Kabineyi değişim sancısı sardı

Yayın Tarihi: 11/08/16 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

  • Başbakan Özgürgün darbe günlerinde Türkiye'deki bir televizyon programına katılarak elinde bir liste olduğu ve bu kişilerin kimler olduğunu bildiğini açıklamıştı. Bu soruyu üçüncü kez sormak vacip oldu; eğer Başbakan Özgürgün'ün elinde bir liste varsa Özgürgün ne zaman harekete geçecek?Bu sorunun cevabını en çok da Ankara merak ediyor!
  • Halen Başbakan Özgürgün kabineyi değişmeyeceğim diye bir açıklama da bulunmadı. Böyle bir açıklamada bulunmaması da güvenilir kaynaklarımızın bize verdiği bilgilerin isim bazında tam anlamıyla doğru olmasa bile ya da bundan emin olamasak dahi yakın zamanda kabinenin değişeceğini gösteriyor bize.Özgürgün'ünönümüzdeki hafta kabineyi değiştirmeyi düşündüğünü, bu nedenle hayli gergin olarak gözlemlendiğini duydum.
  • Peki kim bu bakanlar sorusunu da yanıtlayalım; her ilçeden bir tane var Lefkoşa hariç! Böyle deyip bırakalım.

Gözler değişecek kabineye kilitlendi adeta. Dün gün boyu kulislerde değişecek kabineyle ilgili çok şey konuşuldu ve tartışıldı. Yapılan dedikodulara göre herkes hangi bakandan gıcık kapıyorsa onun adını değişecekler listesine yazdı. Olaya Başbakan Özgürgün'ün açısından bakarsanız; evet değiştirmek istediği birkaç bakan var; bunlardan birinin adını dün yine bana fısıldadılar. Tabii değiştirmek isteyip de değiştirememek de var günün sonunda. Kabineyi birazdan eşeleyeceğiz. İlk önce Özgürgün'ün elimizde liste var dediği konuyu bir daha ele alalım ve kabine konusuna dönelim.

Başbakan Özgürgündarbe günlerinde Türkiye'deki bir televizyon programına katılarak elinde bir liste olduğu ve bu kişilerin kimler olduğunu bildiğini açıklamıştı. Bu soruyu üçüncü kez sormak vacip oldu; eğer Başbakan Özgürgün'ün elinde bir liste varsa Özgürgün ne zaman harekete geçecek?

Bu sorunun cevabını en çok da Ankara merak ediyor!

Yani öyle bir ortam var ki bizim ülke de herkes Fetö'nünuzantısı KKTC'de diye açıklama yapıyor, Türkiye hükümeti bu konuda havalimanlarında tedbir alıyor ama bizim hükümet sanki de bizde Fetö yok gibi davranıyor. Ya hükümetin çekincesi var Fetö'ye ellemek istemiyor ya da beklenen başka bir gelişme var.

En önemlisi de Başbakanın elinde gerçekten bir liste var mı?

KABİNE DEĞİŞİMİ DÖRT BAKANI İŞARET EDİYOR

Meslek hayatım boyunca dayanağı olmayan hiçbir konuyu köşeme taşımadım. Bizzat kabine üyeleriyle de yakın dostluklarım vardır, en azından birçoğuyla. Bir süreden beridir kabinenin değişeceği bana güvenilir kaynaklardan geliyor ve bu konuyu işliyorum. Halen Başbakan Özgürgün kabineyi değişmeyeceğim diye bir açıklama da bulunmadı. Böyle bir açıklamada bulunmaması da güvenilir kaynaklarımızın bize verdiği bilgilerin isim bazında tam anlamıyla doğru olmasa bile ya da bundan emin olamasak dahi yakın zamanda kabinenin değişeceğini gösteriyor bize.

KABİNE DEĞİŞİMİ HAFTAYA OLABİLİR

Bildiğiniz gibi başbakanın bu hafta kızının düğünü var; Allah mesut etsin. Özgürgün'ünönümüzdeki hafta kabineyi değiştirmeyi düşündüğünü, bu nedenle hayli gergin olarak gözlemlendiğini duydum. Kabine değişimi ile birlikte FETÖ konusunda operasyonun haftaya başlayabileceği iddiaları da var.

Tüm bunlar ne kadar doğru ne kadar yanlış bilgi bekleyip göreceğiz.

BAKANLARIN HEPSİ KENDİNE GÜVENİYOR

Kabine değişimi eğer gerçekleşecekse ve bunun temelinde FETÖ konusu yatıyorsa o zaman değişmesi zaruri. Kimse de bu konuda ağlamamalı ancak Başbakan kabine değişikliğini içinde tutuyorsa ve Fetö konusu bir bahane olacaksa bu yanlış.

Görüştüğüm bazı bakanlar görevden alınmama konusunda kendilerine inanılmaz bir şekilde güveniyorlar; hatta hattabaşka bakanlara operasyon yapmaya hazırlanan bakan ve vekiller dahi var; bakın bunu da söylemiş olayım.

KİM BU BAKANLAR?

Dört bakan ismi var ve bu bakanların ismi değişmiyor. Bu isimlerin sürekli söylenmesi dedikodudur diyecek olsak dahi birincisi Başbakan kabine değişimini yalanlamadı; ikincisi de ismi geçen bakanlar da tedirginlik var.

Peki kim bu bakanlar sorusunu da yanıtlayalım; her ilçeden bir tane var Lefkoşa hariç! Böyle deyip bırakalım.

Bekleyip göreceğiz…

****************

KAZALARDA ÖLMEYE DEVAM EDERKEN…

Ülkemizde her gün trafik kazası haberi okumaktan ve de duymaktan hepimiz bunalır hale geldik, neredeyse ya evden çıkmayacağız ya da yaya olarak gideceğiz gitmemiz gereken yerlere.

Neden kazaların önüne geçilemiyor peki?

Polis kontrolleri, radarlar, ağır cezalar ve en nihayet hapis cezaları…

Peki neden tüm bu önlemler kazaların durmasına ya da yavaşlamasına neden olmuyor.

Nedeni çok basit. Biz Kıbrıslı Türkler gösterişe, sinirli hareketlerle artistik hareketler yapmaya ve en nihayet çocuklarımıza sahip çıkmamaya alıştık.

Son birkaç hafta içerisinde gerçekleşen kazalarda tüm bu saydığım nedenler var.

Kimi gencimiz motorla show yapayım derken öldü; kimi gençlerimizde hızlı ve sinirli araç sürüşünden dolayı kaza yaptı öldü ya da öldürdü.

Peki aileler nerde?

Bence ailelerin büyük bir çoğunluğu çocuklarını yeteri kadar önemsemiyor ya da yeteri kadar değer vermiyorlar.

Olayı neresinden alırsanız alın, neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Bir tarafta trafik kazası sonucu hayatını kaybedenler diğer taraftan da hapse düşen ya da düşme tehlikesiyle psikolojileri bozulan insanlar.

Yazının hemen başında belirteyim, bu yazımdaki dikkat çekmeye çalıştığım haksız yere başı belaya giren sürücüler içindir. Telefon kullanan, alkol alan, sürat yapan sürücüler bu kapsamın dışındadır.

Kendi halinizde yolunuzda giderken, belki bir iş çıkışı, belki yemeğe yetişme çabası ya da sevdiklerinizle geçen bir Pazar günü, sağına soluna bakmadan yola atılan dikkatsiz bir yaya çarpmanız sonrasında yaya hayatını kaybediyor ve sizin için dram dolu günler başlıyor. Halbuki siz o gün işinizden yorgun argın çıkmış eve, sevdiklerinize ulaşma çabasındasınız, belki nezlesiniz, belki hasta belki de çok keyifli ama dikkatsiz bir motor sürücüsü ya da dikkatsiz bir yayanın yola atılması sonrasında herşey siyah oluveriyor birden.

DİKKATSİZ SÜRÜŞ ALLAHIN EMRİ

Eğer ortada ölümlü bir trafik kazası varsa illa ki dikkatsiz bir sürüş vardır, yoksa da vardır. Alkol alan ya da süratli araç kullanan bir sürücüyü hiçbir zaman savunan yazılar yazacak değilim. Bu kabul edilebilir değil zaten. Ancak kendi halinde işine gücüne giderken dikkatsiz bir yaya sizin başınızı pek la derde sokabilir. Özellikle son birkaç yıldır yolun içine sağına soluna bakmadan atılan o kadar motor sürücüsü ve yaya var ki şaşar kalırsınız.

Trafikteyken bu insanlara son derece dikkat etmeniz gerekiyor. Çünkü eğer bir yayaya çarpmışsanız ve ölmüşse size cezaevinin yolu gözükmüş demektir. Siz dikkatsiz sürüş yapan birisinizdir. Ve gelin görün ki mahkemeler, yargıçlar kendiliğinden oluşan kamuoyu baskısının da etkisiyle olsa gerek, yasaların kendilerine verdiği yetkiyi çekinmeden hapislikten yana kullanabiliyorlar.

SONUÇ DEĞİŞMEYECEK

Ortada bir gerçek var ki ölüme sebep veren, haklı ya da haksız bir sürücüye mahkeme tarafından verilen hapislik cezası hiçbir şekilde kimsenin acısını dindirmiyor. Ne gideni geri getiriyor ne de vicdanları rahatlatıyor. Dahası ölüm sebebiyet verdiği için hapse düşen sürücü cezaevinden psikolojisi bozulmuş bir insan olarak topluma çıkıyor ve bu insanı da kaybediyoruz. Ne aile düzeni kalıyor ne de geleceği.

Yargıçlar günün sonunda, siyasilerin yaptığı yasaları uyguluyor ve illaki bir hapislik cezası veriyorlar, veriyorlar vermesine ama kısa bir süre sonra kimse öleni hatırlamıyor, kimse hapse gireni de hatırlamıyor ama hapse giren hapisten çıktıktan sonra normal hayatına geri dönemiyor.

Tabii burada yargıçların bir suçu yok, yasayı yapan meclis. Ölümlü trafik kazalarına sebebiyet veren ve suçlu olan sürücüler için dahi farklı cezalar uygulanması gerektiğine inanıyorum. Bu belki de uzun süre trafikten men cezası, belki de önemli miktarda tazminat veya başka ağır cezalar. Her ne pahasına olursa olsun kazaya sebebiyet veren unutmayın ki genç bir çocuk, çocuklarına bakmak zorunda olan bir anne ve baba ve herşeyden önemlisi tüm yuvasını dağılma noktasına getirecek bir aileye veriliyor bu ceza.

Bu nedenle meclis ki toplanma ve iş yapma özürlü olmuştur artık, trafik kazalarına hapislik ön gören yasayı tekrardan gözen geçirip iyileştirmek zorundadır.

Unutmayın kazayı yapan sade bir vatandaş olabileceği gibi bir yargıç, bir vekil, bir bakan hatta bir başbakan da olabilir.

Demem o ki bu kötü kader bir gün sizin kapınızı da çalabilir. Kazada kaybedilenin ardından bir de kazayı yapanı kaybetmenin topluma bir faydası var mı?

Bu ülkenin ne cezaevinde, ne yollarında ne de düzeninde bir iyileşme olmadığı sürece hep bizler mağdur olacağız ve kötü piyango herkesin kapısını her an çalabilir.

Eğri oturup doğru konuşalım.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür ona an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması!

NAZIM HİKMET

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları