Haddini aştın Sami

Yayın Tarihi: 22/01/14 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Dün sabah Sim TV'de meslektaşımız Sami Özuslu'yu izledim. Belli ki kafası birilerine bozuktu, ya da çok sinirliydi. Kendini kaybetmişçesine trafik kazasında ölen üç gencin haberini bir yere bırakmış acımasız bir şekilde hem Kuzey Kıbrıs Postası Gazetesi Sahibi Polat Alper'e hem de gazeteyi hazırlayan ekibe yükleniyordu. Neydi Sami'nin gazeteyle olan sıkıntısı ki "bu gazete bu kapıdan içeri girmeyecek, Polat toplan mahalleye git, gel sana bilmiyorsan gazetecilik öğreteyim" gibi oldukça ağır ve saldırgan bir üslup kullanıyordu. Yayını izlerken adeta deliye döndüm, o an oturup yazıyı kaleme alsaydım belki de ben de Sevgili Sami'ye çok ağır bir dille saldırabilirdim ve bunu hayatımın geriye kalan her günü de yapmaktan usanmazdım.

YA OKUMADIN MAKSATLI SALDIRDIN YA DA OKUDUĞUNU ANLAMADIN

Malum mecliste bir doğaya aykırı ilişkinin cezasının kaldırılmasıyla ilgili tartışmadır gidiyor. Hakan Dinçyürek bu yasanın toplum tarafından "ipnelik yasası olarak" algılandığını söyledi meclis kürsüsünden. Yanlış bir üslup kullandı, sn vekil bu şekilde konuşmamalıydı. İşte Kıbrıs Postası da bunu eleştiren bir yayın yaptı dün sabah ama gelin görün bizim büyük gazeteci dostumuz Sami Özuslu ki tüm gazeteye gazetecilik öğretebileceğini iddia etti, bunu bile okumadan bunu gazetenin manşet yapmasına verdi veriştirdi. Bir kere Kıbrıs Postası, Dinçyürek'in bu üslubunun tepki gördüğünü anlattı yani buna taraf olmadı. Ama Sami, Dinç yürek'e tepki göstereceğine Kıbrıs Postası ekibine ve Polat'a saldırdı.

Şimdi Sami okuma yazmasını biliyor diye biliyorum, ya gazeteyi okumadan böylesine ağır bir saldırı yaptı ki bizim ekibe gazetecilik öğretecek kadar usta bir ismin bunu okumadan saldırması yanlış ve hata, ya da bilinçli ve Kıbrıs Postası'nı rakip gördüğü için saldırdı. Her ikisinde de hata yapmış oldu.

HADDİNİ AŞMAYA GEREK YOKTU

Sevgili dost sen haksız yere Polat Alper'e saldırırken tüm gazeteyi de işin içine kattın. Genel Yayın Yönetmenimiz Rasıh Reşat'ı da hedef aldın, bu da yetmedi kapatın bu gazeteyi mahalleye gidin dedin; yani koca gazetede çalışan kırk kişiyi işten atın demeye getirdin hiç düşünmeden. Zaten zorda olan medya sektörüne yeni işsizler ordusu yaratma talebinde bulundun. İşte bu nedenle haddini aştın. Eğer bir gazeteyi eleştireceksen bunun kırk tane farklı yolu vardır bunu saldırmadan ve cephe açmadan, insanları kırmadan yapman gerekirdi. Sim TV'den ayrılan meslektaşlarımızın onlara ne kadar kötü davrandığını gezip gezip anlattığını da bilmeni isterim.insanların senin hakaretlerinden ne kadar rencide olduklarını bilmeni isterim. Tüm Kıbrıs Postası ekibi sana kızgın ve kırgın, yanlış ve gereksiz yere onlara hakaret ettiğin, bilgisizlikle suçladığın ve bir kurumun kapatılarak işsiz gençler yaratmak istediğin için sen Kıbrıs Postası'ndan özür dilemelisin, Kıbrıs Postası ne senden ne bir başkasından özür dileyecek bir şey yapmadı.

Yaptığın sabah programında o kadar bir salıdır da bulundun ki Yayın Yüksek Kurulunun sana kesinlikle ceza vermesi gerekir. Sen ister Kıbrıs Postasını kurumunda oku ister okuma. Yakaladığı trajla Kıbrıs Postası aldı başını gidiyor Sami.

Bu gazetenin sahibi Polat Alper'e gazetecilik öğretmek istedin ama bugüne bugün en çok takip edilen İnternet gazetesinin sahibi, sence meslekten anlamasa bunu yapabilir miydi? Gazeteye de bastın geçtin, sende biliyorsun ki tepeden tırnağa kendini ispatlamış kişilerden oluşuyor.

Velev ki gazete manşeti seni rahatsız etti ve okumadın, başka gazeteler "TC Lefkoşa Elçiliği önünde siktir" diye pankart açan azınlık grupları haber olarak manşetten verdiğinde neden o gazeteleri okudun ve yayınlattın ya da "pezevenk devlet" diye yayın yaptığında bazı gazeteler neden bunu Sim TV ekranlarında okudun, okuttun? Tüm bunları sen yaparken gazeteciydin ama Kıbrıs Postası bir vekilin sözünü manşet yaptığında biz gazeteyi kapatıp eve gitmeliyiz sana göre.

Keza varsay ki biz dindar gazeteyiz değiliz yok öyle bir durumumuz ama varsay ki öyleyiz ve eşcinsellikle ilgili tanınacak bu hakka karşıyız, sen nasıl demokrat birisin ki senin karşında olan bir görüşe hakaretler yağdırıyorsun.

Daha bu örnekler uzar uzar gider. Olmadı be reis, yanlış yaptın, yanlış konuştun. Kıbrıs Postası ekibi ben gazeteciyim diyen pek çok şarlatanı sulu götürüp susuz getirecek kişilerden oluşuyor.

Aklında olsun.

*****************

İNTERNETİ BIRAK YOLLARA BAK

Yeni yılın açılışını son derece kötü yaptık. Üç ölü ve bir ağır yaralı. Bugün yarın defnedilecekler, bir süre konuşulacaklar ve sonra aileleri ve sevdikleri hariç onlar da unutulacak. Son derece trajik bir durum ama hayatın gerçeği. Genç yaşlarda başladığım bu gazetecilik serüveninde çok ölümlü kazaya tanıklık ettim. İlk başlarda bu mesleği yapamayacağımı dahi düşündüm ama sonra size bu meslek yazılmışsa, alnınıza bu meslek yazılmışsa kaçamıyorsunuz. Bir şeyler sizi gazetecilikte tutuyor.

Peki önceki gece hayatını kaybeden üç kızın alın yazı mıydı sizce? Yani ömürleri oraya kadar mıydı? Peki neden İsviçre de kazada ölenlerin sayısı neredeyse sıfır noktasındadır? Allah oraya torpil mi geçti? İsviçre'de yaşayan insanların papazı Tanrı'yla anlaşma mı yaptı kazada kimse ölmesin diye.

Tabii ki hayır.

Bütün mesele kullanılabilir bir trafik sistemi yaratmaktan geçiyor. Trafik konusunda bugüne kadar görev yapmış Ulaştırma Bakanlarından bir tek Ersan Saner iyi bir şeyler yaptı; o da Türkiye Hükümeti Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'la iyi bir mesai yapabildiği için.

Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif'le öyle görülüyor ki biraz uğraşmamız gerekecek. Şahsıyla alakalı değil tabii ki bu uğraşma Ulaştırma Bakanı olduğu için.

YOLLAR KAN GÖLÜ OLDU BAKAN İNTERNET DİYOR

Bakan Kaşif'in son derece talihsiz açıklamasını gördüm. Ucuz internet geliyor diye bir beyanatı var. kardeşim bizene ucuz internetten. Kaşif'in bu açıklaması facebook da zaman geçirenlere büyük müjde ama üç ölümlü kaza var demiyor ki Sn Bakan; kazanın olduğu Güzelyurt-Lefkoşa anayolunun bir an önce ışıklandırması için harekete geçiyoruz. Yol olarak son derece güzel bir yoldur Güzelyurt yolu. Bir aracın o yolda kontrolü kaybetmesi için 160 kmnin üzerine çıkması lazım. Pazar gecesi dört arkadaş Güzelyurt'a gidip geldik.

Açıkçası dönerken aracı getirmekte ben hayli zorlandım. Karanlık ama nasıl karanlık. Sürekli uzun farları yakmak zorundasınız. Uzun farlar da karşı şeritten gelen araçları rahatsız ediyor, sürekli açık tutamıyorsunuz. Yani işin özeti karanlığın içinde koca ovanın içinde bir yol, karambola sürüyorsunuz.

Ulaştırma Bakanlığına çok büyük işler düşüyor. 2011-2013 yılları trafiğe ciddi sayıda kurban verdiğimiz yıllar ve 2014'ü de son derece kötü açtık. Bakan Kaşif'in yapması gereken, şürakasını toplayıp yolların güvenliğini en üst düzeye çıkarmak olmalı. Bunun için bir çalışma başlatmak olmalı.

Hiçbir bakan işinin ehli olmayabilir, yollardan anlamaya da bilir ama karayollarında oturan onca mühendis ne işe yarıyor, o da olmadı, hizmet alımı yapılabilir. İvedilikle ana yolların ışıklandırması yapılmalı.

Girne – Lefkoşa anayolu boğaza kadar ışıklı, sonrası karanlık. Dağların içinde fantezi yaparcasına araba sürüyorsunuz geceleri. Yıllarca onlarca insanın kazada hayatını kaybettiği ciklos ve Girne inişi yine karanlık.

Ama Ulaştırma Bakanı çıkıp diyor ki sabaha kadar ev telefonları beleş, ucuz internet geliyor. Yani Ahmet Bey kusura bakmasın ama hep aşıklara çalışıyorsunuz anladığım kadarıyla.

Kıbrıslı Türkler genelde saat 12 de yatır ve uyur kimse sabaha kadar telefonda konuşmaz, interneti de çoluk çocuk kullanır sabaha kadar, fırsat bulduğunda da çıkar yollarda trafik kurbanı olur.

Bilmem anlatabildim mi?!

Eğer yollarda insanlar ölüyorsa Ulaştırma bakanı yerinden kalkıp ne oluyor demeli!!!

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Kimi güzelim der sevdiğine, kimi özelim.

Ama sevgi ne güzellik ister, ne de özellik. Sevgi, sadece yürek ister !

Can Yücel

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları