Talat'a göre ne şiş yansın ne kebap

Yayın Tarihi: 04/12/15 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Zaten Türkiye'nin hatası da tam burada başlıyor. Hediye ettim demeyecekti en başından, hamaset yapmayacaktı, "ben bu suyu getiriyorum ben işleteceğim, hediye falan yok, gönlünüzü kaldırmayın" diyecekti. "Türk kardeşlerim, soydaşlarımız, canımız ciğerimiz" derseniz işte o zaman "arabayı hediye ettin ama sen sürmek isten, olur mu böyle şey" denir, denir denmesine de bu durum da Talat'ın siyaseti bırakmasına kadar uzar gider !
  • Suya hakim olan birçok şeye de hakim oluyor haliyle. Suyu kullanarak pek çok güç elde ediyorsunuz. İşte bu nedenle Kıbrıs'a gelen suyun orta Akdenize hakim olma kavgası veren hele hele şu sıralar Rusların ve Amerikalıların cirit attığı bir ortamda güç olarak yönetmemesi yani bir diğer deyişle çeşmenin başında Türkiye dışında herhangi bir kontrolün bulunması Türkiye'nin menfaatlerine yüz de yüz terstir. Siz bunu ister mantıklı bulun ister mantıksız bulun bu böyledir. Talat'ın genel anlamda yaptığı açıklamanın özüne bakarsanız "suyu biz yöneteceğiz ama Türkiye ile kavga edecek halimiz yok" demesinin ardında acı bir gerçek yatır.

Amerika Dışişileri Bakanı Kerry'nin ziyareti şu an bölgede yaşanan krizi açısından son derece önemli. Zaten günlerdir bunu yazıyoruz ve yazmaya da devam edeceğiz. Ancak yanı başımızda devam etmekte olan bir başka krizi ele alalım bugün. Talat-Ankara ve su krizi. Hayatın bir gerçekleri vardır bir de hayalleri, bir de demagojileri. En nihayet uzun süredir sessizliğini koruyan CTP-BG Genel Başkanı Talat sessizliğini bozdu ve "Türkiye büyük özverilerle bu suyu getirdi. Bizim Türkiye ile kavga edecek halimiz yok" dedi. Ben bu başlığı okur okumaz bıyık altından güldüm ve Talat teslim bayrağını çekti dedim kendi kendime. Talat'ın bu açıklamasından çok iyi anlıyorum ki Ankara'nın su konusundaki baskısı Belediyelerin baskısından fazla geldi ki Talat bu şekilde açıklama yapmak zorunda kaldı. Diyor ki Sn Talat "yani Türkiye bu kadar emek etti suyu bize bahşetti kavga mı edelim adamlarınan" ama tribünlere de oynamayı ihmal etmemek adına "Türkiye'den gelen suyun yönetimi konusunda müzakereye açık olduklarını ama pozisyonlarının genel hatlarıyla devam ettiğini söyledi" ifadelerini kullanıyor.

Buna Kıbrıs lehçesinde ne şiş yansın ne kebap derler kıymetli genel başkanım. Derler de günün sonunda ara da kalan da zora giren de siz oldunuz ve olmaya da devam edeceksiniz.

BESKİ Başkanı Ahmet Benli'nin geçtiğimiz günkü Belediyeler batmadı Hükümet battı açıklaması da aklıma takıldı. Ahmet başkan çok belli ki Başbakana bir gönderme yaptı ve ekledi "hükümet maaş ödeyemezken belediyelerden biri hariç maaş ödeyebiliyor". Tabii Sn Benli keşke daha başka bir örnekle mevcut durumu anlatsaydı. Zira belediyelerle hükümetin yükü aynı olmamakla birlikte belediyelerin en az yarısının batık olduğu da bilinen bir gerçek.

Ahmet başkanı haklı davasında destekliyorum ; elbette ki suyu biz yönetmeliyiz ama buna izin verileceğine dair zerre kadar da bir inancım yok.

GERÇEKLER ACI

Su son derece hayati ve pahalı bir argüman. Suya hakim olan birçok şeye de hakim oluyor haliyle. Suyu kullanarak pek çok güç elde ediyorsunuz. İşte bu nedenle Kıbrıs'a gelen suyun orta akdenize hakim olma kavgası veren hele hele şu sıralar Rusların ve Amerikalıların cirit attığı bir ortamda güç olarak yönetmemesi yani bir diğer deyişle çeşmenin başında Türkiye dışında herhangi bir kontrolün bulunması Türkiye'nin menfaatlerine yüz de yüz terstir. Siz bunu ister mantıklı bulun ister mantıksız bulun bu böyledir. Talat'ın genel anlamda yaptığı açıklamanın özüne bakarsanız "suyu biz yöneteceğiz ama Türkiye ile kavga edecek halimiz yok" demesinin ardında acı bir gerçek yatır. Bir ton para harcayıp da bu ülkeye su getiren bir başka ülke bunu size hediye etmez ve evet siz şu an Türkiye ile su konusunda limonisiniz ve limoni de olmaya devam ederseniz en sonunda kavga edeceksiniz. Ve de bu kavganın biz Kıbrıslı Türklere hiçbir faydası dokunmayacaktır. İşte bu nedenle Sn Talat "amacımız üzüm yemektir" diyor.

HİÇ YALANLANMAMIŞ BİR İDDİA

Yıllar önce su projesi gündeme geldiğinde bu projenin daha önce Türkiye-İsrail arasında yapılacak bir işbirliği projesiyle Türkiye'den İsrail'e satılacağı ancak arada doğan anlaşmazlıklar nedeniyle bozulduğunu duymuştum.

Dahası Kıbrıs'a gelecek olan su projesinin mali yapısına Rum işadamı Orfanidisin ortak olmak istediği hatta o tarihlerde Girne'de lüks bir otelde bazı Türk siyasi parti temsilcileri, Türkiye'den bir firma ve Orfanidisin katıldığı gizli bir toplantı yapıldığını öğrenmiştim.

Tabii bana bunları vakti zamanında anlatan su projesiyle yakından ilgisi olan birkaç kişiydi. Doğruluğunu teyit etme ihtiyacı hissetmemiştim.

Şimdi Türkiye'den su gelecek, elbette ki Kıbrıslı Türklere de faydası dokunacak bu suyun, hatta suyun geçeceği pek çok tarla Türkiye'den gelen bazı yatırımcılar tarafından tarım maksatlı kiralandı bile.

Tüm bunları bir araya getirdiğimizde Türkiye'den gelecek olan suyun Kıbrıs'ın Kuzeyine önemli bir rahatlama sağlayacağını ve üreticinin gücünü artıracağını kimse inkar edemez.

Ancak şunu da herkesin bilmesi gerekir ki gelecek su, başta Rum tarafına ve İsrail'e de satılacak, gelecek olmasının en önemli nedenlerinde diğer iki nedeni de bu.

Çok derin konulardır girmek istemiyorum ama Kıbrıs'ta var olan sadece şekilsel siyasi bir sorundur ve bu sorun bizim ve Rumlar arasındadır aslında. Gerek Türkiye'nin gerekse birçok komşu ülkenin Rum tarafıyla son derece iyi ticari ilişkisi bulunmaktadır.

SUYU BİZE VERMEZLER

Ne isterseniz yapın suyun yönetimini hiçbir şekilde KKTC yönetimine bırakmazlar. Su konusunda tarih boyunca savaşlar yapıldı, insanlar öldü. Hele hele Türkiye'nin kendi cebinden harcayıp KKTC'ye hediye ettiğim dediği bir projeyi Kıbrıslı Türklerin kullanımına vermez.

Zaten Türkiye'nin hatası da tam burada başlıyor. Hediye ettim demeyecekti en başından, hamaset yapmayacaktı, "ben bu suyu getiriyorum ben işleteceğim, hediye falan yok, gönlünüzü kaldırmayın" diyecekti.

"Türk kardeşlerim, soydaşlarımız, canımız ciğerimiz" derseniz işte o zaman "arabayı hediye ettin ama sen sürmek isten, olur mu böyle şey" denir, denir denmesine de bu durum da Talat'ın siyaseti bırakmasına kadar uzar gider !

***************

GÜNÜN SÖZÜ

Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür ona an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması!

NAZIM HİKMET

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.