet ile ülkenin gelişimine ilişkin görüşmeler yapacak.

Bazı UBP'li örgüt başkanlarına söylettirilen Ankara kim seçilirse seçilsin o Başbakanla çalışır yanılgısına politik anlamda inanın ama teknik anlamda inanmayın derim ben. Bu benim şahsi görüşüm, Ankara'nın başarısız olan bazı başbakanlarla çalışmadığına şahit olduk bu ülkede.

Bu işleri çocuk oyuncağı sanmasın kimse.

**************

FOTA'NIN O MEŞHUR MEKANI

Her zaman Fota'daki meşhur meyhanenin adını duyarım. Aslında meyhane demek çok yanlış olur. Küçük bir oda büyüklüğünde restoran desek ya da kasap desek daha makul olur. Sınırlı sayıda müşteri alabileceği için önceden aramadan gidemiyorsunuz. Sınırsız et ve uygun fiyat ortaya çıkıyor haliyle işletmeci kasap olunca. Kıymetli dostlarla uğradık geçen akşam. Çalışanlar ısrarla isim yazmamı istemediler. Tam ayrılmak üzereyken Fotanın muhtarı geldi ve uzun uzun kurultayı konuştuk.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.