Başa baş bir seçim olacak

Yayın Tarihi: 24/04/15 07:43
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

En nihayet ikinci turun sonuna geldik. Adaylar Pazar günü yarışacak ve bu iş bitecek. Pazar günkü seçimin sonucunu tahmin etmek daha kolay. İlk haftaki seçim son derece karmaşık ve zor bir seçimdi, bu nedenle de sonuçlarını tahmin etmek de güçtü ancak bu hafta ki, seçim başa baş geçecek ve her iki adayın da kazanma şansının yüksek olduğu bir seçim olacak.

Beş gün önce ne olur bu Pazar diye sorduklarında Akıncı bu seçimi ezici bir oranla alır demiştim. Ancak bu Pazar için bunu söylemem öyle kolay ve mümkün değil. Ben Akıncı'nın hala Eroğlu'ndan daha fazla şansı olduğuna inanıyorum; hala aynı noktadayım ancak şunu da söylemem gerekir ki Eroğlu, birinci tırdaki zayıf Eroğlu değil. Hızlı bir çalışmayla kendini toparladı ve oyunu artırdı.

CTP, DESTEĞİNDE SAMİMİ OLACAK MI?

CTP desteğini açıklamaya açıkladı ancak bu desteğin yerine geleceği yönünde ciddi endişeler var. Mehmet Harmancı ile dün yaptığım söyleşi de CTP'nin Akıncı'ya destek açıkladığını ancak bu açıklama ilgili kamuoyunda ciddi söylentiler olduğunun konuşulduğunu aktardığımda; Harmancı "CTP son derece samimidir, ben açıkçası CTP tabanına çok güveniyorum, CTP tabanı arkadaşlarımız, dostlarımız bu destek konusunda son derece samimidirler. Her iki parti arasında elbette ki zaman zaman sıkıntılar olabilir, siyasettir bu ama ortada bir gerçek var ki her iki partinin içinde birbirine yakın çok sıkı dostluklarda vardır" dedi.

"ÜÇ ADAY BİRBİRİNE YAKIN" DEMİŞTİM

"Seçimin son haftasında Eroğlu dışında ikinci tura kalmak için yarışan Siber, Akıncı ve Özersay'ın oldukça yakın bir mücadele içinde olduklarını birebir gözlemliyorum. Gerek Akıncı gerekse Özersay'ın ve bununla birlikte Sibel hanımın yine büyük kulaktan duyduğum verilere göre birbirlerine yakın takipte olduklarıdır. Aralarında küçük farklar bulunduğunu öğrendiğim bu üç adayın Pazar günü sandıklar kapanana kadar kendi kitlelerini sandığa taşımaları gerekiyor.

Bu nedenle filanca aday aldı başını gidiyor; bu işi kapattı gibi cümleler kullanmak abesle iştigal olur, yanlış olur."

İşte tam da geçtiğimiz hafta bu sözleri kaleme almıştım. Bakınız oy oranları beni yanıltmadı, bu Pazar içinde aynısını söylüyorum. Her iki adayın oyları birbirine oldukça yakın.

KATILIM YİNE DÜŞÜK OLABİLİR

Diğer seçimlere baktığımızda son seçimlere kadar katılım oranının % 70 olduğunu görürüz. Her ne kadar bazı çevreler bu yıl ki seçimlerde katılımın yüksek olmasını bekliyor olsa da ben hala seçime katılımın düşük olacağını düşünüyorum. % 62.5'un belki biraz üstü belki biraz altı olur ama daha fazlası olmaz

Gözlemlerime göre seçmen artık kime oy vereceğini belirlemiş durumda. Hatırlayacağınız gibi bir süre önce ortaya atılan anketlerde adaylar, kararsız oyların dağılımından medet umuyordu ve kararsız oyları konuşuyordu. Belki ilk başlarda seçmenin en az yarısı kime oy vereceği konusunda pek kararlı değildi ancak bugün öyle sanıyorum ki seçmenin en azından % 90'ı bu kararı vermiştir.

Sorduğunuz zaman size kime oy vereceğini söyleyenler olduğu gibi doğru cevap vermeyenler de var. Ancak bu saatten sonra kimse kararsız oylardan medet ummasın.

Kararsız oyları bir yana bırakın asıl sorulması gereken soru bu olmalı; sandığa yüzde kaçlık bir oran gitmeyecek ve bu gitmeyecek olanlar hangi tarafın oyları. Yani sağ seçmen mi yoksa sol seçmen mi sandığa gitmeyecek.

2010 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki katılım oranına baktığımızda % 76,37'lik bir oran görürüz. Yani % 24 oranında vatandaş, cumhurbaşkanlığı seçiminde sandığa gitmemiştir. Bu tabloyu 2010 seçimlerini yeniden hatırlamak üzerine yayımlıyorum.

Adaylar Parti Oy sayısı %

Derviş Eroğlu (UBP) 61,491 50.38

Mehmet Ali Talat 52,302 42.85

Tahsin Ertuğruloğlu 4,648 3.81

Zeki Beşiktepeli 1,986 1.61

Mustafa Kemal Tümkan 964 0.79

Arif Salih Kırdağ 521 0.43

Ayhan Kaymak 168 0.14

Toplam (Katılım oranı 76.37%) 125,294 100

Kaynak: mahkemeler.net

Toplam seçmen sayısının 164,072 olduğu bir seçimde sandığı protesto edip gitmeyen seçmen sayısı hiç te az değil gördüğünüz gibi. Yaklaşık 40 bin kadar seçmen seçimi protesto etmişti.

Seçimlerde en yüksek katılım yüzde 93,48 ile 1990 yılında olurken, en düşük katılım da, 2005 seçimlerinde yüzde 69,58 ile gerçekleşti.

Anlayacağınız bu yıl ki seçimlerin kaderini aslında kararsızlar değil sandığa gitmeyecekler belirleyecek.

2005 SEÇİMLERİNDE PROTESTO % 30.5

Mehmet Ali Talat'ın cumhurbaşkanı seçildiği seçimlerde ki seçimlere katılımın daha düşük olduğunu görüyoruz. % 69.58'lik bir seçmen kitlesi oy kullanırken % 30.5'lik bir oran sandığı protesto etti ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmayı reddetti. Bu önemli bir oran.

Öyle görüyoruz ki 2005 ve 2010 seçimlerini dikkate alsak yalnızca her iki seçimlere katılmama oranının ortalaması yaklaşık olarak % 27.5'lik hatrı sayılı bir oranla karşımıza çıkıyor.

2013 GENEL SEÇİMLERİNDE VAHİM TABLO

En yakın seçim olan genel milletvekilliği seçimin de dahi katılım oranı % 69,61'le sınırlı kalıyor, yani seçmenin sandığı yine % 30,5'lik bir protestosu var.

Sonuç olarak her yurttaş bu Pazar sandığa gidip oyunu kullanmalı bence. Doğrusu bu çünkü. En doğal ve temel vatandaşlık hakkı olan seçimi en doğru şekilde değerlendirmeniz gerekiyor.

Oy kullanırken de sanırım insanın vicdanı ne yapması gerektiğini en doğru şekilde kendisine söyler; siz de vicdanınıza bakın…

Şimdiden hayırlısı olsun.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz demenin bir anlamı yoktur. Gerekli olanı yaparken başarılı olmak zorundasınız.

Churchill

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.