Büyük olabilmek

Yayın Tarihi: 22/04/13 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Her pazartesi masa başına yazımı yazmak için oturduğumda, konular aklımda bir bir dizili dursa da hafta boyunca neler yaşadığım ve yeni girdiğim bu haftanın bana neler getireceğini düşünürüm. Sonra tüm ülke insanlarna neler getirceğini düşünürüm. Belki yeni bir aşk, belki yeni bir iş ya da işten kovulma, belki bir kaza veya ölüm. Geçtiğimiz hafta 4 tane kaza oldu. Yalnızca kalp krizinden yanılmıyorsam iki kişi hayatını kaybetti. Ne kadar ilginçtir ki biri hocaydı diğeri de Cuma namazından sonra kahvesini içip evine giremeden kalp krizinden vefat etti ve pupçı Ertan da yoğun bakımda yatıyor.

Azala azala yok oluyoruz hissiyatınız oluşuyor ister istemez. Önceki akşam uğradığım bir barda yabancı uyruklu barmene bakarak "herşey ne kadar sıkıcı ve sıradan, değil mi" dedim. "büyük bir ülkede yaşasaydık, sıkılmazdık" diye yanıtladı ve uzun uzun anlattı Kıbrıs'ın onun üzerindeki etkilerini, istanbulu, antalyayı, geldiği ülkeyi ve Lefkoşa'da yaşamam tutunmaya çalışısını.

İnsan hangi ırktan olursa olsun ya da nerede yaşıyorsa yaşasın derdi ortak. Yalnızlık ve uyuşmamazlık. Aslında hepimizin sorunu bu. Hangi şartlarda yaşıyorsak yaşayalım hepimiz mutsuz değil miyiz? Çıkar arada "yok canım ben son derece mutluyum, olaylara pozitif bakıyor ya da Allaha çok şükür bunu bulmayan da var" gibi sözler ama mutsuzuz işte.

Aklıma takıldı "büyük bir ülkede yaşasaydık, sıkılmazdık". Her ne kadar bizim dünyamız olsa da Kıbrıs ne yazık ki büyük değil. İnsanı büyük olabilecekken, bu potansiyeli varken büyük değil. Vizyonumuz da, ekonomimiz de hayallerimiz de büyük değil.

Ne uzun uzun yürüyecek sokaklarımız var, ne sosyalleşmek için parklarımız ne de dertten başka bir şey anlatma hevesinde olan toplulumuz, dedikoduyu da unutmamak lazım. Kendi kızının yaptıklarına bakmayıp komşunun karısını or…. diyen bir yapısı var bu toplumun.

Büyük bir ülke olamayacağımıza göre, malum coğrafyamız bu kadar; büyük bir toplum olmayı başarabilirdik ya da başarmaya çalışabilirdik.

Baksanıza ne kadar boş yaşamayı tercih etmişiz. Havamızdan da ödün vermiyoruz ki ne hava. Neredeyse toplumun yarısının mercedes sürdüğü bir ülke de kim kime hava atıyorsa, onu da anlamadım.

En mühimi de siyasiler, vekil olmak yetmez iken bakan olmayı da inanılmaz bir istekle talep ediyorlar. Hani büyük ülke olamıyoruz ya büyük düşünmeye başlayabilsek en azından büyük bir toplum olmayı başaracağız. Meselenin vekil, bakan olmak yerine deliler gibi yeni şeyler üreten seçilmişler yaratabilsek, toplum seçilmişlerden ilham alıp farklılaşacak. İmam bunu yaparsa cemaat ne yapsın hikayesi.

Sonuç olarak bizler; büyük düşünmeyi denemediğimiz için, büyük bir toplum asla olamayacağız, büyük toplum olamazsak ne bu ülke de ne de büyük ülkelerde asla mutlu olamayız.

Yoksa gidenler neden hep dönmek istesin; değil mi?

************

SAYIŞTAY BAŞKANLIĞININ DİKKATİNE

Sayıştay Başkanımız Sn Osman Korahan'ın toplum içindeki duruşunu her zaman takdir etmişimdir. Doğru ve düzgün biridir çünkü. Yalnız öğrendiğime göre Sayıştaylık raporlarını ki bunlar resmi devlet evrakıdır gazetelere ve muhalefet partilere verenler var Sayıştaylık içerisinde; buna bir el atmasını tavsiye ederim; aksi takdirde başkanı olduğunuz kurumun saygınlığı ve imajı sıfırla çarpılacak. Uygun zamanda bir kahve içeriz umarım. Ve bir ihbar: CTP hükümeti döneminde Kooperatif Merkez Bankası yönetim kurulunun bazı üyeleri, uygunluksuz şekilde kredi kullanmışlar, bu isimler ülkenin sözde tanınmış işadamları, dahası bu borçları da ödemekte sıkıntı çekiyorlar ve ödeyemiyorlar. Kurallara uymayan kredi kullanımı diyorum.

**************

DP SEVİYE DÜŞÜRDÜ

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun müzakere süreciyle ilgili olarak parti başkanlarını ve temsilcilerini bilgilendirme toplantısı geçtiğimiz gün gerçekleşmişti. Ne kadar dikkatinizi çekti bilmem ama Demokrat Parti'nin ne başkanı ne de genel sekreteri bu toplantıya katılmadı. Tüm partilerin en üst seviyede katıldığını gözlemledim. Demokrat Parti, çözümcü diye geçinen bazı partilerden öteye bir hareket planı sunmuştu Cumhurbaşkanlığına. Eroğlu'nun bu önerileri önemsemediğini ve kilim altı yaptığını duydum. Öyle anlıyorum ki Demokrat Parti, çözüme yönelik ortaya koyduğu önerilerin Saray tarafından ciddiye alınmamasını protesto etmek için toplantıya katılım anlamında seviye düşürdü.

Zaten yapılan toplantılar verimli ve bilgilendirici geçmiyormuş. Söylüyorum, Sn Başkan kendine iyi bir ekip toparlamadığı sürece müzakere sürecinin Başarısız olmasını bir yana bırakın rezil olma durumumuz bile doğacak.

************

GÜNÜN SÖZÜ:

Havlayan köpek ısırmaz

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları