Soyer "en büyük eksikliğimiz ideoloji"

Yayın Tarihi: 21/06/13 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Meclisin dünkü oturumu hayli hareketli geçti. İrsen Küçük ilk kez bu kadar ağır bir konuşma yaptı Cumhurbaşkanı Eroğlu aleyhine. Bu öyle bir konuşmaydı ki dinleyen herkes Eroğlu'nun UBP ile bir ilişkisi kalmadığını düşünmüştür artık. Ya da artık UBP'li olmadığını ya da bir şekilde UBP ile ilişkisinin kesileceğini.

Halbuki İrsen beyin genel seçimlerde olası bir başarısızlığı halinde ve istifa etmesi durumunda Derviş bey ve çevresindeki siyasetçilerin yeniden UBP'ye hakim olması çok hızlı bir şekilde gündeme gelecektir.

Bugün siyasi dedikodu yapmayalım, adaylıkları da yazmayalım. Herkes bunaldı tüm bunlardan. Çok önemli bir eksikliği kaleme almayı istedim. Eski heyecanlı günler geldi aklıma. Siyaset adına tabii ki.

Eskiden siyasette uzun soluklu söylemler yapmak daha kolaydı, beklentiler daha yüksekti, olaylara bakarak düşünce üretmek ve geliştirmek daha kolaydı. Gelin görün ki bu artık mümkün değil. Birkaç hafta içinde partiler kurulabiliyor, vekiller değişebiliyor hatta bir hafta da adaylar oradan oraya gidip gelebiliyor.

Peki neden böyle? Gelin siyasi dedikodular yerine bunu konuşalım; neden böyle olduk biz?

Bunun cevabını CTP-BG Eski Genel Başkanı Ferdi Soyer ile konuştuk. Meclisin dünkü oturumunda her zaman oturup kahvemizi içtiğimiz ve aydın siyasetçi kitlesinin de bize katıldığı kardeşim Gökhan Güler'in odasındaydık.

Meclis Başkanımız Hasan Bozer'in de bu yönde biz gazetecilere göstermiş olduğu hoşgörü adına kendisine müteşekkirim.

Ferdi bey sosyalist hoşgörüyü en tepede taşımasını bilen bir siyasetçinin ötesinde önemli bir aydın benim için. CTP-ÖRP Hükümeti döneminde hem hükümetinin danışmanı olmama rağmen hem kendisini en sert şekilde eleştirmeme rağmen akşam saatlerinde telefonu çevirip sorunları tartıştığımız günleri hatırlıyorum. Yine hükümet sonrasında pek çok gazeteciye yürekten yardım eli uzattığına da ben şahidim. Her parti de olduğu gibi CTP içinde de ayrıklıklar ya da bölünmeler var ama kendisi bunu ısrarla kabul etmiyor.

Konuşmamız esnasında değindiği en önemli konu ise ideoloji eksikliğinin ülke siyasetinde var olduğu gerçeğiydi.

Ferdi bey çıktığı birçok canlı yayında bunu defalarca dile getirmiştir. Hem fikirim kendisiyle; şu an ülkemizde yaşanan başıboşluk daha doğrusu bunu "motivasyonsuzluk ve demoralize olmak diye de adlandırabiliriz" işte bu durum, toplumun kaliteli düşünme ve ortaya fikir koyma noktasından uzak olduğunu gösteriyor bize.

Eğer bir yerde bir feryat varsa buna herkesin kulak kabartması ve önemsemesi gerekir. Bu bir düşünce yangını olabilir ya da kale alınmama feryadı olabilir.

Son beş yıldır herhangi bir ideolojiye dayanmayı bırakın ortaya fikirler dizisi, programlar koyamayan partiler kalabalığı oluşturulmuştur. Tüm partiler buna dahildir.

Sürekli bir tekrar içindeyiz; ama her konuda. Aşklarımızı bile aynı tekrarlarla öldürdük dese yeridir.

Kendimize sakladığımız düşünceler hariç her şeyimiz ithal oldu. Korkularımız da bununla beraber gelişti, siyasi korkularımız. Siyasi korkuların ve çekingenliklerin doğmaya başladığı ülkelerde aydınlar susar, ideolojiler ölür ya da şekillenemez, büyüyemez.

Umarım Ferdi bey susan ya da ölmeyi seçen aydınlar sınıfına girmeyi her zaman reddeder.

Ben, bir gazeteci olarak düşüncelerimi siyasi korkularıma hapsedersem gidip koyun gütmem daha mantıklı olur. İşte bir siyasetçide küsmeden, gücenmeden düşünce üretmeli ve tekrardan kaçınmalıdır diye düşünüyorum.

Ferdi beyle çok şey konuştuk ama ben ideoloji eksikliğini cımbızla içinden çekip aldım.

İdeolojiniz yoksa menfaate dayalı ekonomik vizyon haricinde bir yaşam tarzınız olmaz, olamaz, gelişemez.

Köşe yazımı yazarken Karl marx'ın ideoloji ile ilgili düşüncelerin, düşüncelerin ve bunun menfaat ile olan bağlantılarını okuduğum bir internet sitesinden başlıklar paylaşıyorum sizinle. Köşemde yer vermem mümkün değil bir zahmet linki yazıp okuyun..

http://praksis.fisek.com.tr/atilgan01g.php

Marx'ta ideoloji: yanlış düşünceleri yaratan maddi gerçekliğe karşı mücadele

Birinci dönem: İnsan bilincindeki tersyüzlük maddi dünyanın çelişkilerinden kaynaklanır

İkinci dönem: İdeoloji eleştirisi maddi çelişkiler alanında mümkündür

SON SÖZ OLARAK; MUTLULUK ANCAK ÜLKESİ ADINA YENİ VE ÇAĞDAŞ ŞEYLER DÜŞÜNÜP YARATAN SİYASİLERİN ELİNDE ŞEKİLLENEBİLİR…

**************

EROĞLU ARTIK DP'Lİ Mİ?

Bu başlıkla anılan geniş bir köşe yazısı yazmıştım bir süre önce ve sorgulamıştım Derviş beyin UBP'liliğini. Şimdi Derviş beyin UBP'liliği sorgulamak benim haddime mi düştü de düşünmüyor değilim ama İrsen Küçük'ün dünkü meclis kürsüsünden yaptığı konuşmayı dinleyince gerçekten merak ediyorum. Bu kadar siyasi yaramazlık yaşanmasına ne gerek vardı? Ve tüm bunlara rağmen tüm bunların yaşanmasının odak noktasında Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun olması , UBP'ye hakim olma isteği ne yazık ki koca partiyi bölme noktasına kadar getirdi. Serdar Denktaş da biz hep saraylıydık diyecek kadar Eroğlu ile dp arasındaki bağı pekiştiren bir açıklama yaptı dünkü kürsüden. Şimdi sormak lazım, Sn Eroğlu hala UBP'li mi yoksa DP'li mi? Kısa bir süreliğine dahi olsa.

Demokrat Parti'ye giden bazı UBP'li vekillerin hala kendisini UBP'li hissettiklerini ifade ettiklerini, Serdar Denktaş'ı genel başkan olarak görmediklerini iyi yerlerden duyuyorum. Dahası zaman ve imkan olsa en az yarısının geri döndürülebileceğini bile tahmin ediyorum. Herkes kendisine düşen yanlışı yaptı ve bir doğru etmedi işte.

Bundan medet ummak da Serdar başkana kaldı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.