Bayram zenginlere bayram

Yayın Tarihi: 05/07/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Neden eski bayramları özleyip durduğumuzu sanırım buldum. Eski bayramların daha güzel olmasının tek nedeni insanların yalnız olmayışıdır. Yoksa şimdiki bayramların eskiden daha güzel olması gerekmez mi? Bir düşünsenize eskiden ulaşım zordu, telefonlaşmak zordu, mail,internet ne gezer. Akrabalar bir araya gelebildiği kadar geliyor Allah ne verdiyse yeyip eğleniyorlardı.

Mutlu muydular? Evet.

Peki neden? Başka çareleri yoktu da ondan. Bir kere çok fakirdiler ve imkansızlık boyutu çok üst sıralardaydı. Gelenekler ve adetler kadın-erkek ilişkisini tamamen yasaklıyordu nikahsız; bu nedenle her şeyin azı insanları inanılmaz mutlu kılıyordu.

Şimdi inanılmaz imkanlar var buluşmak ve görüşmek için. Peki biz ne yapıyoruz sevdiğimizle çok kısa süreliğine görüşüp diğer sevgilimizin yolunu tutuyoruz. İletişim ve ulaşım kolaylığı bizlere o kadar büyük kolaylıklar yarattı ki artık sevdiğimize değil sevgililerimize hasret giderir olduk.

Kadını erkeği hiç fark etmez; bir bayan arkadaşım geçtiğimiz gün bir sohbet esnasında"kadınlar yüzyılın intikamını alıyor erkeklerden "dedi. Belki de haklı bir söz ama peki insandan alıp götürdükleri?

Evet tekrardan konuya giriş yapalım; bayramlar artık neden güzel geçmiyor; kolay mutlu olmanın yollarını öğrendik, sonra çok zannettiğimiz sevgimizi birden çok insana dağıttık. Sandık ki bitmeyecek ve yetecek, yetmedi ama işte. Ve her şeyi eksilterek yaşadık, eksilttikçe yalnızlaştık ve mutsuzlaştık.

Sevgimiz azaldıkça yabancılaştık kendi kendimize ve çevremize. Göstermelik evlilikler, ilişkiler ve aldatmalar aldı başını gitti.

Evet bayramda bol bol alışveriş yaptık, hediyeler aldık ve göstermelik misafirliklere gittik. Hepimizin içinde "off yahu hade gaçalım" hissiyatıgezdi, durdu.

Sanıyoruz ki eşlerimizden, sevgililerimizden, ailelerimizden ve arkadaşlarımızdan kaçtıkça bir başka yere ya da yerlere içimizdeki sıkıntı ve yalnızlık gidecek, kurtulacağız.

Bayramlar veya buna benzer günler toplumun ne kadar dağılmış ve mutsuz, yalnız olduğunu gözlemlemek için en iyi günlerdir.

Peki ya siz bu saydıklarımdan hangisiniz?

Hepimizin gözü Türkiye'de ne zaman başka terör saldırısı olacak haberlerinde. Şöyle hatırlıyorum da eskiden verilen kavgalar daha çok ideoloji üzerindenmiş gibiydi geliyor bana. Ancak gelin görün ki şimdilerde tüm kavgalar artık ekonomik ve bireysel menfaatlere dayanıyor. Türkiye dolar ve Euro ile yaşamını şekillendirirken, bizler bu ülkede sterlin ve Euro ile yaşamaya çalışıyoruz. Ev alacaksan sterlinle alıyorsun; çünkü tüm inşaat malzemeleri İngiltere'den geliyor ya ondan. Hade arabaları anlıyorum; Avrupa'dan gelenler Euro, Japonya, Kore gibi ülkelerden gelenler ise Dolarla getiriliyor. Peki ya şu evleri ne yapacağız?

Son birkaç gündür sterlinin düşüşte olduğuna bakmayın hala ülke koşullarına göre çok yüksek. Gelin görün ki yabancı para artık Türkiye'yi sevmiyor, güvenli olarak görmüyor. Bu dövizin düşmesi ve piyasaların nefes alması için önemli ancak işler bununla da bitmiyor artık komşularıyla ve ülke içi dengelerle iyi geçinen bir hükümete ihtiyaç var Türkiye'de. Neyse ki bu ağır ağır olmaya başladı. Her ne kadar terör saldırılarını beraberinde getirmiş olsa da.

Gelelim bizim memlekete. Hep yazdım yine yazayım yeri gelmişken. Kelime anlamıyla bahtı kara bir memleketiz biz, kelime anlamıyla bahtı kara.

Eğer bu ülkede çözüm olsaydı gözlerimiz döviz kurlarının kaç olduğuna bakmayacaktı; Türkiye'nin nezlesinden biz zatürre oluruz diye endişe etmeyecektik. Siyasetin ve üretimin kalitesi yükselecekti. Bu iki kurum birbiriyle son derece bağlantılıdır, buna bir ara değiniriz.

Peki ne var şimdi elimizde? Gelin bir bakalım. Yaklaşık iki aydır ülkeye her ne kadar 700 milyon para akıttık dense dahi iç borcu hızla şişiren bir hükümet var. Yine ülkeyi seçimden seçime sürükleyen bir ton siyasetçiyle çalışma mekanizmaları demokratik anlayıştan uzak partiler var; ürettiğini satamadığı için batan üreticiler, borçlarını ödeyemediği için hapis yatmış ve yatacak vatandaşlar. Hade yurttaş deyim, sosyalist bir hükümet var ne olmasa. Uyuşturucu kullanımı arttı, intihar ve de cinayetler arttı. Dahası tecavüzlerde arttı bu memlekette.

Ne karamsar tablo değil mi? Karamsar usta karamsar, bu anlattıklarımdan ibaret KKTC. Bu kadar net. Gençlerin neredeyse hepsi kaçmak istiyor bu ülkeden, birçoğu nereye gideceğini bilmeden.

Aile kurumu dediğimiz yapı çöktü. Aldatmalar aldı başını gitti. Boşanan çiftler, ortada kalan çocuklar ve tüm bunlara yetişemeyen bir Sosyal Güvenlik bakanlığı. Yetişemez de bütçesi yok ki.

Şimdi ben yazının başlığını bahtı kara diye atsam "ey yahu sen da amma negatifsin ha" diyenler çıkacak illaki.

Yalan mı?

SENDİKALAR HAYLİ SAKİN

Gayri ciddi siyasetler karşısında sendikalar hala vermesi gereken reaksiyonu vermiyor. Ülke genelindeki sorunlarla ilgili de ne Hür-İş federasyonuna bağlı sendikaların ne de KTAMS gibi büyük sendikaların ses verme konusunda yetersiz kaldıklarını net bir şekilde görüyorum. Yakın zamanda ciddi zamlar ve ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacak bir memlekette sendikaların göz dağı vermesi gerekiyor. Sendikalar daha yüksek sesle konuşmalı..

Sonuç şu ki 11 Temmuz pazartesine kadar ülke bayram sessizliğini yaşayacak hatta hatta belki de bu bayramda kazalarla ya da yeni terör saldırılarıyla irkileceğiz ama hayat hiçbir şey olmamış gibi devam edecek, biz azala azala yok olurken.

İyi bayramlar diliyorum. Alkol almayın ve dikkatli araç kullanın. Çocuklara da harçlık vermeyi unutmayın, şeker değil.

GÜNÜN SÖZÜ

Kime ne emanet ettiysek, Ya kırdı, yada kaybetti.. Anladım ki emanete en güzel bakan "ALLAH" ' idi..

ANONİM

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.