YDÜ farkını gösterdi

Yayın Tarihi: 27/07/15 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

* Yurt dışından ülkemize gelecek olan öğrenciler eğer YDÜ'yü tercih ediyor ve zirvenin en tepesine koyuyorsa, bu üniversitenin ciddi bir farkı olduğunu kabul etmek gerekir; ve fark kelimesinin perde gerisindeki koltuk da oturan "bu genç adamdan" başkasını görmüyorum ben

Ekonominin darmadağın olduğu bir ülke de Turizmin kötüye gidişinin ardından ülke ekonomisini ayakta tutabilen yegane sektör sadece Üniversiteler kaldı. Hangi üniversite ne kadar başarılı ya da hangi üniversite ne kadar büyük diye zaman zaman hepimiz aklımızın bir köşesinden geçiririz bu düşünceyi . Büyüklük ya da güçlü olabilmek ne ile ölçülür peki buna da bakmak lazım.

KKTC üniversitelerini tercih eden öğrencilerin sayısı açıklandı geçtiğimiz gün. Sonuçları gördüğümde açıkçası hiç de şaşırmadım. Yakın Doğu Üniversitesi 2955 gibi yani şuna üç bin diyelim biz; bu rakamla kendisine en yakın rakibini bile geride bıraktı. Peki neden KKTC'de eğitim almak isteyen öğrencilerin büyük bir çoğunluğu Yakın Doğu Üniversitesini seçti. Önceden kahve içmek için sözleştiğimiz İrfan Günsel dostumla buluştuğumuzda bu konu da sohbetimizin tam üstüne açıldı.

İrfan'la zaman zaman buluşup bir kahve içeriz; he ne kadar her buluştuğumuzda bunu daha sık yapalım desek de ikimizin de yoğunluğundan bunu pek başaramayız.

Gelelim üç bine yakın öğrencinin eğitim almak için neden YDÜ'yü tercih ettiğine. Bunun bir sebebinin olması mümkün değil. Önce ki yazılarımda da kaç kez yazdım; İrfan'la ne zaman buluşsak "hadi canım, yok yahu sende" ifadelerini bana dedirten yeni işlerle uğraşırken bulurum. Kesinlikle birçoğumuzdan farklı bir şekilde çalıştırıyor zihnini.

İrfan'ın yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken, KKTC'nin YDÜ üzerinden dünyada bu ülkeyi daha iyi nasıl anlatırız, nasıl temsil ederiz, halk olarak üstün varlığımızı dünyaya nasıl izah ederiz kelimelerini bir fotoğrafın içerisinde gösterecek ve albenisi büyük, başka türlü bir heyecanla dünyaya sunan genç bir devrimci bulurum karşımda.

Yakın Doğu Üniversitesi, İrfan'ın ve kadrosunun sayesinde ülkesi adına her alanda savaşan bir uçak olmanın ötesinde daha farklı bir misyon üslenmiş gibi hareket ediyor. Yani büyük üniversite, caf cafı çok gelsin öğrenciler , gelsin paralar mantığı bir tek YDÜ'de çalışmıyor.

Ama ne fikirler, ne atılan ve atılacak adımlar; bunların birkaç tanesini dinlediğimde kendim oturduğum yerden sanki de ben yapıyormuşum gibi heyecanlanıyorum. Sormuyor da değilim kendi kendime bu kadar para gerektiren iş yerine sadece para getiren işlerle neden uğraşmıyor bu genç adsam diye; adam kendisine yakışanı yapıyor; cevabından başka alabildiğim bir cevap yok.

Dünyanın her yerinde insanlar iyi markaları tercih eder. Yakın Doğu Üniversitesi sadece son birkaç yıl içinde yaptığı yatırımların, yarattığı projelerin ve yaşattığı organizasyonlarının meyvesini topluyor ve toplamaya da devam edecek. İnsanın gözü en iyiyi en güzeli hemen seçer; bunun psikolojisi de algısı da bu kadar net ve gerçektir.

Gerek ülke ekonomisine, ülkenin dış dünyada ki pozitif algısına ve gücüne ciddi bir katkı koyuyorsa Yakın Doğu; buna her bireyin sonuna kadar sahip çıkması gerekir.

Yurt dışından ülkemize gelecek olan öğrenciler eğer YDÜ'yü tercih ediyor ve zirvenin en tepesine koyuyorsa, bu üniversitenin ciddi bir farkı olduğunu kabul etmek gerekir; ve fark kelimesinin perde gerisindeki koltuk da oturan "bu genç adamdan" başkasını görmüyorum ben.

*****************

ÇÖZÜM YAN YATTI !

Kimsenin moralini bozmayım ama sanırım çözüm sürecinin yine bir çöküşüne doğru gidiyoruz. Çözümsüzlüğü yazmak hiç de hoşuma gitmiyor açıkçası ama bir süreden beridir yazılarımda 2014 yılında yaşananların 2015'de de tekrar ettiğini ifade ediyorum. Hala aynı noktadayım. 2014 yılında alevlenen çözüm havaları ve 2014 sonuna doğru taraflar arasında varılacak uzlaşının ardından illa ki bir referanduma gidileceği ve bu referandumun ardından mutlak çözümün geleceği vurgusu yapıldı. Hepimiz biliyoruz ki bu süreç berhava oldu. Rumlar masadan kalktı ve herşey durdu.

Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından iki lider arasında ve aynı zamanda Kıbrıs sorunuyla ilgilenen tüm ülkeler arasında heyecanlı bir çözüm sürecine girildi. Herkes de bir heyecan; "kesin çözüm bulunacak, liderlerin kahve içişinden, tiyatro izlemesinden belli" izlenimi oluştu, daha doğrusu yaratıldı.

Gelelim bugüne; bakınız her iki liderin sözcüleri farklı ağızlardan konuşmaya başladılar. Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis toprak ve mülkiyet konularında ilerleme var derken ve bunu açık bir dille ifade ederken; Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Barış Burcu bunu doğrulamadı.

TARAFLAR ÇELİŞMEYE BAŞLADI

Burcu kibarca "daha bunu konuşmak için erken" dedi. Erken tabii ki, belki de hiç konuşulamayacak ya da konuşulduğunda görüşmeler kopacak. Sürece negatif baktığımı düşünmesin kimse; ortada karşılanması zor ve beklentisi yüksek bir Rum tarafı var. Çözüm penceresine hep al kapısından bakıyor. Bizler de sanki şunu mu versek de çözüm olsa, bunu mu versek de çözüm olsa; ya da neyi nasıl neye karşılık versek de çözüm olsa noktasındayız.

Şu an yaşanan görüşmelerin aslında çekilen ama gizlenen fotoğrafı budur.

Bir başka görüşe göre aslında herşey çok önceden görüşülmüş ve belli noktalara bağlanmış; hatta bunun müzakeresinde sorunlar yalandığı için sonuca varılamamış şeklinde.

Rum tarafında en çok söyleşi yapan gazetecilerden biri olduğumu da göz önünde bulundurursam; açıkçası ben çözümün gerçekleşebileceğine dair umutlu değil. Bu ada da çözüm keskin çizgilerle çözüm zor.

Zaten Kıbrıs üzerinde çıkarları söz konusu olan ülkelerin böyle bir adayı sömürmek ya daha kibar anlamda menfaatlerine göre elinde tutma gayesi dururken birleşik ve bir bütün Kıbrıs yaratmak nasıl mümkün olsun ki.

Aslında karşılıklı menfaatleri gözeterek çözüm çok hızlı bir şekilde olabilir ama farkındaysanız nikah kıyılacak noktaya dahi gelinecek olsa taraflardan biri ben yokum diyebiliyor.

EİDE'NİN ÇÖZÜM SEVİNCİ KAYBOLDU Bİ ANDA!

Şunu da eklemek gerekir; çözümsüzlüğün sorumlusu Cumhurbaşkanı Akıncı değildir, bunu Akıncı'nın üzerine yıkmak fotoğrafın bütününü görmek istememeye işarettir. Şu an bile Akıncı ağzını açıp sürecin gerçek boyutunu açıklasa; süreç hemen çöker.

Bana göre gizlenen ve ısrarla iyimser hava da bir süre daha idare edilecek sonrasında da farklı çözüm şekilleri aranmaya girilecek.

Şeker bayramında bir çuval şeker bulmuş gibi çözüm ha oldu ha oluyor diye gezen Şeker Çocuk Eide'nin; o çözüm sözcüklerine ne oldu ki yarın sabah çözüm olabilir serzenişini bir yana bırakıp % 70 çözüm olabilir demeye başladı.

Sürecin yıl sonunu bulmadan duracağını düşünüyorum ya da uzatmalarla 2016 yılına taşacak ama kesinlikle bir referanduma gidilemeyeceğini görüyorum.

Aksini iddia eden bir makam varsa açsınlar kapalı defterleri biz de umutlanalım.

*****************

GÜNÜN SÖZÜ

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

ANONONİM

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları