Lafla peynir gemisi yürümez

Yayın Tarihi: 12/12/13 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
Hani derler ya evlilikler için ya da ilişkiler için nasıl başlarsa öyle gider diye; KKTC olarak bizim durumumuz da öyle. Bakın Kuzey Kıbrıs demiyorum, onun da modası geçti. Hızlıca geçmişe gidip bugüne dönelim.

Neydik biz toplum olarak; zamanında Osmanlı'nın İngilize sattığı ve yıllar sonra Dr Fazıl Küçük'ün yoğun uğraşları sayesinde dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in dikkatini çekmeyi başarmış, başarısız da olsa bir cumhuriyet kurulmuş, sonra yaşamamış, yine rahmetli Menderes adaya kaçak yollardan silah göndermiş. İşte sonrasını hepimiz biliyoruz, 1974, 1983 ve bugün.

Yani biz hep ezilen, öldürülen, terk edilen olmuşuz. Hep okkamız ağır gelmiş, Osmanlı'ya, İngilize, Ruma, şimdi de Türkiye'ye.

Bu böyle ne yazık ki. Türkiye'ye de diyorum çünkü bize yardım ederken Rumlarla da ekonomik alış verişi var Türkiye'nin. Dünya değişti ama insanlar değişmedi, yani paranın dini milleti yok, açıkçasını söylemek gerekirse ben bunu da normal buluyorum.

Gelişen bir dünya, büyüyen bir ekonomi, rekabet had safhada ne olacaktı yani?

Tekrar başa dönecek olursak, 1950'lerden sonra Türkiye bir şekilde hep bize yardım etmiş, öyle ya da böyle, az ya da çok. Hep ama hep yardım etmiş. Çünkü biz yardıma muhtaçtık, biz istedik onlar verdiler biz istedik onlar verdiler. Eskiden vatan millet daha önde bir mevzuydu iki ülke için sonra ekonomik çıkarlar ön plana çıktı.

Örneğin Türkiye eğer Kıbrıs'ın kuzeyinde barınmak istiyorsa buradaki halkın da buna razı gelmesi gerekiyor. Hal böyle de olunca gelen tüm Ankara hükümetleri buradaki hükümetler ne istediyse vermiş. Sonra bir bakmışlar ki işin ucu kaçtı, haliyle iki ülke arasındaki bazı hükümetlerin görüş ayrılıkları da oldu. Yapılmaması gereken yanlışlar da oldu.

Tekrardan bugüne dönüp baktığımızda Başbakan Yorgancıoğlu'nun şu açıklaması son derece önemli "dış kaynağa daha az ihtiyaçlı hale geleceğiz" dedi. Son derece güzel ve önemli bir açıklama, peki ama nasıl?

İstihdam mı yapmayarak? "siyasi partiler var olamaz", zam mı yapmayarak "açıklar kapanmaz", vergi toplamada daha sert bir tavır içine mi girerek " kaçak hayatı kontrol altına alamadık"..

Peki usta nasıl? Ülkeyi değiştirebilmek için sert hareketlere gereksinim duyarsınız, Özkan beyin hükümeti bunu yapabilecek güçte mi?

Maliye bakanı başka açıklar, hükümet ortağı başka açıklar, Özkan beyin kendisi de bu olup bitenleri izler.

Çok sesli ve istikrardan uzak bir yapı. Daha iyi gelsin de diyemeyiz, çünkü daha iyisi de yok.

Türkiye ile ilgili ekonomik işbirliği kısıtlanabilir ve zamanla buna ihtiyaç duyulmayabilir, bunu CTP hükümeti başarabilir ama yine bu adımları Ankara ile atmak zorundadır.

Yıllardır bu ülkenin kütüphanesinin dahi bahçesinin su parasını TC Yardım heyeti ödüyor, haberiniz var mı sizin bundan? Adamlar her şeyimize yardım ederken, yani her şeyimizi onlara emanet etmişken bunu bir an da nasıl sıfıra indireceksiniz.

Utanç duyuyorum bunu yazmaktan ama gelin görün ki Ankara hükümeti gerekli maaş desteğini yapmasa maaşlar ve 13. Maaş ödenemez.

Ödenmesin mi diyeceksiniz? Yapılan onca zam, hayat pahalılığı bunları nasıl karşılayacak toplum?

Toplumun yarısı emekli ya da memur.

Özkan bey 300 kusur kişiyi işten atmaktan bahsetti, atsın; 2014 yılında tek bir CTP'li istihdam etmemek şartıyla ama.

Bunu yapabilir mi Sn Başbakan?

2014 yılında istihdam edilecek CTP'liler le UBP kurultayında istihdam edilen UBP'liler arasında ne fark var.her ikisi de siyasi rant için yapılmadı mı, yapılmayacak mı?

Bu böyleyse bir Başbakana yakışır mı birinin ekmek parasıyla oynamak.

Haa çıkar dersiniz ki ben Türkiye'nin parasını istemem, kısıtlamaya gidiyorum, o zaman 366 kişiyi de at, belediyedekileri de at ve açıkla ben başbakansam artık istihdamlar durmuştur de. De bakalım orda oturabilecek misin bir gün?

Demem o ki hükümet dediğin bir kere demokratik olmaz, Hükümet başkanı lider olur, cesur olur, ekibini kurar, küsler varsa onlarla barışır ve akılcı politikalarla yürür gider. Bir insana hep kilolusun, saçın çirkin olmuş, boyun kısa dersen sevilmezsin, gerçek öyle de olsa sevilmezsin. O kadar hakaret ettiği birine de kalk kahve yap içelim dersen sana küfreder .

Hükümet olarak siz para yok napalım para yok napalım, şuna zam buna zam ama mecburduk napalım. Tamam usta da ben seni niye seçtim, bana ağlayasın diye mi? Ağlayan halk olarak benim, beni teselli edecek olan da sen.

Bu nedenle Türkiye'den daha az para çekelim, daha az yardım etsin bize, kimse bize efelik yapmasın; bunların hepsi güzel de söylemekle olmuyor.

Biz orta yerde kendi kendiyle kavga eden, intikam şarabı içmiş, başı başka sonu başka konuşan bir hükümet ve partiden başka bir şey görmüyoruz.

Özkan bey tüm bu olumsuzlukları olumluya çevirecek yeteneğe sahip bence, eksik yanlarını da uzmanlarla gidersin ve Ankara ile ilişkiler doğru zemine oturup yürüsün.

Türkiye Başbakanı Erdoğan ile de bence artık bir kahve içme zamanı…

*****************

GÜNÜN SÖZÜ:

Aşk; bir bakıma sobaya dokunmak gibidir. Bir defa yanarsın, İzi kalır. Sonra bir daha dokunmazsın sadece yanına yaklaşırsın...(s akın)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları