Tanınmayan bir pasaport ve çözüm "süzlük" sendromu

Yayın Tarihi: 31/03/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Kıbrıs Müzakere sürecinde olumlu ama bir o kadar da kritik bir ortam var. İşler zor konuları görüşmeye gelince tarafların masada gerginleşmesi de son derece normal. 2016 yılının sonunda taraflar bir referandum yapacak noktaya gelirler mi bilemeyiz ama olası bir çözümün Cumhurbaşkanı Akıncı'nın görev süresinin sonlarına doğru gündeme geleceğini sanıyorum ben. Liderler hem birçok şeyi görüştü hem de birçok şeyi görüşmedi. Neyse ki anlaşılan konular var, en azından bu yönde bir uğraş var. Vatandaşın aslında en önemli sorun olmasına karşın Kıbrıs konusuyla pek de ilgilenmediklerini hepimiz biliyoruz. Bakın ay sonu maaş ödemelerinde sıkıntılar olacağı duyuruldu bile. Hükümetin, Ankara ile girdiği güç gösterisinden mağlup çıkmasının tedirginliğini daha birçok konuda hissedeceğiz.

Ne kadar çok konuşmaktan usanmış olsak dahi bakın Kıbrıs konusundaki çözümsüzlük ve tanınmamışlık sıradan vatandaşın hayatına nasıl yansıyor.

Malum İçişleri bakanlığı hem kimlik kartlarında hem de pasaportlarda çipli uygulamaya geçti. Bu öyle bir pasaport ki ne yazık ki Türkiye gümrük kapılarında bile tanınmakta güçlük çekiliyor. Hafta sonunu Viyana'da geçirdim. Adına hava değişimi diyelim; zaten her yurt dışı yaptığımda havalimanlarında sağlam yazı malzemeleri çıkıyor bana.

KKTC PASAPORTUNU CİHAZ OKUMADI

"Kıbrıs Cumhuriyeti" AB'ye üye ülkelere girişte büyük kolaylık olduğu için mutlaka yanımda götürüyorum. Bakın sıradan bir vatandaş olarak siyaseten tanınmamışlığın nasıl bir üzün ve öfkeye neden olduğunu anlatayım. Ercan'dan İstanbul'a uçtum ve kısa bir aradan sonra Viyana'ya hareket ettim. Gidişte problem yok. Dedim ki "Kıbrıs Cumhuriyeti" kimliğini göstereyim Viyana gümrüğüne; adam aldı kimliği bir bana baktı bir kimliğe ve geri uzatarak "geçin cevabını verdi. Zaten pasaport uzatsanız da AB pasaportuna mühür vurmuyorlar. Dönüşte ise Türk Hava Yolları yetkilileri ısrarla bana İstanbul'a Kıbrıs Cumhuriyeti ile giremeyeceğimi söylediler her ne kadar onlara iki pasaport kullandığımı anlatamaya çalışsam dahi. Neyse gelelim asıl yaşadığım meseleye. İstanbul'a indim pasaport kontrol dayım, polis bir bana bakıyor bir pasaporta fotojenik olmadığımı ben de biliyorum ama neticede pasaporttaki resme benzemeyecek kadar da değil. Bir sorgulama aldı başını gitti, pasaportla nasıl seyahat ettim, nasıl yaptım, neyle girdim neyle çıktım. Orada oturan polisin bizzat gıcıklığı olduğunu düşündüm çünkü muhaceret polisi neyin ne olduğunu iyi bilir. Pasaporttaki yığında Türkiye mührüne inanmamış olacak ki mühürleri uzun uzun inceledi, sonra pasaport çipli ya okutmaya çalışıyor cihaz okumuyor, numaraları tek tek girdi, en nihayet emin oldu ki pasaport sahte değil. Sakal da bıraktığım için pek itimat da etmedi tipime anlaşılan.

Emin olun bu sorunu onlarca Kıbrıslı Türk yaşıyordur ya da yüzlerce. Anlıyor musunuz çözüm ne kadar önemli, tanınmamışlık ne kadar acı bir durum. Bu başıma ikidir geliyor. KKTC Devletinin verdiği pasaportu Türkiye de cihazlar okumakta zorlanıyor, bilet alırken cihazlar okumuyor.

Hem söylendim kendi kendime hem canım yandı. Kimliksiz bir insan olduğumu hissettim bir an. Avrupa'ya seyahat etmek için beni istemeyen bir ülkenin kimliğini kullanmak durumunda kalıyorum, Anavatan dediğim ülkenin cihazı tanınmayan devletimin pasaportunu tanımıyor. Anlıyor musunuz Kıbrıs konusunu ne kadar önemli ve ne kadar çözüme muhtaç bu halk. Öyle bir noktaya geldik ki çözümü canı gönülden isteyip aynı zamanda ondan korkuyoruz. Cennete gitmek isteyip de ölmekten korktuğumuz gibi. Bu aşılması zor bir sendrom.

Siz çözüm istemeyenler de var tabii siz onların mal varlığına bakın, sözlerine değil.

*************

OLMADI TAHİR HOCA

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel öyle bir açıklama yaptı ki hızla belli bir kesimin hedef tahtası haline gelecek. Kendisini yadırgadım. Yanlış bir açıklama oldu. Din eğitimi alan bir öğrenci neden canlı bomba olsun ki. Tahir hocanın kendisi oldukça iyi bir tarihçidir, canlı bombaların tarihte nasıl yetiştirildiklerini çok iyi bilmesi lazım. Canlı bombaları eğitirken din unsurunu kullandıkları doğru ama canlı bomba olan kişileri araştırdığınızda büyük bir çoğunluğunun psikolojik sorunları olduğunu, şizofren olduklarını görürsünüz. İlahiyat okuyan bir insan güzel ahlaklı olur, dinine bağlı olur ve din öldür demez. Yani Tahir hoca hangi maksatla "İlahiyatta geleceğin canlı bombaları yetiştiriliyor" açıklamasını yaptı doğrusu anlamadım. Yanlış oldu hocam, sizin gibi aydın olarak kabul edilen bir öğretmenin ilahiyat okuyan öğrencileri terörist olacak potansiyelde görmesini kimse anlayışla karşılamaz. Mizacınızı bilirim özür dilemezsiniz ama "yanlış anlaşıldım özür dilerim" demeli ve maksadınız bu değilse gerçekten uygun bir dille bir daha anlatmalısınız.

**************

TANPINAR'I HAYLİ ENERJİK GÖRDÜM

Telsim Genel Müdür Yardımcısı Fevzi Tanpınar bir süre önce küçük bir operasyon geçirmişti. Telefonda konuşmuş kendisine geçmiş olsun demiştim. En nihayet dün ziyaretine gittim. Fevzi Tanpınar'ın her gazeteci için yeri ayrıdır, benim içinde öyle. Ailesine ve Telsim Vodafone'a düşkün bu koca sakallı adamla yaşama dair iki saate yakın uzun bir sohbet yaptık. Kiloları vermiş vermeye devam ediyor ve keyfi yerinde. Benimkisi bir dost ziyaretiydi tabii. Yeni Genel Müdürleri Hakan Gülümser ile henüz tanışma fırsatı bulamadık ama O'na da buradan yeni görevinde başarılar diliyorum. Rasim Karas'ın kurduğu dostlukları devam ettireceğine eminim. Hakan bey de yakında Kıbrıslı olur kanaatimce.

**************

OLASI UBP-DP HÜKÜMETİ, DÜRÜST'Ü BEKLİYOR

Şimdi diyeceksiniz ki bu başlık da ne alaka. Pazartesi günkü yazımda Eğitim Bakanı Kemal Dürüst'ün girişimleri ile UBP-DP yakınlaşması sağlanmaya çalışıldığını kaleme almıştım. Benim yazımın hemen ardından DP Genel Başkanı Serdar Denktaş şu an için olası UBP-DP koalisyonuna sıcak bakmadığını açıklamıştı. Şu an için UBP-DP yakınlaşması durdu ve bunun yeniden başlaması için Kemal Dürüst'ün İngiltere'den dönmesi gerekiyor. Duyduğuma göre Dürüst iki parti arasındaki yakınlaşmanın tekrardan sağlanması için son bir girişim yapacak.

GÜNÜN SÖZÜ

Aklın Zamansız Öldürdükleri, Yürekte Amansız Dirilir.

Paulo Coelho

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.