Sendikacılık itibar kaybederken

Yayın Tarihi: 09/06/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Sendikacılık bırakın kan kaybetmeyi itibar kaybediyor. Seçim sisteminde olduğu gibi olmamalı sendika başkanlığı yapmak. Diktatör rejimlerde olmadığı gibi olmamalı. Yasalarla sınırlandırmalı örneğin sendika başkanlığı. Bir süre konmalı. O süre dolduğunda belli bir süre aday olamamalı örneğin ve illa ki sağlam sendika bütçelerinden bir başkan bir ekip kurup sendikacı yetiştirebilmeli. Kimi sendika başkanı bir Osmanlı kuruşu harcamazken kimi sendika başkanı da sendikasını kullanabiliyor menfi anlamda. Hal böle olunca da sendikacılık kavramının asaleti ortadan kalkıyor, anlam yitiriyor sendikacılık.
  • Örneğin hangi sendika kaç fakire yardım etmiştir ya da ediyordur, kaç sendika kaç sanatçının sanatını icraa etme konusunda sponsor olmuştur. Kaç sendika kaç sağlık ekipmanını alıp bağışlamıştır. Yapanlar varsa da ben bilmiyorum sözüm onlara değil, affetsinler beni ama bunlar yapılmıyor dostlarım. İşte toplumda itibar görmek tv ekranlarına çıkıp konuşmakla ya da nümayiş yapmakla olmuyor. Toplumda itibar toplumla gerçekten buluşmakla oluyor.

Kamu-Sen Başkanı Mehmet Özkardaş'ın istifa haberi bir dönem kapandı diye yankı buldu memlekette. Özkardaş'ı severim iyi de bir insandır. Gerek kendisinin gerekse ailesinin adı son zamanlarda basında hoş olmayan şekilde anıldı. Malum DEMYAK konusu. Hele hele Demyak konusu patlak verdiğinde ben olsam hemen istifa ederdim. Suçlu ya da suçsuz meselesi değil. Etik meselesi olduğundan. Ancak bu konulara girecek değilim. Bana göre her birey yargı önünde yargılanıp suçlu ilan edilmedikçe suçlu değildir. Onlarca dedikodu yapıldı Özkardaş aleyhinde. Ses kayıtları gibi. Onlara da girecek değilim. Ama Özkardaş'dan yola çıkarak sendikacılığı işlemek lazım. Belki de Mehmet Özkardaş gibi diğer sendikacılar da uzun yıllar sendika başkanı olmakta ısrar etmenin acısını yaşıyorlar ve yaşayacaklarda. Uzun yıllardır gazetecilik mesleğini icraa ederken birçok sendikacının tutkal gibi koltuğa yapıştığını ve bırakmadığını görüyorum. Bu elbette ki doğru değil. Hele hele sendikacılar siyasilerin değişmediğini eleştirirken aslında onlarla birlikte kendilerinin de değişmediğinin farkında olmalarına rağmen bırakmıyorlar.

Hiç kimsenin ne kadar iyi ya da sendikacı olduğunu değerlendirecek değilim. Elbette ki bununla ilgili düşüncelerim var ama mesele iyi ya da kötü sendikacılık değil. Mesele sendikacı yetiştirip zamanı geldiğinde bırakmak.

Bakınız KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan. Bana göre çok değerli bir sendikacıdır kendisi. Düzgün adamdır. Sendikanın parasını da kendi parasından daha iyi koruduğunu düşünürüm ve kendisine sağlam bir muhalefet olmamasına karşın bildiğim kadarıyla son dönemi ve bırakıyor.

Bu hafta bitmeden kahvesi için yanına uğrayacağım. Bırakmak bir erdemdir. Çünkü bir insan bir görevde eskidi mi tecrübesi artarken dedikoduları, inandırıcılığı da azalıyor.

SENDİKACI YETİŞMİYOR

Uzun yıllardır canlı yayınları işgal eden bir yayıncı olarak sendikacıları çok da fazla konuk çağırmıyorum. 17 yıllık meslek hayatımda her konuk çağırdığımda aynı ezberi tekrarlıyorsa ben o adamı konuk çağırmam. Konuk çağırabildiklerimiz ise zaten az sayıyla sınırlı. Her biri de yakın dostum olmasına rağmen. Bunun nedeni şu ki artık inandırıcılıklarının olmaması ve topluma hitap etmekte yetersiz kalmaları. Sorun bununla da bitmiyor. Koltuğa yapışmış başkanların bazıları yerine sendikacı yetiştirmezken bazıları da yetiştirecek sendikacı bulamıyor. Bu sıkıntılar var.

Her yıl onlarca konferans olur Türkiye de. Bol bol da katılınılır bu konferanslara. Ülkesine gelince bilimsel bir bildiri yayınlayan sendika başkanı gördünüz mü? Ben görmedim. Oralarda bir konuşma yapılır ve biter.

Herhangi bir sendikanın ülke sorunlarına çözüm üreten kitapçıklarını gördünüz mü? Bilimsel yayınlarını gördünüz mü? Ya da bir sendikanınbaşkanı dışında yönetim kurulu üyelerinin ekranlara çıktığını gördünüz mü? Hayır.

Göremezsiniz de. İşte bu durum da bize sendikacılığın zenginleşmek yerine kısırlaştığını anlatıyor.

Yeri gelmişken söylemek lazım. Şu an koltuklarını eskitmiş sendikacılar bir süre sonra gittiklerinde yerlerine kaliteli sendikacılık yapacak olan bireyler ne yazık ki yoktur.

Ben sendikacıyım diyen kişiyi çıkarın yayına 15 dakikadan fazla konuşamazlar. Neden konuşamazlar peki? Ya ön plana çıkmaları engellenmiştir ya kendilerini geliştirememişlerdir ya da başkan ne olmasa herşeyi söylüyordur.

Bir örnek daha verelim yakın dostum Hür-İş Federasyonu başkanı Yakup Latifoğlu. Çalışma hayatını en iyi bilen sendikacılardan biridir. Özel bir sohbetimizde zaman zaman bırakmayı düşündüğünü bana söylediğinde bunun etik bir davranış olduğunu ancak bıraktığı zaman yerine gelecek olanın bu işi iyi yapacağından kuşkum olduğunu hem düşünmüşümdür hem de bunu dile getirmişimdir.

SENDİKACILIK İTİBAR KAYBEDİYOR

Evet bu ne yazık ki doğru. Sendikacılık bırakın kan kaybetmeyi itibar kaybediyor. Seçim sisteminde olduğu gibi olmamalı sendika başkanlığı yapmak. Diktatör rejimlerde olmadığı gibi olmamalı. Yasalarla sınırlandırmalı örneğin sendika başkanlığı. Bir süre konmalı. O süre dolduğunda belli bir süre aday olamamalı örneğin ve illa ki sağlam sendika bütçelerinden bir başkan bir ekip kurup sendikacı yetiştirebilmeli.

Kimi sendika başkanı bir Osmanlı kuruşu harcamazken kimi sendika başkanı da sendikasını kullanabiliyor menfi anlamda.

Hal böle olunca da sendikacılık kavramının asaleti ortadan kalkıyor, anlam yitiriyor sendikacılık.

Türkiye de bir sendika başkanı makam arabası ve şürekâsıyla yürürken başbakana ceket ilikletiyor ama bizde sendikacıyı takan yok.

Bir de bunlar paraya doymaz damgası yemişler ki sormayın.

Sendikacıların abisi az olunca da bu kavram değer yitiriyor.Bugün birçok sendikanın bankası var. Banka demek para demek. Sendikaların bütçelerini bir kasaya koysanız o parayla yeni havayolu dahi kurarsınız.

Bu paraların ne üyelere ne de topluma yansıdığını göremiyorum ben. Hangi sendika en son bir hayır işine el attı ya da hangi sendika bilmem hangi konuda toplumsal farkındalık yaratmak için seminerle yaptı. Türkiye'den memlekete gelen sendikacı misafirlerin bir önemi yok.

Anlatabiliyor muyum? Örneğin hangi sendika kaç fakire yardım etmiştir ya da ediyordur, kaç sendika kaç sanatçının sanatını icraa etme konusunda sponsor olmuştur. Kaç sendika kaç sağlık ekipmanını alıp bağışlamıştır. Yapanlar varsa da ben bilmiyorum sözüm onlara değil, affetsinler beni ama bunlar yapılmıyor dostlarım.

İşte toplumda itibar görmek tv ekranlarına çıkıp konuşmakla ya da nümayiş yapmakla olmuyor. Toplumda itibar toplumla gerçekten buluşmakla oluyor.

Bu durum nasıl ki siyasilerde yok sendikalarda da yok.

Kimse alınmasın otursun bir düşünsün bu yazdıklarımı.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler.

Winston Churchill

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.