"Nerdesin be bay"

Yayın Tarihi: 23/12/14 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Yıllar önce Demokrat Bakış gazetesinin genel koordinatörlüğünü yürüttüğüm günlerdi; çalışma masamda otururken kapıdan içeri yüzü asık ve birazda heyecanlı bir adam girdi; "bir yazı bıraktım ilmiye alırsınız" diye seslendi asistan kıza. Yardımcı olayım diye seslendim; İlmiye bizi tanıştırdı. Ben parti gazetesinin başındaki yeni adam o da Dışilişkiler sekreteriydi.

Derken günler gelip geçti, bir defasında İlmiye'ye "şu adamın bir gülen fotğrafı yok, Allah aşkına yeni fotoğraflarını çek de onları kullanalım" dedim, o da çekti tabii. Çok iyi iki arkadaş olduk Bengü Şonya'yla.

Açıkcası içim çok acıyor, ne yazsam nasıl yazsam ne söylesem hiç bilemiyorum. Dostluğumuzu bilenler zaten biliyor. Şu küba purolu fotoğrafların asıl mimarı Şonya'dır, puro içenler bilir purocular purolaranı hediye etmez, çok Siglo 6'sını içmişimdir. Demek ki beni o kadar çok sevmişti, taa en başından.

Hep birlikteydik, hep beraberdik. Şonya çok değerli çok kıymetli biriydi, bu ülkeye çok lazımdı. Zaman zaman geceleri yürüyüş yapar uzun uzun Demokrat Parti'yi konuşurduk. İçi çok acırdı parti için, Serdar Denktaş'a çok kızardı, çok söylenirdi, yanlışlarını anlatırdı. İnanılmaz bir inancı vardı partiye karşı., inanılmaz bir sevgisi vardı.

Ben ne zaman Denktaş'ı eleştirsem "Serdar eski serdar değil, değişti olgunlaştı, daha iyi olacak merak etme" derdi. Taa ki o boktan kurultay gelene kadar, zaten kurultayda yaşadığı sarsıntıdan sonra bu hastalığı nüksetti. Denktaş'a çok kırgın gitti diyebilirim.

Biz dostlarından hep gizledi hastalığını, ameliyatından sonra oldukça iyi bir moral sergiledi. Açıkçası iyileşeceğini düşündüm hep. Meğerlim hastalığının iyiye gitmediğini hep gizlemiş.

Her aradığında " nerdesin be bay" diye seslenirdi, uzun uzun şakalar yapardık, taklitler yapardık. Sürekli gülerdik.

Hiç kimse Şonya'ya saygısızlık yapma cüretinde bulunmazdı, kaliteli bir beyefendiydi desem yeridir.

ŞONYA'YLA SON TEMASIM

Geçtiğimiz hafta beni aradı bakamadım sonra dönüp aradım, biraz nezle tarzında bir rahatsızlığı olduğunu bahsetti, kısa bir değerlendirme yaptık siyasetle ilgili. Ona grip olduğumu toparlandıktan sonra görüşmemiz gerektiğini söylemiştim. Öyle vedalaştık.

Cuma günü gittiğim İstanbulda gecesi rüyamda gördüm Şonyayı. Sırtı bana dönüktü, ilk önce o mu değil mi anlamadım, saçları kısa, yüzü beyaz ve asıktı hayli. Üzerinde lacivert bir mont yelek vardı. Rüyamda kendi kendime "Bengü abi mi, ona benzer; diye konuştuğumu dahi hatırlıyorum". Sonra uyandım. Bana darıldı heralde yüzü ondan asık diye düşündüm.

Bu rüyayı 20 aralık gecesi gördüm, sonra Pazar gecesi Rasıh Alpözen'den öğrendim ki zaten 20 aralık gecesi kötüleşti. Bir tür gidiyorum mesajıydı bu heralde.

Vefatının ardından Haberkıbrıs ve bazı yayın organlarındaki haberci arkadaşlar vefatını son derece yanlış duyurdular. "şonya evinde ölü bulundu ne demek". Herkes ama herkes tepki gösterdi buna, sanki adam yalnız ölmüş gibi ya da öldürülmüş gibi. Lütfen dikkat edin dostlar böyle şeylere, çok yanlış dedikodulara sebep oldunuz.

Sen her yerdesin be abi. Nasıl olacak, ne yapacayık, öldüğüne inanasım gelmiyor. Hepimiz çok üzgünüz ve çok kötüyüz.

Biz yine Zihni Türksel'e gideceğiz puro içmeye, senin buzsuz blacklabel'in ve siglo altın benden, İstanbuldan padron marka puro aldım, payın ayrılmış. Sen mi gelirsin, ben mi geçerken seni alayım?

Gökyüzü alabildiğine gri. Seni çok özleyeceğim hem de çok. Allah sana Rahmet etsin.

***************

GÜNÜN SÖZÜ

HER ÖLÜM ERKEN ÖLÜMDÜR

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.