Denktaş: "Hükümet etmek başka birşey, lider olmak başka birşeydir"

Yayın Tarihi: 13/01/16 07:45
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Yıllar önce gazetecilik mesleğine adım attığımda belime çok güçlü bir silah taktığımı çok sonraları fark ettim ve bu silahı kullanmasını öğrendiğimde, tetiğe basmakta asla tereddüt etmedim, her attığımı da vurdum, eğer vuramasaydım Gökhan Altıner olmazdım. Kaybedeceğini bildiğim ya da doğru olduğuna inandığım birçok siyasiye danışmanlık yaptım. Onları asla satmadım, rakipleri beni mafya gönderip tehdit ederken de, çanta dolu para getirdiklerinde de. Cep telefonumda istediğim zaman arayıp konuşacağım birçok üst düzey devlet yetkilisinin numaraları oluştu zamanla ve tüm partilerde tuvalette dahi ne fısıldandığını öğrenebileceğim kaynaklarım. Bazı siyasilerin bazı siyasilere, göğüslerine takıp kaydettikleri sesleri dinlediğimde de şok olmadım, kimselerin göremeyeceği fotoğrafları gördüğümde de. Eğer ucuz bir gazeteci olsaydım tehditle para kazanırdım ki bu en kolay yöntemlerden biridir gazetecilikte. Bu ülke şanslı ki neredeyse meslektaşlarımın yüzde doksanı bu yolu tercih etmiyor.

Gazetecilik en çok konuşulan ve de en çok yazılan meslek olsa dahi bildiklerimin sadece yüzde birini aktarmışımdır köşemde, satır aralarına gizlemeyi tercih etmişimdir pek çok zaman. Bu konuşmaktan ya da yazmaktan çekindiğim için değil, toplumun siyasilere karşı itibarını ve güvenini tam anlamıyla yitirmemeleri içindir. Çünkü gazetecilik her bildiğini yazmak değildir. İyi olan her gazeteci de böyle yapar. Çünkü gazetecilik boşboğazlık, dedikodu, lafazanlık ya da toplumu yanıltma sanatı değildir siyasiler öyle yapıyor olsalar da.

Bakınız yakın zamanda görevden alınacak iki bakanın adını bizzat biliyorum ben ! ama bunu yazmak kaderin akışını değiştirir diye yazmıyorum.

Şu an CTP-UBP hükümeti tarafından ülkemiz güya yönetilmeye çalışılıyor. Ne yazık ki son derece başarısız, çatışmacı, gergin bir havayla ülke yönetilmeye çalışılıyor. Başarılı olması gereken iki büyük parti şu an iktidarda ve başarılı olamıyorlar.

Hafta sonu belki birçoğumuz mangalı yakıp whisky içebiliyoruz üstüne ama bunu yapamayan bir o kadar da fakir insan var. Yılbaşı alacağı bir fazladan maaşla biraz daha nefes alabilecek on binlerce emekli ve on binlerce geçici memur var bu ülke de. Alamadıkları için bunu yapamadılar. Yağış olmadı diye batan ve batacak olan yüzlerce çiftçi ve hayvancı var bu ülke de.

Uyuşturucu batağına düşmüş yüzlerce genci kurtaramayacak hastaneler ve eğitemeyecek okulları var bu ülkenin. Yaşama tutunacak motivasyonunu yitirmiş, gitmeyi hatta ölmeyi düşünen insanlar var bu ülke de; ve hasbelkader birilerinin egoları tatmin olsun diye yaşanıyor tüm bunlar dostlarım.

Winston Churchill, Roosevelt ile bir sohbetinde Tanrı'ya inanıp inanmadığını kendi kendine sorgularken der ki "bildiğim tek bir şey var o da asla bir insanın umudunu çalmayacaksın"; işte bu ülkede o umutları çalan siyasiler var.

Siyasilerin unutmaması gereken en önemli şeylerden biri de onları o koltuklara oturtan fakirleştirdikleri halklarıdır. Lider diye geçinen bazı siyasiler işte bu fakir ama inançlı insanlara daha kibar olmak zorundadırlar. Bu oyunu ya iyi oynayacaksın herkes şapka çıkaracak ya da yüzüne gözüne bulaştırmayacak ve saygınlığını yitirmeyeceksin.

Bir sosyalist dostumun bana "bir kez ölenlerin korkusu olmaz" dediğini hatırlıyorum. Gazetecilik mesleğini seçenler işte bu hissiyatla gazetecilik yapamadığı sürece gazeteci olamazlar. Siyasiler onların gözlerinin içine sert bakmanızdan hoşlanmazlar, kirlendikleri için ve siz sert bakmaya başladığınızda da size dedikoducu diyebilirler pek ala.

Bu yazıyı kaleme alırken büyük bir coğrafyadan mesul birini arayıp "ustam iyi akşamlar" diyebilmek beni büyük yapmaz. Sokakta karşıma çıkan tanımadığım birçok insanın yüzüme bakıp, bütün samimiyetleri ile selam vermeleri ve gülümsemeleridir insanın kalbini büyüten.

Bu cefakar ve yorgun düşmüş halkın ülkeyi yönetmeye talip olanlardan tek bir beklentisi vardır. İnsanca yaşayabilmek. Liderler bu özgüveni yitirmeden liderlik yapmaya devam etmelidirler.

Ve dostlar evet; CTP-UBP Hükümetinin başarılı olma zorunluluğu vardır, bu bir zorunluluktur, çünkü artık Kıbrıs Türk halkının kaybı umudundan fazladır.

Önceki gece merhum Arslan Mengüç'ün merhum Denktaş beyle yaptığı çok eski bir belgeseli izlerken Denktaş beyin kendi arabasının direksiyonuna binip Lefkoşa'nın sokaklarını dolaştığını, arabadan inip halkın arasında yürüdüğünü izledim. Denktaş, Mengüç'e "lider olmak böyle bir şey işte, halk her kötü şeyden sizi sorumlu tutar ve her konuda sizden yardım ister. Sizin göreviniz onların her biriyle usanmadan ilgilenmektir. Hükümet etmek başka bir şey lider olmak başka birşeydir".

Bilmem anlatabildim mi acaba? !

************

GÜNÜN SÖZÜ

İsteme oğlum Allah'tan, Kul olmaktan başka bir şey isteme.

Şeyh Nazım Kıbrisi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları