Güvenlik zaafiyetimiz var!

Yayın Tarihi: 22/09/15 07:37
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • PKK'nın dünya görüşünde yatan inanışı sosyalizmdir. Bizim memlekette sanki sosyalistlerin dışında çözüm isteyen de yoktur algısı hakimdir. Bu nedenle her barış şöleni ya da yürüyüşü yapılacağında solcu olduklarını söyleyip akşamları John Walker yudumlayan sosyalist parti ileri gelenleri eylemlerde baş gösterir. Ya da Rum tarafında para yardımı alan bazı sivil toplum örgütleri bu tür etkinliklerde boy gösterir. Bunun adı da barış etkinliği olur. Bu tür eylemleri genel de Rum-Türk gruplar organize etse de işin içerisinde PKK üyesi olan kimseler de katılır ve sonrasında buna bağlı sloganlar seslendirilir.

  • Bir ülkeyi içte polis dışta asker korur ama öyle görüyoruz ki dıştaki tehlikeler içte baş göstermeye başladı. Bu da demek oluyor ki Asker ile Polis Kıbrıs Türk halkının ve kurumlarının güvenliğini sağlama konusunda gösterdiği hassasiyeti üst düzeye çıkarması gerekiyor. Halkımızın her iki kuruma da güveni tam. Günün sonunda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı bu ülkedeki mafyavari hareketlerin kökünü kazımalı. Yaparlar mı, isterlerse tabii ki yaparlar deyip sözü burada bırakıyorum.

Adamın biri bir diğer adama giderek bana para verirsen seni korurum demiş, diğer adamda benim korunmaya ihtiyacım yok, beni kimden koruyacaksın ki diye sormuş. Para isteyen adam da seni benden koruyacağım demiş. Memleket mafyalara teslim oldu ve ne yazık ki polis ülke içi asayişi sağlama konusunda sıkıntılar çekiyor. Çete kavgaları, işyeri basmaları, otel taranması ve daha birçok şiddet olayı aldı başını gidiyor. Hepimiz kendi kendimize soruyoruz; "polis istese bu ülkede gerekli kontrolü sağlayıp illegal ne varsa tutuklayıp hapse gönderemez mi?" bu soru her vatandaş tarafından sorulur ve cevap olarak "polis bunu yapmak istemez" diye yanlış bir algıyla cevaplanır.

Tabii ki polis teşkilatının suç örgütlerine göz yumması düşünülemez ve kabul da edilemez. Ancak polis daha sert güvenlik önlemleri alabilir.

PKK VE BARIŞ ÖRGÜTLERİ

PKK'nın dünya görüşünde yatan inanışı sosyalizmdir. Bizim memlekette sanki sosyalistlerin dışında çözüm isteyen de yoktur algısı hakimdir. Bu nedenle her barış şöleni ya da yürüyüşü yapılacağında solcu olduklarını söyleyip akşamları John Walker yudumlayan sosyalist parti ileri gelenleri eylemlerde baş gösterir. Ya da Rum tarafında para yardımı alan bazı sivil toplum örgütleri bu tür etkinliklerde boy gösterir. Bunun adı da barış etkinliği olur. Bu tür eylemleri genel de Rum-Türk gruplar organize etse de işin içerisinde PKK üyesi olan kimseler de katılır ve sonrasında buna bağlı sloganlar seslendirilir.

Yani anlayacağınız ciddi anlamda göstermelik ve kesinlikle samimiyetten uzak bir grup sözüm ona barış yürüyüşü yapar. Ne kadar büyük çelişkidir ki çözüm istemeyen ve yıllardır Kıbrıs Türküyle kendini denk görmeyen Rum tarafı finanse ve organize eder bu tür etkinlikleri.

Geçtiğimiz gün de kaleme aldım, çevremiz de bu kadar yüksek sesle silahlar patlıyor ve sloganlar atılıyorken Kıbrıs'ın sakin kalmasını beklemek fazlaca saflık olur.

POLİS VE ASKERE CİDDİ GÖREVLER DÜŞÜYOR

Bir ülkeyi içte polis dışta asker korur ama öyle görüyoruz ki dıştaki tehlikeler içte baş göstermeye başladı. Bu da demek oluyor ki Asker ile Polis Kıbrıs Türk halkının ve kurumlarının güvenliğini sağlama konusunda gösterdiği hassasiyeti üst düzeye çıkarması gerekiyor. Halkımızın her iki kuruma da güveni tam. Günün sonunda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı bu ülkedeki mafyavari hareketlerin kökünü kazımalı.

Yaparlar mı, isterlerse tabii ki yaparlar deyip sözü burada bırakıyorum.

Kıbrıs küçüktür olası olaylar kolay bastırılır diye bir içgüdüyle hareket etmesin kimse, küçük yerlerde kurumlara karşı duyulan güven de kolay kaybedilir. Bu da infial ya da bireylerin kendi kendini koruma savunmasını geliştirir ki onu da hiçbirimiz istemeyiz.

Ben dahil başka gazeteciler de Kıbrıs'ın Kuzeyindeki güvensizlik sorununu bir süredir kaleme almaya başladık. Elbette ki bu iş biraz da cesaret istiyor.

Ben dememişiydim demek için değil, geç kalmamak için, güven içinde bir KKTC için yazayım dedim.

*******************

LEFKOŞA ACİZ BİZ ACİZ KALDIK MEHMET DOSTUM

Çocukluğumuzda izlediğimiz Amerika yapımı fırtına kasırga filmleri geliyor aklıma. Ne heyecanlıydı. Ford marka dönemin karizmatik bir jeepi, adamlar oradan oraya kasırgadan hortumdan kaçıp dururlardı. Genelde filmi kolay izleyelim diye birkaç tane de güzel kız rol alırdı. Şaka bir yana ne heyecanla izlerdik o filmleri.

Bugüne bakıyorum da ülkemizde yaşanan her türlü film Amerikan yapımı kadar kaliteli olmasa da altın portakala aday olur.

Türk filmlerindeki bahtsız çocuklara benzedi şu Lefkoşa'nın hali. Şimdi Lefkoşa Belediye Başkanı Harmancı'yı suçlayacak değilim; çünkü bu son bir yılın konusu değil, sorunu değil. Tam sıcaklar bitti derken hafta sonuna kadar sürecek bir yağmur seremonisi başladı. İnsan bir taraftan ne güzel yağmur kokusu, toprak kokusu derken arada bir de mok kokusu geliyor burnumuza. O da işin eşantiyonu diyelim.

Sırf şu su baskınları yüzünden nice iş yerleri kapandı. Neyse konumuza dönelim.

Neden Lefkoşa'nın kaderi değişmiyor diye hepimiz aynı sorunu sorarız her yağmur yağdıktan sonra. Bakınız önceki gün yağmur yağdı ve hafta sonuna kadar da bu yağmur devam edecek, her zaman ki manzaralar vardı yine. Birkaç saat yağmur yağdıktan sonra yollar su doluyor ve trafik aksıyor, eğer yağmur bir gün boyunca yağarsa geçmişte de gördük Lefkoşa'ya giriş çıkışlar kapanıyor, köprüler taşıyor, tüm alçak yerler su altında kalıyor.

Şimdi buraya kadar tamam. Bugüne kadar en uzun yağmur bir ya da iki gün yağdı, ilk gün şiddetli ikinci gün hafif yağdı ve bu birçok yerleşim bölgesinin su altında kalmasına yetti. Peki hava durumu hafta sonuna kadar yağmur gösteriyor, insan diyor ki acaba bir kayık mı alsak. Zira en uzun yağmur yağacak hafta olacak, aralıksız hafta sonuna kadar sürecek; Lefkoşa'nın alt yapısı uzun süreli yağmurları kaldırmaya müsait değil.

Dediğim gibi Harmancı'yı fazla eleştirmek de istemiyorum, zaten belediyenin parası yok; bin bereket versin ki aylardır çukur çukur olan yolların çukurları kapandı, belediye başkanı adeta elinden geleni yapıyor ama olmuyor işte.

Harmancı dostumun Lefkoşa'nın uzun süren yağmurların ardından artık su altında kalmaması için projeleri vardı, ne oldu o projelere, neden Sevgili dostum Mehmet Harmancı, her yıl aynı fotoğrafı izliyoruz. Lefkoşa aciz biz aciz kaldık Sn Başkan.

Sizce de ayıp olmuyor mu artık beyler, artık yetmedi mi? Bir zahmet özür dileyin…

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

CAN YÜCEL

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.