Çöküş

Yayın Tarihi: 07/09/15 07:51
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
  • bir Mercedes araç duruyor içinden siyah gözlüklü bir adam iniyor, adamın bakan olduğunu ancak da aracın plakasından anlayabiliyorsunuz. O kadar sık hükümetler ve kabineler değişiyor ki karşınızdakinin bakan olduğunu, bakansa da ne bakanı olduğunu anlamanız mümkün bile değil. Bunun televizyon izleyip izlememekle alakası yok, siyasetin halkın üstünde ama ideolojik olarak da ayaklar altında olduğunu çıkarımlayabiliriz.
  • Eskiden insanlar bayram geldiğinde zar zor bir çift ayakkabı satın alırlardı gerek kendilerine gerekse çocuklarına. Çocuksanız babanız anneniz size zar zor bir çift ayakkabı alırlardı. Alınan bir çift gıcır gıcır ayakkabı dünyalara değerdi. Bu söylemleri her zaman tekrarlarız ve her zaman duyarız; o alınan bir çift yeni ayakkabı neredeyse bir yıl kadar giyilirdi yada bir diğer bayram gelinceye kadar illaki giyilirdi, hem de her gün giyilirdi. Yani o zamanın kahramanlıkları bir ay değildi dostlarım, uzundu.

Çocukken izlediğimiz vahşi batı filmi geldi aklıma aniden. Kasabanın şerifi kahramanlık yapan silahşora hep şu öğüt de bulunurdu, "buradaki kahramanlığın ancak bir ay hatırlanır bir ay sonra unutulur gider" hatırlayacaksınız bu replikleri. Yani anlayacağınız vahşi batı kasabasındaki yaşayan insanlar o kasabadaki kahraman silahşorların başarılarını ilk başlarda takdir eder bir ay sonrasında da unuturlardı. Çocukluğumdan bugüne kadar hep vahşi batı filmlerinde izlediğim bu klasik replikler aklımda kalmıştır. Ne kadar ilginçtir ki ünlü komedyen Cem Yılmazın yahşi batı filminde de kasaba şerifi de cem yılmaza aynı repliği söyler.

Memleketin gerek siyasilerinin gerekse vatandaşının durumu çok da farklı değildir. Gelin buradan yola çıkarak vahşi batıya mı benziyoruz yahşi batıya mı benziyoruz birlikte inceleyelim. Düşünsenize cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerinden aslında çok kısa bir süre geçti ama biz sanki de çok uzun zaman geçmiş gibi hissediyoruz. Sanki de bir yıldan fazla zaman geçmiş gibi. Biz olup biten her şeye çoktan alıştık, op kadar bir kabulleniyoruz i olup biten herşeyi, neyin ne zaman olduğunu bile hatırlayamıyoruz. Son üç yıl içerisinde üç tane hükümet değişti. Küçük hükümeti düştü geçici hükümet kuruldu, ardından CTP-DP hükümeti kuruldu ardından CTP UBP' hükümeti kuruldu yani bir baktığınızda her yıla bir hükümet denk gelecek şekilde hükümetler kuruldu.

Bu kısa süre içerisinde dönün bir bakalım geriye neyi hatırlıyoruz, koca bir hiç. Öyle bir bakıyoruz ki sanki de bunların hiçbiri olmadı yani hükümetlerin kahramanlıkları onların gösterdikleri hareketlilik çok kısa süre halkın belleğinde kaldı, sonrasında da unutuldu gitti.

Bu bize gerek siyasetin kalitesiz ve seviyesiz yapıldığını göstermekle beraber aslında sokaktaki vatandaşında artık siyasete ciddi anlamda değer vermediğini, önemsemediğini gösteriyor.

Sadece küçük bir zümre gazete ya da kitap okuyor, gerek dünyayı gerek Türkiye'yi gerekse ülkemizi takip ettiğini ve siyasetle ilgili daha iyi nasıl yapılabilir noktasında kafa patlattığını, konuştuğunu gösteriyor. Bunun dışında yaklaşık olarak yüzde 80 halk bu ülkede kim başbakan hangi parti iktidar ve kimlerin bakan olduğunun ne farkında ne de ilgileniyor.

Zaman zaman sizlerde karşılaşıyorsunuzdur, bir Mercedes araç duruyor içinden siyah gözlüklü bir adam iniyor, adamın bakan olduğunu ancak da aracın plakasından anlayabiliyorsunuz. O kadar sık hükümetler ve kabineler değişiyor ki karşınızdakinin bakan olduğunu, bakansa da ne bakanı olduğunu anlamanız mümkün bile değil. Bunun televizyon izleyip izlememekle alakası yok, siyasetin halkın üstünde ama ideolojik olarak da ayaklar altında olduğunu çıkarımlayabiliriz.

İşte bizim siyasetimiz de aynen vahşi batıdaki gibi. Kahramanlıkları bir ay süren cinsten, başarıları sönük.

Başarısı bir ay süren bir başarı, başarı mıdır? Bunu ayrıca sorgulamak lazım. Özellikle hafta içi yazdığım köşe yazılarımda gündeme ilişkin pek çok konuyu bulur ve birçok konuyu inceler, sizler için kalemi alırım. O konuda tenkit edilmesi gereken birileri varsa tenkit eder uyarılması gereken birileri de varsa uyarırım.

Ancak hafta sonu pazartesi günü için yani bugün için ne zaman köşe yazısı yazacak olsam olaylara daha da bir çıplak daha da bir sakin daha da bir yukardan bakma fırsatı yakaladığımı görüyorum. Bilgisayarın başına ne zaman otursam bugün ne yazacağım diye düşünürken kendi kendime olaylara bir de yukarıdan bak nasıl görünüyorlar diye söylenir sonra arkaya yaslanıp bir Küba purosu ateşler ve yaşadıklarımızı düşünürüm. Düşünürüm düşünmesine sonrasında da üzülürüm; aslında bu ülkede yapılan hiç bir şeyin olmadığını görürüm. Diyeceksiniz ki o kadar da karamsar olma, olmayalım tabii de öyleyiz.

Çünkü hayatımızı güzelleştiren hayatımızı değiştiren pek de elle tutulur bir şey olmuyor. Yakında bayram var biliyorsunuz bayramlara yönelik bir örnekle yazımızı sonlandıralım ve yazınızın başlığına bağlayalım.

Eskiden insanlar bayram geldiğinde zar zor bir çift ayakkabı satın alırlardı gerek kendilerine gerekse çocuklarına. Çocuksanız babanız anneniz size zar zor bir çift ayakkabı alırlardı. Alınan bir çift gıcır gıcır ayakkabı dünyalara değerdi. Bu söylemleri her zaman tekrarlarız ve her zaman duyarız; o alınan bir çift yeni ayakkabı neredeyse bir yıl kadar giyilirdi yada bir diğer bayram gelinceye kadar illaki giyilirdi, hem de her gün giyilirdi. Yani o zamanın kahramanlıkları bir ay değildi dostlarım, uzundu.

Şimdilerde ise bayram geldiğinde yılbaşı geldiğinde evde duran 10 çift yada 20 çift ayakkabının yanına bir kaç çift daha ekleniyor yani evdeki 20 çift ayakkabı bir anda 22 çift oluyor. Toplasanız toparlarsanız satın aldığımız her bir ayakkabının kahramanlığı sadece bir ay sürüyor, yahşi batıda olduğu gibi, ülkemizdeki siyasette olduğu gibi.

Bu bir çöküş değildir de nedir ?

****************

GÜNÜN SÖZÜ

İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.

MEVLANA

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları