Şonya'yı gördüm yüzü bembeyazdı

Yayın Tarihi: 22/12/15 07:39
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kadim dostum Bengü Şonya'nın ölümünün birinci yıl dönümü bugün. Bir yıl önce pazarı pazartesine bağlayan gece son dakikalarını yaşadığı telefonunu almış, evde yalnız olmadığım için serde erkeklik olduğundan ağlamamak için direnmiştim kendi kendime. Telefondaki ortak dostumuz ağlıyordu. Yapacak hiçbirşey kalmamıştı artık. Şonya tüm dostlarını iyiyim diyerek kandırmıştı. Hepimiz onun bir süre sonra iyileşeceğini düşünüyorduk. Bana dahi ki son zamanlarında oldukça yakındık, söylememişti. Tam bir yıl önce hafta sonuna denk getirip bazı dost ziyaretleri için İstanbul'a gitmiştim. Cuma gününü cumartesine bağlayan gece rüyamda Bengü Şonya'yı gördüm. Saçları simsiyahtı beyaz duvarlarında kısmen ahşap döşemesi olan bir odanın içindeydi. Üzerinde lacivert bir yelek vardı. Yan profilden onu görünce Şonya olduğunu anladım. Yüzü bembeyaz ve oldukça sert bir ifadeye sahipti. Kendi kendime sanırım onunla yeteri kadar ilgilenmediğim için bana darıldı diye düşündüm ve uyandım. Bu rüyadan iki gece sonra Şonya hayatını kaybetti. Aynı hafta telefonda konuşmuştuk yanılmıyorsam. "nasıl gidiyor siyasi durumlar siz daha iyi bileceksiniz tabii" diye yorumda bulunmuştu. Her konuda söylem gerçekleştirmekten çekinmeyen dostum, biraz da nefes nefese kalarak. Telefonun ardından küçük kız torunu ona sesleniyor haylazlık yapıyordu. "bir dakika Gökhan deyip torunuyla ilgilendikten sonra kusura bakma diyerek" geri dönmüştü telefona. Kısa bir konuşma sonrasında telefonu kapattık.

Ne söylenir ne yazılır ki böyle günlerde. Benim gibi bir laf cambazı neden susar ve konuşamaz. Dostlar arasında konu Şonya'dan açıldı mı hepimiz duygulanırız da ne zaman resmini görsem kendimi tutamam, toparlayamam , gözlerim birden dolar ve ağlamamak için dişlerimi sıkarım. Hani Attila İlhan der ya dokunsalar ağlayacaktım, işte o hesap dostlarım.

Şonya ülkesine inanmış ve daha bu ülke için yapacak çok şeyi olan bir insandı. Uzun zamandır kanser illetiyle uğraştığını ve her defasında kanseri yendiğini anlatırdı bana.

Açıkçası içim çok acıyor, ne yazsam nasıl yazsam ne söylesem hiç bilemiyorum. Dostluğumuzu bilenler zaten biliyor. Şu küba purolu fotoğrafların asıl mimarı Şonya'dır, puro içenler bilir purocular purolaranı hediye etmez, çok Siglo 6'sını içmişimdir. Demek ki beni o kadar çok sevmişti, taa en başından.

Hep birlikteydik, hep beraberdik. Şonya çok değerli çok kıymetli biriydi, bu ülkeye çok lazımdı. Zaman zaman geceleri yürüyüş yapar uzun uzun Demokrat Parti'yi konuşurduk. İçi çok acırdı parti için, Serdar Denktaş'a çok kızardı, çok söylenirdi, yanlışlarını anlatırdı. İnanılmaz bir inancı vardı partiye karşı., inanılmaz bir sevgisi vardı.

Öyle sanıyorum ki Serdar başkan da üzgündür Şonya ile aralarında yaşanan sorunlardan. Üzülmemesi mümkün değil diye düşünüyorum. Ancak gelin görün ki 2014'deki kurultayda O'na Şonya'yı yenmesi için yardım eden vekiller şimdi başkanlığa ara vermesi için onu uyarıyorlar ve büyük ihtimalle belki de Serdar başkan başkanlık görevine ara vermek zorunda kalacak. Ha iki sene sonra ha iki sene önce. Neyse bu tatsız konulara girmenin bir anlamı yok artık.

Bengü Şonya'yla geceleri Yenişehir'deki evinden yola çıkardık yaya bir şekilde konuşa konuşa ya Cafe Delicious'a giderdik puro içmeye ya da Zihni Türksel'e giderdik Arapahmete. Uzun uzun yürürdük. Yolda yürürken de ikimiz taklitler yapardık, tiplemeleri canlandırırdık. Gülme krizi geçirdiğimiz çok olmuştur. Gece karanlığında bizi biri görse biri bir partinin genel sekteri biri gazeteci nedir bu adamların yaptığı diyecekti muhtemelen. Resimlerde pek güleç yüzlü çıkan bir adam değildi aslında ama Şonya kadar iyi fıkra anlatabilen birini daha görmedim.

Nerdesin be bay, noldu be çocuk diye seslenirdi genelde bana. Çok iyi bir dostluğumuz vardı vesselam. Şimdi onunla gittiğimiz pek az yere gidebiliyorum, açıkçası bana ağır geliyor. Hatta hatta bazen Zihni Türksel'de oturduğumuzda ansızın kapıdan içeri girecekmiş "yes baylar" diyecekmiş gibi geliyor hala; genelde ben geç kaldığım için arayıp ben kaçıyorum ha diyecekmiş gibi geliyor bazen.

Ölüm hele hele genç yaşta yakışmıyor insana. Makamın Ala olsun dostum makamın ala olsun. Bir gün ahirette buluşmak dileğiyle…hepimiz seni çok özlüyoruz…

Biz bu gece yine Zihni de olacağız bayım, bir jest yap çık gel. Söz puron benden buzsuz black da benden. Sen mi gelirsin yoksa ben mi alayım seni…

**************

GÜNÜN SÖZÜ

ÜSTÜ KALSIN

Ölüyorum tanrım

Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür

Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir...

Üstü kalsın...

CEMAL SÜREYA

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları