Suyla mı uyutuluyoruz?

Yeni yıldan bu yana adeta su konusunu tartışıp duruyoruz. Öylesine bir karmakarışık ki herşey medya ile birlikte tüm toplum da ne düşüneceğini şaşırdı. Ortada bir gerçek var ki saçma sapan bir nedenden ötürü inanılmaz bir gündem karmaşası var. Sanki de Kıbrıs konusu ile ilgili bir plan çıktı ortaya ve oturduk bunun artı eksilerini tartışıyoruz. Ama ne tartışma!! Su ile ilgili yapılacak anlaşmanın aleyhimize olduğunu uzun uzun anlatan siyasiler var, sonra bir bakıyorsunuz ki bir başka siyasi çıkıyor elinde su ile ilgili çerçeve anlaşması ve o anlatılan korktuğumuz konuları bir bir çürütüyor. Önceki akşam Kıbrıs Genç TV'de konuğumdu UBP Gazimağusa Milletvekili Ersan Saner; uzun uzun konuştuk su konusunu ve gelen suyun ekonomik anlamda ne kadar iddia edilen zararı varsa hepsini çürüten açıklamalar yaptı.

Düşünün dostlar iki ayı aşkın süredir suyla yatıp su ile kalkıyoruz ve ortada kocaman bir hiç var. Diğer yandan da sormaya başlıyorsunuz kendi kendinize; peki diğer konular ne durumda. Örneğin sağlık; kocasını hastaneden kaybeden kadın vatandaşımızın feryadı vardı dün; "kocama acil serviste müdahale edilmedi" diye. Süratten yaşamını kaybeden gençlerin sayısında yine ciddi bir artış başladı, üreticiler bu yılda yaşayacakları kuraklık karşısında devletten de alacaklarını henüz alamamanın verdiği eziklikle batmanın eşiğine geldiler.

EKONOMİ NE DURUMDA?

Yani anlayacağınız ciddi bir fakirleşmeye doğru gidiş var. Haftalardır Ekonomi Bakanı Sunat Atun'u tüm bunları konuşmak için programıma davet ediyor. Bir türlü uydurup buluşamadık sayın bakanla, inşallah bir araya gelip konuşacağız, sorunlarla birlikte yaşanması şart gelişmeleri irdeleyeceğiz ama ülkenin ekonomisi ne durumda? Güllük gülistanlık olmadığı aşikar. Örneğin Bakan Atun'un yeni adımları neler, ne yapmayı düşünüyor, bunların daha çok anlatılması gerekiyor. Faiz Sucuoğlu'ndan sonra en sık açıklama yapan bakanlardan biri belki ama o açıklamalarda su konusuyla ilgili Ankara'yı destekleyen açıklamalar. Hade diyelim hükümetin CTP kanadı iş yapmaz hale geldi en azından UBP kanadı bu ülkeye umut olabilmeli; eğer olunamıyorsa da nedenleri anlatılabilmeli.

Yani işin özeti arabayı boş vitese aldık kendi halimizde akıp gidiyoruz ama nereye? Gündem tek kelimeyle değiştirildi ve diğer sorunlar tamamen unutuldu. Su öyle mi olacak böyle mi olacak. Kardeşim nasıl olacaksa olacak; zaten bunu oturup müzakere eden bir hükümet yok ki. Tek ayağının üzerinde diretip donkişotlar yaratıyorlar. Olay bundan ibaret.

Birileri bu suyu Rum tarafına getirmiş olsaydı çoktan şu cümle kullanılıyor olacaktı "adamlar çalışkan oğlum, bak su bile getirdiler, bizimkiler yalnızca yemesini bilir"; evet aynen bunlar konuşulacaktı ama gelin görün ki su bize geldi fakat direniyoruz; bir de çav bella açın kasetten bayrak sallayalım.

Kim ne derse desin tam bir hayal kırıklığı bu hükümet. İcraat anlamında sıfır üstüne sıfır; fakirleşme ciddi şekilde artıyor. CTP direnişçi, UBP anavatancı oldu yine; biz de bu sinema kaçta bitecek diye bekliyoruz. Yetişip bileti aldık, salonda kısıldık.

************

HÜKÜMETTE SON DURUM

Ulusal Birlik Partisi'nin, CTP'ye tanıdığı süre yarın doluyor. CTP hala anlaşmayı imzalamamışsa UBP hükümetten çekilmeyi hızlı bir şekilde gündemine alacak. Hatta hatta bir bakanlığın müsteşarı önceki gün UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün ile telefonda konuşarak bir toplantıya katılma konusunda izin ister, iddiaya göre de Özgürgün "perşembeye hükümet düşmüş olur sen katılacak bir toplantı bulursan katılırsın" der. Bu iddia ne kadar doğru bilemeyiz ama konuşmanın kaynağı sağlam. Açıkçası ben hükümetin hala bozulacağına inanmıyorum ancak bazı kaynaklarımız da Genel Başkan Özgürgün'ün başbakanlık hayali kurmaya başladığını söylüyor bize. Hüseyin bey olgun adamdır neyi ne zaman yapacağını bilir diye düşünüyorum. Bakalım yarından sonra ne olacak. Özgürgün'ün, UBP Parti meclisinden aldığı yetkiyi kullanabilecek mi? Ankara, DP'ye onay verecek mi? Bekleyip görmek yerine araştırıp yazacağız.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Suskunluğum asaletimdendir, Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?"

MEVLANA