Eroğlu: "İnsanları severseniz isimlerini unutmazsınız"

Yayın Tarihi: 13/04/15 07:40
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

En nihayet Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu geçtiğimiz Cuma günü konuk etmek kısmet oldu. Reisi cumhur haliyle yoğun bir gündeme sahip, hele hele son haftaya girdiğimiz şu günlerde daha fazla saha da olması gerekiyor. Sağ olsun birçok programcıyı geri çevirmesine karşın beni kırmadı ve programa geldi.

Derviş beyle en haşır neşir olmayan gazetecilerden her halde biri benim ancak şahsını değil de hep politikalarını eleştirdim bugüne kadar. Cuma günkü söyleşi beklediğimin ötesinde olumlu geçti, Derviş bey Genç Tv'deki stüdyodan oldukça keyifli ayrıldı. Program öncesinde Derviş beye karşın yılgın sorular sormamı bekleyenlerde vardı yağ çekmemi bekleyenlerde. Ne o ne diğeri benim mizacımda yok. Sadece sorularımı çekinmeden sordum; Sn Eroğlu'da samimi bir şekilde yanıtladı. Programın geneline geçmeden şunu da ifade etmeyi isterim; çünkü sonrasında bolca tepki ve takdir telefonu aldım.

Derviş beyi ağırlamış ve iyi bir yayın çıkarmış olmam bir gazetecilik başarısıdır ama bu mesele beni ne Eroğlucu yapar ne de UBP'li.

Benim hangi partinin üyesi olduğumda bilinir; Cumhurbaşkanlığında gönlümde yatanın kim olduğu da bilinir. Oyumu kime vereceğim de!

Ama bazı çevreler müsaade etsin de mesleğimizi de yapalım.

Evet Cumhurbaşkanı Eroğlu'na geri dönelim tekrardan; son derece rahat ve pozitif buldum kendisine, ve samimi olsun ya da olmasın çözüm isteğine bu kadar yakındı ilk kez. Önemli şeyler de söyledi.

"Bakınız, ben geleceğim yere geldim. Bu halk bana tüm makamlarda bulunma yetkisi verdi; ben bir daha cumhurbaşkanı olduğumda omzumdaki yıldızlar çoğalmayacak. Benim bitirmem gereken bir meselem var, o da Kıbrıs sorunudur. Ben Kıbrıs sorununu çözmek için yeniden aday oldum ve bunun için iki yıla ihtiyacım var. Gördüğünüz gibi Eide dahi yıl sonu için bir referandum hazırlığından bahsediyor. Bu işin sonuna geldik artık. Kıbrıs meselesini çözeceğiz. Ben bunun için aday oldum. Beni hep çözümsüzlükle suçladılar. Masadan kalkan Anasatasiades oldu, yine ben çözüm istemeyen adam oldum. Defalarca kez Avrupa'nın başkentlerinde ve özellikle Amerika'da önemli görüşmelere katıldım; meseleyi en iyi şekilde müzakere ettim; günün sonunda masayı terk eden Anastasiades olmasına karşın, bizde muhalefet yapanlar beni hep çözüm istemeyen tarafa koydular. Ben bu ülke de çözüm isteyen ve bunun için uğraşan bir toplum lideri olduğumu performansımla ortaya koydum. Kimse bana sen çözüm istemiyorsun diyemez." dedi.

"BM İLE İLİŞKİLERİMİZ ÇOK İYİ"

"İlk kez BM 2015 yılının önemli olduğuna dikkat çekti ve Genel Sekreter 'End Game' dedi. Bunu ben dedirttim. Ben adayken geçmişte 'Eroğlu gelirse müzakere masası ortadan kalkacak' şeklinde yorumlar yapılmıştır. Şimdi böyle yazılar görüyor musun? Hayır, çünkü biz müzakerelerde kaldığımız yerden devam edeceğimizi açıklamıştık. Şimdi bakıyoruz Anastasiadis masadan kaçmıştır. Biraz sinirli bir lider… Bizde fark ediyoruz. İddialı olduğu konularda iddiasını kabul ettiremediğinde masadan bile kaçabiliyor. 2014 yılında pazarlıkların yapılacağı safhaya geçtiğimizde biz ekim ayında masaya oturacağımızı düşünmüştük. Ama Anastasiadis resmen masayı terk etti. Genel sekreterin kayıtlarına geçti; Eroğlu masadadı. Önümüzde kritik iki yıl vardır. Bunu değerlendirmek için yeniden adayım".

