Avcı, farkındalık sağlayan bir siyasetçi oldu hep

Yayın Tarihi: 07/01/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Derelerin ardından çok sular geçti. Avcı bir zamanlar yarını göremediği partiye geri döndü. Birçok vekilin tepkisine rağmen. Evinde olduğunu hissediyordu artık. Yine tepki vardı vekillerde O'na karşı; çünkü gelecek, daha çok çalışacak, öne çıkacak, kim bilir belki lider olacaktır bir gün. Geleneksel muhafazakar partilerin kurallarına aykırıdır böyle insanlar. Tabii bizim ülkede. Örneğin benim hayranı olduğum İngiltere'deki Churchill'in, Thatcher'in partisi olan Muhafazakar parti hep böyle insanların varlığıyla İngiltere'ye en parlak dönemlerini yaşatmıştır.


Prof Dr Turgay Avcı ile önceki akşam güzel bir söyleşi yaptık. Artık profesör olmuştu ve bunun için kendiyle hayli gurur duyuyordu. Zaten programın en başında da "hep içimde kalmıştı, bir gün bir akademisyen olarak bu unvanı almalıydım" diyerek başladı söze. Ülkenin içinde bulunduğu ve adeta Ankara ile ipleri koparma noktasına gelmiş hükümetin oturup beklemek yerine Ankara hükümeti ile görüşmesi gerektiğini, Ankara'ya gitmenin ya da Ankara'nın buraya gelmesinin, bu tür deyimlere takılıp kalınmamasını, sıkıntıların ancak Ankara'daki hükümet ile aşılabileceğini söyledi.

"her hükümet sorunlar yaşar, vakti zamanında biz de çok sorun yaşadık ama gider oturursunuz, kapalı kapılar ardında sıkıntılar anlatılır ve illa ki bir çözümü bulunur. Şimdi görüyorum ki basın üzerinden su orunu ve diğer sorunlar çözülmeye çalışılıyor. Bu doğru bir yol değil" diyen Avcı, geniş tabanlı olarak kurulan hükümetin reform hükümeti olarak kurulduğunu ve gerekli reformların Ankara ile işbirliği içinde yapılması gerektiğini anlattı.

Turgay Avcı'yı neredeyse iki yıldır konuk alamamıştım. Yapmış olduğum birkaç davete icabet etmemişti. Seçimlerin ardından akademik hayata daha fazla ağırlık vermişti anlaşılan. Bir zamanların UBP'si, ÖRP'si ve sonra yine UBP'ye dönüş yapan Turgay Avcı'yı toplumun bazı kesimleri belki rakip, belki de saçma nedenlerden dolayı acımasızca eleştirmiş ancak anlayamamıştı. Şu an ki konjonktüre baktığımızda hükümette Avcı gibi beş bakanın eksikliğini ne kadar da ağır şekilde hissediyoruz diye düşünüyorum.

ÇALIŞMAKTAN HİÇ YORULMADI

Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde başarılı bir akademisyen ve yöneticiyken adım atmış bu memleketin kirli siyasetine Turgay Avcı. Milletvekilliğinin ne havasına ne parasına ihtiyacı olmayan bir adam. Yabancı dil bilmede çok ender rastlanan eğitimli biri. Neydi amacı hiç kendisine sormaya şansım olmadı ama eminim ki memleketi düzeltme hevesindeydi. Girdiği parti de doğruydu belki "UBP".

Ama gelin görün ki bir şeyleri eksik gördü ve siyasi bir maceraya atılıp ÖRP'yi kurdu arkadaşlarıyla. Eleştiri yağmuru altında oldu sürekli; Avcı'ya her yakıştırmayı layık gördüler. Sanırım O'na yapılan eleştiriler ve haksızlıklar Merhum Denktaş beye dahi yapılmamıştır " annan planı dönemi".

Bu eleştirilere rağmen yıpranmak yerine neredeyse hiçbir dışişleri bakanının yapamadığı işleri yaptı, kimsenin atamayacağı adımları attı. Tüm bunları yaparken bu ülkenin geleceğini aydınlattığını düşündüğümüz Talat'ın bile rahatsız olmasını sağladı zira Avcı; dış lobicilikte Talat'ı dahi geçmişti.

Arap ülkeleriyle ilişkilerin düzenlenmesi, lazkiye seferleri, İtalyan vekillere verilen KKTC vatandaşlığı, sıkça yapılan İngiltere'deki Kıbrıslı Türkleri kazanma çalışmaları ve tarihte ikinci kez yapılan Avustralya'daki soydaşların ziyaret edilmesi. Her ne kadar Hükümet ortağının gazabına uğrasa da.

Avcı'dan herkes rahatsızdı o yıllarda. Alışılmışın dışında bir adam siyaset sahnesindeydi. Öpçüydü, satılıktı, haindi bazılarına göre. Bunları söyleyenler göbek büyütürken O sadece çalıştı. Ona bu eleştirileri yapanların şu an siyaset sahnesinde rezil olduklarına şahit oluyoruz işte.

FARKINDALIK SAĞLAYAN BİR SİYASETÇİ

Derelerin ardından çok sular geçti. Avcı bir zamanlar yarını göremediği partiye geri döndü. Birçok vekilin tepkisine rağmen. Evinde olduğunu hissediyordu artık. Yine tepki vardı vekillerde O'na karşı; çünkü gelecek, daha çok çalışacak, öne çıkacak, kim bilir belki lider olacaktır bir gün. Geleneksel muhafazakar partilerin kurallarına aykırıdır böyle insanlar. Tabii bizim ülkede. Örneğin benim hayranı olduğum İngilteredeki Churchill'in, Thatcher'in partisi olan Muhafazakar parti hep böyle insanların varlığıyla ingiltereye en parlak dönemlerini yaşatmıştır.

Churchill'in siyasi geçmişine baktığınızda inançlı ve enerjik birini görürsünüz. İnatçı ve okkası herkese ağır gelen. Aynı Avcı gibi. Gördüğüm kadarıyla O okkasının bazılarına ağır geldiğine bakmadı ve zorluklara ya da negatif düşüncelere inat çalışıyor. Fotoğraflara baktığımda, O'nunla ilgili insanların duyumlarına baktığım zaman Avcı'nın UBP tabanı tarafından, sempatizanları tarafından ciddi bir kabul gördüğünü anlıyorum.

Siyasette ön yargılı olmak yapılacak en büyük hatadır ama UBP adına son derece hayırlı olmuş ve olacak olan bir politikacı Turgay bey. Avcı'yı tanıdıkça, ülkeye geçmiş yıllarda verdiği hizmetleri yeniden gözden geçirip anladıkça, bize böyle adamlar lazım diyorsunuz kendi kendinize.

Dünya görmüş insanlara el vermeli toplum.

*****************

HALK PARTİSİ GİTTİ HALKIN PARTİSİ GELDİ

Kudret Özersay başkanlığında dün İçişleri Bakanlığına gerekli başvurularda yapıldıktan sonra Halkın Partisi kuruldu. Özersay basın toplantısında kendisine bir düğün sırasındayken bir vatandaşın bir parti kurun bizim partimiz olsun, Halkın Partisi olsun temennisinden yola çıkarak bu partiyi kurduğunu ifade etti. Hayırlısı olsun tekrardan. Dün uzun bir yazı kaleme aldığım için bugün bir okuyucumun bana hatırlattığı iki anekdotu kaleme almak istedim bende. Bana da bunu söyleyen benim okurum. Telefondaki vatandaş; "yahu Gökhan bey hatırlar mısın Raşit Pertev de Halk Partisini kurmuş sonra TDP'ye katılmıştı. Halkın Partisi de böyle olmaz İnşallah" diyerek espri yaptı ve görüşümü sordu. Tabii Raşit Pertev çok değerli biriydi, yazık oldu. Bu ülkeyi başarıyla yönetebilecek ender isimlerden biriydi. Olmadı başaramadı ve siyasete veda etti. Allah hem kendisine hem sevdiklerine ömür versin. Pertev'in de kurduğu partinin adı Halk Partisiydi. Özersay'ın ilk üzerinde durduğu isim Yeni Yol Partisiydi bildiğim kadarıyla, sonra bu isim Halk Partisine döndü. Bu ismin daha önce kullanıldığı kendisine hatırlatıldı ki Halkın Partisi ismini kullandı. İsimlere takılıp kalkmamak lazım, içeriğine bakmak lazım kurulan partinin. Umarım başarılı olur. Özersay potansiyeli olan bir siyasetçi. Bilhassa hükümetin başarısızlığının da yardımıyla bir iktidar yüzü görecek. Ama yanlış başlangıçları da var. Örneğin kadronun en az yarısının akademisyen ve Mağusa'lı oluşu gibi. Kimse yanlış anlamasın ama dün birçok yerde "neden başka yerden de yoğun katılım olmadı" diye soruldu. Size mantıksız ve saçma gelebilir ama vatandaş kurcalıyor ve soruyor işte. Daha çok sorulacak, kurcalanacak ve yazılıp, çizilecek. Kudret hoca buna hiç bozulmasın ve olgunlukla karşılasın. Bu partiye beklenti elbette ki yüksek olacak ve ya yükselecek ya da erken bitecek bu siyasi serüven.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Geçti, istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.