Amerika'nın ilgisi neden arttı?

Yayın Tarihi: 15/05/14 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Kim ne derse desin Amerika dünyada birçok noktada söz sahibi bir ülke, gerektiğinde gözü kara olabilen gerektiğinde ise menfaatine hareket edebilen bir ülke. Uzun süredir Kıbrıs Müzakere sürecine etkin şekilde müdahil olmakla birlikte 74'ten bugüne Türkiye lehine hareket eden bir politika izledi Amerikalılar.

Kesinlikle bir Amerikan hayranlığım falan yok. Sadece siyaseti ve ülkeleri bu kadar usta dizayn edebilen ve yönetebilen bir ülkeye şapka çıkarırım. Rumların Avrupa Birliği üyesi olmaları, dSon bir yıldır daha sonra Rusya ile flörtleşmeleri, Merkel'in Rumları terbiye etmesi , Rusya'nın yine eski SSCB ülkelerine hakimiyet kurma çabası, yine Rusya'nın Suriye de büyüyen hakimiyeti ve himayesi; hep bunlar Amerika'nın uzunca bir aradan sonra Kıbrıs konusuna Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin lehine net ve sert bir şekilde müdahil olmasına neden oldu.

Tabii ki bu saydıklarımın ötesinde Kıbrıs'ta bulunan gaz ve hem AB'nin hem de Amerika'nın bu gaza olan ihtiyacı, yani menfaatlerinin Kıbrıs'ta olması, Rusya'nın bu kaymaktan almasını engellemek için Amerika farkındaysanız en üst düzeyde Kıbrıs müzakere sürecine el koymuş durumda.

Bunun başka bir izahı yok.

KIBRISLILARIN ÇÖZÜME İNANCI YOK

Ne Rumların ne de Türklerin Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm olacağına hiçbir şekilde inançları yok, öncelikle bunu teslim edelim. Daha da önemlisi her iki halkın da olası bir çözüme güvenleri yok. Her iki halk da da sahip olduklarını kaybetme duygusu hayli yüksek. Rumlar Türklere Türkler de Rumlara güvenmiyor.

En nihayet bir antlaşma metni referanduma gideceği için her iki toplumun da güven sorunu giderilmeli.

KAPSAMLI ÇÖZÜM ZOR

Yazının başında Amerika'nın çeşitli nedenlerle Kıbrıs Müzakere sürecinin olumlu bir şekilde sonuçlanması için dikkatini ve ağırlığını artırdığını yazdık. Dedikodulara bakarsanız bu yıl bir referandumdan dahi bahsediliyor. Önceleri buna pek fazla ihtimal vermiyordum ben de herkes gibi ancak ABD'nin ağırlığını artırması, Başkan Yardımcısı Biden'in ardından ABD'nin son derece deneyimli Dışişleri Bakanı Kerry'nin de adaya gelecek oluşu sürecin ne kadar ciddi bir safhaya geldiğini anlamamıza yetmeli.

Tüm bunlara rağmen Kıbrıs'ta kalıcı olmasının ötesinde kapsamlı bir çözümün olması pek kolay değil. Türkiye-Yunanistan, Kuzey-Güney Kıbrıs yönetimlerinin gereğinden fazla hassasiyetleri var. tüm bu hassasiyetleri giderip de kapsamlı bir çözüme varılması gerçekten zor.

Farkındaysanız Maraş konusu sürekli kaşınıyor. Maraş her ne kadar da kapsamlı bir çözümün parçasıdır dense dahi, KKTC'ye ait tüm limanların ve doğrudan ticaretin başlaması karşılığında Maraş'ın KKTC kontrolünde eski sahiplerine iadesi zorlanacak.

Önemli bir noktaya dikkat çekecek olursam yeniden KKTC ifadesini kullanıyorum çünkü şuna karşılık bunu yapın demek dahi bir çözümden ne kadar uzak olduğunu, adadın bölünmüşlüğünün devam edeceğini ve KKTC'nin bir devlet olarak meşrutiyetinin artacağını anlatıyor bize.

Peki istenen bu mudur? Yani bölünmüş bir Kıbrıs mı istenen? Eğer buysa istenen bu görüşmelerin anlamı nedir?

Olaya bir de bu yönden bakın ve fotoğrafı doğru okumaya çalışın. Yarın sabah Amerika KKTC demese de Kuzey Kıbrıs'a yolcu uçağı koyuyorum, ticaret yapıyorum dediği anda, şu gazdan biz de alalım dediği anda çözüm berhava olur.

Rusya'nın AB'nin hakim olmak istediği eski SSCB ülkelerinde yarattığı kargaşayı iyi okuyun, iyi izleyin, iyi analiz edin. Bunları iyi analiz edebilirseniz ABD'nin ilgisinin neden bu kadar çok arttığını ve GAZ konusunun ne kadar önemli olduğunu anlarsınız.

****************

HALA ÇÖZÜMSÜZLÜK ZİHNİYETİ

Serdar Denktaş'ın AİHM'in aldığı yanlış kararla ilgili açıklamasını hayretler içerisinde okudum. Bu ülke yıllarca Merhum Denktaş beyin çözümsüzlük çözümdür politikasının sıkıntıları çekti durdu. O zamanlar kapalı devre oynadık toplum olarak ama o günler geride kaldı. AİHM böyle bir karar aldı diye hiç çözüm masasından kalkalım diye bir açıklama ya da değerlendirme mi olur.

Rumların bu ülke de çözüm istemediğini daha doğrusu Kıbrıslı Türklerin lehine çözüm istemediğini biliyoruz. Madem ki bu ülke de biz de söz sahibiyiz Rumlar paşa paşa bizimde haklarımızı ve isteklerimizi kabul edecekler. Masada yapılan bunun müzakeresidir.

Belli ki Serdar bey yaşananlardan bi haber ne kitap okuyor ne uluslar arası yayınları okuyor, ver çözümsüzlük beyanatını gitsin.

Yahu AİHM böyle bir karar almış olabilir, belli işte maksatlı ve taraflı bir açıklama. Hiçbirimiz kabul etmedik bu açıklamayı. Siz ki Başbakan Yardımcısısınız ve yıllarca Dışişleri bakanlığı yaptınız bu ülke de Kıbrıs konusunun Avrupa Birliği zemininde değil de Birleşmiş Milletler düzeyinde bir konu olduğunu, AB'nin değil BM'nin uyguladığı tecritten ötürü Kıbrıslı Türklerin mağdur olduğunu ve BM'nin koyduğu tanınma yasağı orada durduğu sürece Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile bir futbol maçı dahi yapamadığını bilmiyor musunuz ki çözüm masasından kalkılmalı diyorsunuz.

Hangi bilgi ve mantalitenin bir arzusudur bu ? yani "ben bir Denktaş'ım görevim çözümsüzlük istemektir" bu mu?

Bu şekilde de olmuyor Sn Başkan. Dünyadan tecrit edilmiş, ilahi nihai Türkiye'nin eline bakan bir toplum mu olalım? Ruma teslim olmak değil bu çaba. Bu halka reva gördüğünüz bu olmamalı.

Tanrı aşkına siyaset bilimi okumuş, konularına hakim bir grup insanı alın yanınıza ve fikir üretin, çözümü zorlayın, bu halka gidin ölün demek yerine ayakları yere basan umutlar verin ve bunun mücadelesini sunun.

Bu halk sizi daha değerli bir kefeye koysun.

***********

GÜNÜN SÖZÜ

Bana yol vermeyi düşünmeden önce sana verdiğim yolda yürümeyi öğren.

Küçük İskender

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları