Bu anlaşma CTP'ye ters ama imzalanacak

Yayın Tarihi: 08/02/16 07:52
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

En nihayet kabinenin dört bakanı Ankara'nın yolunu tuttu. Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgilere göre su konusunda anlaşma sağlandı. Zaten anlaşma sağlanmamış olsaydı dört tane bakan Ankara'nın yolunu tutmazdı. Giden dört bakanın içinde yaşanan süreçten tek rahatsız olan bakanın Erkut Şahali olduğunu hissettim açıkçası. Su konusunda yaşanan gelişmelerde ve sorunlarda gerek konunun çok doğrudan kendi bakanlığına bağlı olmasından tutun da Ankara giden iki UBP'li iki de CTP'li bakan içinde CTP teşkilatında daha bir geleneksek yapıya sadık isimlerden biri de olması nedeniyle sanki de Ankara'ya pek istemeye istemeye gitti Sn bakan.

Kendisini birkaç kez konuk olarak çağırdımsa yoğunluğundan olsa gerek programlarıma pek teşrif edemedi. Magem konusunun bununla bir ilgisi var mı onu da bilemem. Bu akşam Genç Tv'deki programıma bir telefon bağlantısı yapalım diye mesajlaştık ama onu da cevapsız bıraktı.

Belli ki bu konuda pek görüş belirtmek istemiyor. Örneğin sürece en başından karşı duruş sergileyen CTP'nin dominant taşlarından biri olan Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli ile de yaptığım görüşmelerde su konusunda yaşanan gelişmelerden rahatsız olduğunu ve bu konu hakkında konuşursa sıkıntıya vesile olacağını bana birkaç kez söylemişti.

CTP'de bir belli bir kesim su konusunda Ankara ile yapılacak anlaşmaya karşı. Yapılacak bu anlaşmanın Kıbrıs halkının yönetsel anlamda haklarını elinden alacağına inanıyor.

Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali'nin de dün diğer bakanlarla birlikte görüşlerinin yer aldığı bir haber vardı internet gazetelerinde. Dört bakanın açıklamasının içinde bir tek Şahali'nin açıklamaları temkinli ve tedirgindi. HASSASİYETLERE ANLAYIŞLI DAVRANILIRSA…" cümlesi adeta bana bunları düşündürdü.

Son derece de normal buluyorum tabii ki hassasiyetlerini. Çünkü CTP, su konusuyla ilgili olarak ideolojisi ve felsefesiyle kelime anlamıyla ters bir anlaşma yapmak için şu an Ankara'da.

Gelin görün ki hem hükümetin devamı hem de mali akışın devamı için CTP hükümeti Ankara ile bu anlaşmayı yapmak durumunda. Daha farklı olarak söyleyecek olursak; CTP mademki hükümette kalmak istiyor Ankara ile anlaşmak zorunda ve başka da çaresi yok.

Bu belki geç oluyor ama gerçekleşecek.

Geçtiğimiz aralık ayında Başbakan Ömer Kalyoncu'nun Ankara'ya gitme durumu söz konusu olmuştu ve daha o günlerde Kalyoncu'nun Ankara'ya gidemeyeceğini çünkü anlaşmanın henüz sağlanmadığını ve zora girdiğini yazmıştım. Bakınız şubat ayını bulduk hala Başbakan Kalyoncu'nun Ankara seyahati gerçekleşmedi.

Anlaşma bu hafta sağlandıktan sonra muhtemelen gelecek hafta Başbakan Kalyoncu ki istemeye istemeye Ankara'nın yolunu tutacak ve bu anlaşma basın önünde sanki de taraflar tek bir çirkin söz kullanmamışçasına imzalanacak.

Siyaset de böyle bir şey.

Olaya bir başka açıdan bakalım. Türkiye'nin su ile ilgili yaptığı açıklamalarda suyu belediyeler kontrol etsin hükümet kontrol etsin ama işletme başka bir şey deniliyor. İşte asıl önemli nokta burada. CTP hükümeti yani Talat Türkiye'nin şu beklentisini kabul edecek; "suyu KKTC yönetsin ama bizim söyleyeceğimiz şirket işletecek" ki Talat'ın kabul etmediği nokta buydu. Talat'ın istediği ise tamamen suyun kontrolü de işletmesi de yönetimi de KKTC devletinde olsun, olsun ki suyu kimin işletip de para kazanacağını da CTP hükümeti belirlesin.

Olayın arkasında yatan tartışma aslında bu. Ancak olay neye çevrildi "biz suyu kendimiz yönetemez miyiz" duygusallığına çevrildi ve şu an bunun üzerinde propaganda yapılıyor. Kıbrıslılar beceriksiz mi ahmak mı falan filan; olay aynen buna çevrildi.

Su konusunda çok ciddi bir menfaat vardır beyler, ciddi oranda para vardır. Öyle anlıyorum ki kavga bunu kim yiyecek kavgasıdır.

LEFKOŞA İLE ANKARA HÜKÜMETİNİN ARASI AÇIK

Yine Başbakan İrsen Küçük ve Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay dönemini örnek vereceğim. Her iki ülkenin de bakanları arasında inanılmaz bir yakınlık vardı. Beşir bey tabii Tayyip beyin de teşvikiyle sık sık Kıbrıs'a gelir ev yapılan yatırımları inceler, eksiklikler konusunda gerekli her türlü yardımın yapılmasının yolunu açardı. İnanılmaz bir dayanışma vardı her iki ülkenin kabinesi arasında.

Şimdi bakıyorum da CTP-UBP hükümeti ile AK parti hükümetinin arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Kimse kusura bakmasın ama bu böyle. Kıbrıs sorununa istinaden Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu sık sık gelip gidiyorlar ama gelişim ve yatırım anlamında iki ülkenin bakanları birbirlerine son derece uzak.

Kıbrıs işlerinde de sorumlu Kıbrıslı Bakanımız Tuğrul Türkeş'i ben son derece sıcak buluyorum ancak gelin görün ki yaşanan su krizinden dolayı sanırım Sn bakan da pek fazla Kıbrıs'ın yolunu aşındırmak istemiyor.

Sonuç olarak su krizi bu hafta aşılacak ve gelecek hafta bir anlaşmaya varılacak. Türkiye büyük bir devlet ve buraya yapılan bu yatırımın heba olmasına vesile olmaya kimsenin gücü yetmez zaten yetmediği için de CTP hükümeti şu an Ankara'da. Umarım şubat ayından sonra CTP erken seçim hazırlığı yapmak zorunda kalmak yerine yıldız olmanın yollarını arar.

***************

GÜNÜN SÖZÜ

Ne sıradan bir sevgiyi y?ş?y?c?k kadar basit biriyim. Ne de seni sıradan bir sevgiye malzeme y?p?c?k kadar herhangi biri.

ANONİM

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları