TDP oldukça dağınık

Yayın Tarihi: 01/11/13 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

Meclisin her ne kadar dördüncü partisi olsa da TDP son zamanlarda, daha doğrusu seçimlerden sonra bir var olma sıkıntısı yaşamaya başladı gördüğüm kadarıyla. Her ne karda da istifa etmiş başkan Çakıcı çıkıp kürsüden konuşmalarını yapmaya devam etse de görevinden istifa etmeye dair verdiği sözü yerine getirmesi üzerine partide bir bunalım baş gösterdi.

Netice de Çakıcı partiyi büyütememesi halinde istifa edeceği deklere etmişti ve bunu yerine getirdi. Peki şu sıralar neler oluyor TDP'de bunu bir kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Güzel ve tatlı sözleri ya da daha doğrusu dim dik ayaktayız diyenlerin sözlerini kulak arkası yapıyorum zira öyle değil.

TDP'nin BKP ile bir işbirliği içine girmemesi, parti içi yaşanan kavgalar ve birbirini kesmeler neticesinde TDP zar zor 3 vekil çıkardı. Pek ala 6 vekil çıkarabilecek pozisyonu varken bu durum doğru değerlendirilemedi.bunda tabii ki parti yönetiminin tepeden tırnağa sorumluluğu var. Bu sorumluluk partinin yolunu stratejik olarak çizen herkese ait iken bunun sorumlusu aslında parti başkanı olarak Çakıcı oldu ve bilet ona kesildi.

Çok yakında gerçekleşecek TDP kurultayında Çakıcı aday olmayacak; ilçelerin birçoğundan kendisine sen yoksan biz de yoğuz zelzenişi gelmesine rağmen Çakıcı yeniden aday olmama konusunda kararlı.

Yaptığım bazı sondajlarda TDP kurultayının son derece az katılımlı olacağını tahmin ediyorum. İlçe başkanlarının bazıları Çakıcı'nın geri dönmesini istiyor.

Neyse bu konuyu burada bırakalım. Çakıcı verdiği sözden geri dönemez ve Çakıcı'sız bu süreç yaşanacak. Bu kesin gibi.

Yeni seçilecek başkan kim olursa olsun Çakıcı'nın yerini doldurabilecek mi asıl sorun bu.

Çakıcı'nın tabii ki görevi süresince pek çok yanlışı oldu ancak partiyi manen ve maddi olarak ağırlıklı olarak sırtında taşıdı. Şimdi bu işi kim aynı şekilde yapabilecek? Bu da başka önemli bir sorun. Parti yönetmek farklı bir iş.

Eğer paranız yoksa cepten vermek zorundasınız. Seçilecek yeni parti başkanı partinin kaynağını kullanabilecek durumda değil. Zira TDP'nin parası yok ve daha da önemlisi çok yakında yerel seçimler var. Partinin başında popülaritesi yüksek, bir yer edinmiş ve para harcayacak bir parti başkanı yoksa O parti hezimete uğrar. Gelin görün ki TDP şu an bununla karşı karşıya.

Anlatmaya çalıştığım şu ki TDP'nin yeni seçilecek parti başkanı oldukça zor ve maliyetli bir görevi üstlenmiş olacak.

Bir TDP'li olarak bu duruma açıkça üzülüyorum. Örneğin pek ala Çakıcı tarafından partiye kazandırılan isimler Çakıcı'ya sahip çıkıp "tamam sen istifa edecen diye söz verdin ama görevine devam et" diye Çakıcı'ya ısrar edebilirlerdi. Çakıcı'yı istemeyenler Çakıcı'yı daha güçlü bir şekilde geri getireceklerini de hesaba katmalılar başarısız olmaları halinde. Hani her parti de başkanı sevmeyenler olur. Bu gayet normaldir ama mesele artık Çakıcı'dan daha iyi bir performans sergileyebilme marifetini gösterebilmekte.

Umarım TDP eski TKP günlerine dönmez.

***************

ŞONYA DA AÇIKLAYACAK MI?

Artık memlekette genel sekreterler dönemi başladı. TDP Genel Sekreteri Cemal Özyiğit, CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy parti başkanlıklarına adaylıklarını açıkladılar. Yakında DP'nin de kurultayı olacak. Sn Bengü Şonya sizler de aday olmayı düşünüyor musunuz? Modaya uyacak mısınız? Acaba olacaksanız ne zaman açıklarsınız?

***************

HULUSİ LEFKOŞA'YA GELİRMİYDİ?

Çatalköy'ün başarılı belediye başkanı Mehmet Hulusi'yi uzun zamandır görmek kısmet olmadı bize. Geçtiğimiz gün sözleştik ve kahve içmeye karar verdik. Mesele benim fırsat bulup gitmeme kaldı. Dün öğle yemeğini dostlarla müze dostlarında yedik bir baktım Mehmet Hulusi çok enterasan bir ekiple yemek yiyor. İsimleri yazsam iyi haber çıkar bu isimlerden… Ne dersiniz Sn Başkan.

**************

KİLONUZ MU VAR? NO PROBLEM.. O'NA GİDİN…

Bugüne kadar birçok diyetisyene gitmeme rağmen hiçbirinden istediğim verimi alamadığı önceki bir yazımda ifade etmiştim. Malum göbeksiz erkek olmak lazım. İnanmayın siz onlara göbek erkeğin balkonudur falan filan. Hep yalan onlar. Ne balkonu şişko demeye utanıyorlar bize. Netice itibarıyla yaklaşık üç aydır aksatmadan gittiğim Diyetisyenim Dilara Topcan bana hayli kilo verdirmeyi başardı. Her hafta diş doktoruna gider gibi korktuğum biri haline gelse de o korku yazdığı diyete büyük oranda uymam, zaten benim gibi hafif göbeği olan bir adamı "acaba!!!" zayıflamaya yetti.

İşin şakası bir yana Dilara mesleğine son derece bağlı, kendini kaf dağında görmeyen ve her şeyden de önemlisi haftalık kaleme aldığı yazılarını bazı diyetisyenler gibi şurdan buradan toparlayan değil kendi oturup araştıran disiplinli biri.

Özellikle yağlı ve yağsız gıdalarla ilgili bir makale almasını rica ettim ben kendisinden, sağolsun beni kırmadı ve yazıp gönderdi. Yazının çıktısını alıp masanızın üzerine koyun. Çok faydalı bir yazı olmuş Dilara, teşekkür ediyorum tabii. Bundan sonra mümkün mertebe Dilara'dan bu tür yazılar isteyeceğim. Keyifle okuyun dostlar..

HAKKINIZI YARIM/AZ YAĞLI SÜT, YOĞURT, KEFİR VE PEYNİRDEN YANA KULLANIN...

Eğer gelişim sürecimiz tamamlanmışsa, ve tüketime herhangi bir mani bulunmuyorsa, sütün, yoğurdun, kefirin ve peynirin 'az yağlı' yani 'light' olanını tercih etmekte fayda var. Peki neden mi?

Nedeni aslında birçoğunuzun da çok iyi bildiği başta kilo kontrolünü sağlamak ve yağlanmaya bağlı olarak gelişebilecek sağlık problemlerinin bir nebze de olsa önüne geçmek…

1 GRAM YAĞ, 9 KALORİ İÇERİYOR!

Karbonhidratlar ve proteinlerin 1 gramında 4 kalori bulunurken, yağlara baktığımızda 1 gram yağın 9 kalori içererek, karbonhidrat ve proteinlere nazaran 2 kattan daha fazla enerjiye sahip olduğunu görüyoruz.

Evet, vücudumuz yağa da ihtiyaç duyuyor. Yağı, beslenme programımızdan tamamen çıkarmak büyük hata. Yalnız sağlığımız için yağ alım miktarını iyi ayarlamamız gerekiyor. Yani vücudumuzu ne yağdan fakir, ne de yağdan zengin beslemeliyiz. Önemli olan 'yağı' gereken miktarlarda ve doğru kaynaklardan alabilmek…

Günümüzdeki beslenme tablomuza baktığımız zaman, toplum olarak 'yağa' olan düşkünlüğümüz aşikar. Aslında bizler etimizle, sütümüzle, ev yemeklerimizle, bir de bunlara eklenen yağlı hamur işleri ve tatlılarımızla, yağ gereksinimimizi karşılamakla kalmıyor, yağ limitlerini aşıyoruz bile! E tabii bu da vücudumuza 'yağlanma' olarak geri dönüyor…

Peki ne yapmalıyız? Tabii ki sağlıklı yağ tüketim miktarlarını iyi ayarlamanın yanısıra, yağı nerede ve nasıl kullanacağımızı ve yağ içeren yiyecek ve içecekleri de iyice bilmemiz gerekiyor. Ayrıca mümkün olduğunca daha az yağlı besin tüketimine yönelmek, bu konuda bizlere büyük destek sağlayacaktır. Tıpkı tam yağlı süt ve süt ürünleri yerine, yarım/az yağlı olanları tercih etmek gibi…

YARIM/AZ YAĞLI – TAM YAĞLI SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ KARŞILAŞTIRMASI

1) Yarım/az yağlı süt, yoğurt, kefir ve peynirde, kolesterol ve doymuş yağ içeriği tam yağlı olanlara kıyasla daha düşük miktarlarda bulunuyor.

2) Özellikle kalp sağlığımızı korumak adına yarım/az yağlı olanları tercih etmek gerekiyor.

3 )Günümüzde artan obezite hastalığıyla mücadelede, tercihi az yağlı süt ve süt ürünlerinden yana kullanmanın faydasını görüyoruz. Ayrıca bu seçim, kilo problemi olmayanların da kilo kontrolünü sağlamalarına yardımcı oluyor.

4) Ayrıca az yağlı süt ve süt ürünlerindeki 'kalsiyum' miktarı da tam yağlı olanlara kıyasla daha fazla.

5) Yapılan çalışmalarda kalsiyumun ayrıca vücutta yağ emilimini azalttığı ve dolayısıyla yağlanmaya karşı olumlu etkiler sağlayabileceği konu ediliyor.

6) Ayrıca sütte bulunan doymuş yağın, vücutta kalsiyum emilimini azaltabileceği de biliniyor. Yani az yağlı süt ve süt ürünleri, kalsiyum emilimi açısından da çok daha sağlıklı birer alternatif haline dönüşüyor.

YALNIZCA 'AZ YAĞLI' YİYECEK/İÇECEK TÜKETİMİ YETERLİ OLMUYOR!

Çoğu kişi, az yağla pişirdiği yemekleri, tatlıları, ya da az yağlı olarak gördüğü her yiyecek ve içeceği, istediği miktarlarda tüketebileceğini düşünüyor. Bu düşüncenin hatalı olduğunu, bir yiyecek ya da içeceğin az yağlı olsa bile yine de 'enerji' ihtiva ettiğini, ve her ne olursa olsun besin tüketiminde muhakkak bir denge kurulması gerektiğini hatırlatmalıyım. Unutmayın, bir yiyeceğin ya da içeceğin az yağlı oluşu onu dilediğimizce tüketebiliriz anlamına gelmiyor! Bu nedenle 'miktar' kavramının önemini tekrar vurgulamakta fayda var.

Ayrıca az yağlı yiyecek ve içecek tüketiminin de tek çözüm olmadığı bilelim. Beslenmeye dair her ne varsa, lütfen diyetisyenimiz aracılığıyla doğru bilgileri edinelim, beslenmenin 'kişiye özel' bir uygulama olduğu gerçeğini de unutmayalım…

Hepimize sağlıklı ve güzel bir gün dilerim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.