"MARAŞ'I OY MESELESİ YAPTILAR"

"Hristofyas bana söylemişti; 'Talat benden seçimi kazanmak için yardım istemişti. Ama sonra kaybedince beni sorumlu tuttu. Mağusa insiyatifi grubunun oyunu almak için söylenen sözler Maraş için söylenen sözler. Maraş'ı açacağım demek oy hesabıdır. Bunlar Maraş'ın açılması ile işsizliğin sona ereceğini Mağusa'nın gelişmesi için yorumlar yapıyorlar"

"GÖÇE İZİN VERMEYECEĞİZ"

"Benim Rum liderlere yaptığım görüşmelerde akıllarında olan şey 1974 sonrasına dönüş... Onlar kendileri isteyebilirler… 40 yıl geçti ama kuzeyde yerleşmiş kökleşmiş bir yapı vardır. Bu insanlara göç yollarını göstermek insafsızlıktır. Anlaşmaları kendi tabanlarına götürmekten korkuyorlar. Hep halklarına yalan söylüyorlar. Girne belediye başkanları var. Bu kadar sene bu yalanlarla avutanlar nasıl Evet diyecek. Ben KKTC'nin altında oturuyorum. Demek ki KKTC vardır. Ben KKTC'nin kuruluşunun bir hata olduğunu söylemedim. Benim elimi güçlendiren bir varlıktır KKTC… Bize sadece azınlık hakları önerilecekti eğer KKTC olmasaydı... Biz bir anlaşma olması niyeti ile masada oturuyoruz. Bilindiği gibi seçildikten çok kısa süre sonra müzakerelere başladım. Anastasiadis seçildikten sonra ise 6 ay bekledik. Sonra bir yemekte buluşma kararı aldık. 24 Nisan'da yemek randevusu aldık. Ben Downer'e 'gelmeyeceğini' söylemiştim. Çünkü referandumun yıldönümüdür dedim. Daha sonra ise 29 Mayıs'ta yemek organize edildi. Ve ben yine gelmeyecek dedim... Downer sordu neden? İstanbul'un fethinin yıldönümüdür. Sonuçta yemek olmadı…"

Siber…

"Sibel hanımın geçiş döneminde başbakan olmasında benim hiçbir faktörüm yok. Seçim yasaklarının içinde başbakan oldu. Kendisi 70 gün başbakanlık yaptı anlat anlat bitiremiyor; beni eleştiriyor. 20 yıl başbakanlık yaptı da ne yaptı diye. Benim Başbakanlık dönemimde neler yaptığımı bilmeyen yok. O kadar bilgisizdirler ki polis terfilerinde Amme Hizmeti komisyonu sorumlu tuttu. Polisin kendi komisyonu olduğunu dahi bilmiyor. Ama beni eleştiriyor. 5 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı da ne yaptı, deniyor. Hellim konusunda bile biz 3 yıldan beridir uğraşıyoruz; Sibel Hanım 3 ay önce bir mektup yazmış, onu anlatıyor bize. Sibel hanım değişim kelimesini kullanıyor. Hepsi kullanıyor aslında ama kullana kullana anlamını da yitirmesine neden oldular. "

"ÖZERSAY'IN ADI BENİMLE ANILDI"

"Özersay, Bakanlar Kuruluna katılacağım diyor. Buna nasıl bir şey… Demek ki başbakana güvenmiyor. Senin partin bile yok nasıl bir fikir üretilecek. Özersay'ın ismi ben Cumhurbaşkanı olduktan sonra söylenmeye başladı. Biz fırsat verdik ve konuşulmaya başlandı. Kudret beyi destekleyen arkadaşlar söylüyor, seçimden sonra parti kuracağız diyenler var. Hatta ilk seçimde 10 milletvekili hedefleri varmış. Cumhurbaşkanı adayı olmak tecrübe gerektirir. Akademisyen olmak başkadır, devlet yönetmek başkadır. Churcill'in bir sözü vardır: 'Partiyi yönetmek, ülkeyi yönetmekten daha zordur'. Bu çok önemli… Bir anlaşmaya vardırıldığı takdirde bunu halkınıza kabul ettirmeniz lazım. Bu önemli bir geçmiş ve kabul edilebilirlik gerektirir. Bunlar bende mevcut"..

Evet genel çerçevesi böyleydi söyleşinin. Programın sonunda Derviş beye insanların isimlerini nasıl aklında tutabildiğini sordum; ilginç söylemde bulundu "bu memlekette ayağımın basmadığı toprak parçası kalmamıştır muhtemelen ve muhtemelen elini sıkmadığım insan sayısı da azdır. Benim içimde insan sevgisi var; insanlara oy gözüyle bakmazsanız ve onları gerçekten seversiniz; işte o zaman isimlerini de unutmaz hep hatırlarsınız" dedi; güldük birlikte ve yayını kapattık; yüzüme bakıp "slogan gibi oldu" dedi, aynen öyle bunu kullanın efendim daha bir hafta var dedim ve kendisini hep birlikte uğurladık.

Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun tabii ki şansı var ama seçilir mi seçilmez mi bilemem; bugün Lapta Belediye Başkanı Fuat Namsoy'un kimi destekleyeceği konusunda bir basın toplantısını duydum bir yerlerden örneğin; bununla ilgili de hafta sonu bazı telefonlar aldım. Tabii hafta sonu Eroğlu'nun oldukça kalabalık geçen bir şöleni vardı.

Ne olacak ne kalacak hep birlikte yaşayıp göreceğiz; bir gerçek var ki bu seçim hayli karmaşık ve zor geçecek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları