Türkiye annelikten vaz mı geçti?

Yayın Tarihi: 30/12/15 07:47
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Ne kadar karmaşık ne kadar birbirine girmiş bir durum yaşıyoruz. Tarım Bakanı Şahali kalktı çiftçilerin ödenebilmesi için, daha doğrusu muhtemelen eylem çekincesi olduğu için içindekini sesli ifade etti. Ya da kapalı kapılar ardında belki de konuşulan 13. Maaştan kesinti yapılarak çiftçilerin alacaklarının ödenebileceğini zikretti. Siyasette tecrübe sahibi olan kadim dostumuz, abimiz Erkut Şahali hiç tahmin edemeyeceği bir hata yaptı. Bir anda ülke sallandı ve hükümet çok sağlam itibar kaybetti. Kimse kusura bakmasın ama birazda kendi kalesine gol atmış gibi oldu hükümet.

Neyse ki Maliye Bakanı Özgür ivedi bir açıklamayla durumu toparladı. Özgür'ün durumu toparlamasını hala fark etmeyen bazı muhalif vekiller hala basına açıklama yapıyor.

Belli ki çiftçilerin ödenebilmesi için bu durum bir yerlerde fikir olarak konuşuldu. Öyle görülüyor ki Hükümet bu süreci oldukça zor şartlarda atlatacak. Ne yazık ki kim hükümete gelirse gelsin her yeni yıla 400 milyonluk bir açıkla giriyor ve Türkiye'den aldığı mali desteklerle durumu toparlayıp yoluna devam ediyor.

Her ne kadar CTP-UBP reform hükümeti olarak kurulmuş olsa dahi bu hükümetin kuruluş şeklinin ardında hepimiz biliyoruz ki Ankara Hükümeti vardır. Yani hükümet enerjisini, sinerjisini ve yakıtını Ankara'dan alıyor demektir bu.

Şimdi ise yaşadığımız tam bir kaos. Anladık ki hangi parti ,iktidara gelirse gelsin Ankara'nın desteği olmadan bu çark dönmüyor ağalar.

ANKARA ANALIĞINI GÖSTERMELİ

Yine hepimiz biliyoruz ki bugüne kadar Türkiye her ne dediyse o yapıldı. Bazı gazeteciler UBP'yi suçluyor. Hiç alakası yok hangi parti iktidar olduysa hepsi de Türkiye'nin suyuna gitti. Gitmeyenler de gitmemiş gibi gösterdi ama gitti; buna inanın. Sn Akıncı Cumhurbaşkanı seçildiğinde ana-yavru değil de abi-kardeş polemiği yaşamıştı Sn Erdoğan ile. Sonra iş tatlıya bağlandı ama geçtiğimiz gün Başbakan Davutoğlu "biz bir ülkeye yavru demişsek denizlerin ötesinde olsa dahi sahip çıkarız" demişti. Buna benzer bir cümleydi; öyleyse şimdi sahip çıkma zamanı.

Bizim ülkemizde övündüğünde bir harmanlık yer isteyen, kendini olduğundan pahalı satan, cebinde gizli formülleri olan, manifesto, bildirge yayımlayan, hazırlayan çok siyasetçi vardır. Bunlar gelir gider, yine gelir yine giderler ama iş hesap ödemeye geldi mi "ne bileyim napacayık, nasıl yapacayık, ben de anlamadım, bazen öyle gelir bana bazen böyle gelir bana" derler; derler de vatandaş da hukare sonumuz nolacak bunun içinde diye hayıflanır durur.

İşte bu noktada zaten Kıbrıs'ın Kuzeyinde Türkiye'ye karşı halkı negatif yapmak isteyen bazı zümreler varken AK Parti hükümetinin buna izin vermemesi gerekir. Başbakan Davutoğlu anaysa ana abiyse abiliğini yapacak ve "şunu kabul edin da verelim, bunu kabul edin de protokol imzalayalım" demek yerine "Kıbrıs Türk halkı kardeşlerimizdir, onların sıkıntıya düşmesine izin verecek değiliz" deyip hükümetin de başarısızlığını deşifre edip bu ülkeye yardımlarını sürdürmeli.

Her zaman yazmışımdır, bazı dengelerle oynarken o dengeleri bozup ta kendi kendinizi uluslararası konjonktürde zor duruma düşürmeyeceksiniz. Türkiye buna dikkat etmeli.

ANASTASİDES BEN VERİRİM DERSE

Aklıma gelmiyor değil. Ya Rum lider yarın çıkıp "kardeşim kaç para lazım gelin ben size yardım edeyim, hali hazırda komşuyuz, 150 milyonun lafı mı olur" derse o zaman nolacak? Bizim alacağımızdan değil ama Ankara 150 milyon para için rezil olmuş olacak. Yine uluslararası konjonktürde Kıbrıs'ın Kuzeyinde işgalci algısıyla duran "ki elbette ki böyle bir durum söz konusu değildir" bir ülke Rum tarafıyla sinayi alanda her türlü işbirliği yapıp kendi yavrusu gibi gördüğü bir halka da üç kuruş paralar için şantaj yapar pozisyona düşmemelidir.

CTP'DE YÖNETİM DEĞİŞİRSE ERKEN SEÇİM OLUR MU?

Evet gelin bir de bu açıdan bakalım siyasete. En geç mart 2016 olmak üzere CTP-BG olağan kurultayını gerçekleştirecek. Şu an siz duymuyor olabilirsiniz ama parti içinde Talat'a karşı örgütlenme son sürat devam ediyor. Özellikle bıyıklılar cephesi ki bu tanımı kullanmaktan hiç hoşlanmıyorum, CTP'li vekiller beni hoş görsün, aksi takdirde isimleri yazarım kıyamet kopar. Talat'ın aday yapılmaması ya da aday olursa kaybetmesi için ciddi anlamda çalışmaya başladılar. Öte yandan Yorgancıoğlu'nu da seven destekleyen ve şu an ki Talat yönetimi tarafından dışlanan hatrı sayılı bir kesim var ki onlar da Talat'ın görevinden gitme konusunda çalışmaya başladılar. Yani demem o ki CTP'yi de önümüzdeki süreçte ciddi değişiklikler bekliyor. Öyle bir durumda CTP erken seçime gider mi ya da UBP ile hükümet etmeye devam eder mi bekleyip görmek lazım. Ancak şunu belirtmekte fayda var ki CTP, hani hükümet olmaya alışmış CTP, öyle kolay kolay hükümet kapısını bırakmaz.

Sonuç olarak gerek CTP gerekse UBP nasıl değişiklikler yaşarsa yaşasın kolay kolay bir erken seçime gitmezler. Hükümet demek menfaat demek ve koalisyonun ciddi ortak menfaatleri var, zengin olacak bakanları vardır kim bilir belki de, sırf bakan olayım da varsın memleket batsın diyen bakanları vardır.

Hele hele Türkiye deki belirsizlikler devam ederken, Kıbrıs'ta çözüm umutları daha bitmemişken en az 18 ay bu hükümet seçime gitmez, gidemez.

Sonuç olarak, Ankara hükümetine isteyen istediği eleştiriyi yapabilir. Bir gerçek var ki dostlar; bugün kendi ayaklarımızın üzerinde duramıyorsak ve hala bir başka ülkenin yardımlarıyla bu çarkı döndürebiliyorsak bu ayıbın en az yarısı da bizim hükümetlerimizindir; diğer yarısı da bizi buna alıştıran Türkiye'deki gelmiş geçmiş hükümetlerindir.

Ne yazıp çizersek çizelim sonuca baktığımızda bakkal defterinin kabarık ve durumumuzun vahim olduğunu görüyoruz.

Türkiye'ye yakışan anne ise annelik duygusunu kaybetmeden gereğini yapmasıdır, abiyse de başka abilere bu halkı ezdirmemesidir.

*************

GÜNÜN SÖZÜ

Mutluluğun değerini, onu kaybettikten sonra anılarız.

PIautus

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları