Ankara'nın çözüm hevesine ne oldu?

Yayın Tarihi: 08/09/14 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Eskiden Annan Planı vardı. Günlerce haftalarca hatta aylarca herkesin usta olduğu, bol bol konuşup lafazanlık yaptığı, sonra bir gün geldi Rumlar hayır dedi her şey bitti. Yapılan bazı değerlendirmeler, Rumların plana demesinin ardından Türklerin ciddi depresyonlar yaşaması ve intihara teşebbüs ettiği yönünde. Çözümsüzlük yani yarın kaygısı, ekonomik kaygı ve motivasyonsuzluk ciddi anlamda bir çöküntü yarattı Kıbrıs Türk Halkı üzerinde.

Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde uyguladığı son derece yanlış nüfus politikası da Kıbrıslı Türkleri mutsuzluğa itti. Vatan Mehmet meslektaşımla geçtiğimiz günkü bir sohbetimizde geçtiğimiz yıl 300 intihara teşebbüs vakası olduğunu bana hayretler içinde anlattığını bilirim.

Kendisi de Annan planı sonrası depresyonundan bahsetti. Bilhassa Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, hükümete vatandaşlıkların kolay verilmesi yönündeki uyarısı "eğer dedikodu değilse" son derece kaygı verici bir durumdur.

AÇIKLAMA İLHAK SÖYLENTİSİNE VESİLE OLDU

Belki Sn Erdoğan bunu kötü bir düşünce ve hissiyatla söylememiş olabilir ama Erdoğan'ın vatandaşlık verilmesini kolaylaştırın telkini Türkiye'nin Kıbrıs'ta çözüm istemediğini veya olası bir çözümsüzlük durumunda Kıbrıs'ın Kuzey'inin Türkiye'ye bağlanması yönünde yapılacak bir halk oylamasında çokça yapılmış Türk vatandaşının KKTC'li olarak evet oyu vermesi yönünde bir bilinçaltı planı olduğu söylentilerine neden oldu.

Erdoğan'ın bu tür bir telkin yapıp yapmadığını her ne kadar net bir şekilde bilmesek de CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk'in bu telkine yönelik bir açıklama yapması, Erdoğan'ın bu telkini yaptığını doğrular nitelikte.

KIBRIS KOLAY BİR MESELE DEĞİL

Nasıl ki Rusya, bugün Ukrayna ve Kırım'da kriz yaratmış ve ambargolar sonra atmışsa Türkiye gibi dış ilişkiler konusunda son derece akıllı bir iradeye sahip bir ülkenin bu tür bir hataya tevessül edeceğini sanmıyorum, anlatmaya çalıştığım, yapılan açıklamaların veya telkinlerin toplum üzerinde keza görüşme süreci devam ederken adada yaşayan herkesi gereğinden fazla rahatsız ettiğidir.

Kıbrıs sorunun pek bir yere gitmediğini düşünüyorum, yalnız ben değil birçok insan bunu böyle değerlendiriyor. Adada bulunan gaz hürmetine veya gelecek olan su nedeniyle illa ki bir ara çözüm olacağı inancı var sadece, öte yok. Yani kimse kapsamlı bir çözüm olacağına inanmıyor.

Bunun en önemli nedenlerinden biri de müzakere süreciyle ilgili olarak Erdoğan'dan tutun da Biden'e kadar ya da Rum tarafından tutunda Türk tarafına kadar her gün için farklı ve çelişkili açıklamaların yapılmasıdır. Düşünsenize bir an da öyle açıklamalar yapılıyor ki ABD ile Ankara bu işi bitirecek, ya da Anastasiedes, Ankara'dan medet umar hale geliyor ama iki sonra gayet sert ve kötü bir açıklama yapıyor.

İşte tüm bu çelişkiler Kıbrıs konusunda bir yere gidilmediği izlenimini veriyor.

ANSIZDAN ÇÖZÜM OLUR MU?

Senaryonun da bini bin para derler ya hani bizim durumumuz da öyle işte. En yaygın senaryo gelecek yıl şu an gizli güçlü yerler tarafından hazırlanan bir plan var, ansızdan bu plan piyasaya çıkacak, taraflar evet diyecek ve halklarda onaylayıp çözüme kavuşacaklar.

Bu senaryonun çakma olduğunu şöyle anladık; güya her şey yolunda gidiyordu ve ekim ayında bir referandum olacaktı. Hatta taraflar son derece pozitif mesajlar veriyordu, işte ekim yaklaştı; hani plan hani ortam?

Hiçbir şey yok.

MARAŞ'IN AÇILMASI ZOR

Türkiye'nin olmazsa olmazıdır "Maraş bütünlüklü çözümün bir parçadır" meselesi. Bunun aksi olsaydı Biden geldiğinde bu konuda Türk tarafı pozitif bir mesaj verirdi. Halbuki Türk tarafının bu konuda duruşu son derece net oldu "OHİ" .

Hatta Rumlar hayli papara kopardılar bu konuyla ilgili olarak, sonuç? Sonuç yok. Aynı tantana devam ediyor.

ÇÖZÜMSÜZLÜK EKONOMİYİ KÖTÜ ETKİLİYOR

Rum tarafının ekonomik durumunu bir yana bırakın, onlar beceriksizlikleri ve Rus hayranlıkları yüzünden kötüye gittiler, peki ya biz. Büyükelçi Akça daha geçtiğimiz ay açıkladı "ekonomi kötü". Peki neden?

Eee nedenini de Serdar Denktaş'a sormak lazım. Kıbrıs'ta çözüm olacağı imajı verilmeye çalışılsa da Kıbrıs'ın kuzeyine para yatırmak isteyen insanlar şu an çözümden hayli uzak olduğumuzu kolayca görebiliyorlar, bu da ekonominin gerektiği hızla gelişmemesine, pardon gelişmemesine ve Türkiye'ye bağımlı halde yaşamaya devam etmemize neden oluyor.

Tabii ki çıkıp birileri diyecek daha çok vatandaş yapın, yapın ki Kıbrıslı Türkler azınlığa düşsün. Bu tür tehlikeli söylemler toplumun dinamiklerini patlatır, çözüm sürecini zedeler, ayrıca toplumda umutsuzluk yaratır.

ANKARA ÇÖZÜM SÜRECİNDE ATAK YAPMASI LAZIM

Bir başka gerçek daha var ki Ankara'nın da Kıbrıs'ta çözüm olması yönünde isteksiz olduğudur. Neydi Eroğlu'nun politikası, hepimiz bunu biliyoruz. "Rumlar çözüm istemez biz napalım, biz çözüm istiyoruz halbuki."

İşte şu an Ankara Dışişleri'nin Kıbrıs müzakere sürecine bakış açısı tam da bu oldu. Biz çözüm isteyen tarafız ama Rumlar istemiyor.

Rumlar ne zaman çözüm istedi ki zaten, bunu bilmeyen mi var. Kıbrıs'ın Kuzey'ini verirsek çözüm olur, bu da mümkün olmadığına göre, bu iş böyle sürüp gider havası var. bu noktada sürükleyici olması gereken taraf Ankara ile Lefkoşa'dır. Bizim Reisi Cumhurumuz uyumlu oldu ve Türk Dışişleri ne dediyse onu yaptı, şimdi Derviş beyin Allah'ı var aydınamayız, peki neden Türk tarafı gerektiği gibi girişim yapmıyor çözüm konusunda, neden herkes bu süreci rölantiye aldı?

Hiç düşündünüz mü?

Açıkçası bu fotoğraf bana Türkiye'nin de çözüm fikrinden uzaklaştığını anlatıyor.

***************

GÜNÜN SÖZÜ

Özlem kapıda yine, zarf zarf akıyor kapımın altından,gülümsemen bırakmıyor gözlerimi,üzerimde olacakların rehaveti,nasıl oldu…? bilmiyorum… bilen var mı???

CEMAL SÜREYA

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.