Kenar kenar çözüme !

Yayın Tarihi: 17/08/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
Başbakan Hüseyin Özgürgün'ün kabineye ayar mı çektiğini yoksa yakın zamanda kabineyi değiştirmeyi mi düşündüğünü bekleyip göreceğiz.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bugün görüşecek. Öyle tahmin ediyorum ki bu görüşmeye çözüm süreci damgasını vuracak ve Başbakan Özgürgün'ün üslubu da Akıncı tarafından Erdoğan'a şikayet edilecektir.

Bu adada çözüm olmak zorunda. Bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Kimliğimiz yok; devletimiz çoğu zaman Türkiye tarafından tanınmıyor, ihracat şansımız zayıf olduğu için üretim kötü ve sınırlı. İthalata dayalı bir yaşam sürüyoruz. Bunun ekonomiye çok kötü etkileri vardır. Tanınmamışlığın yarattığı çok ciddi sorunlar var. Kendi başımıza ve bağımlı bir şekilde yaşıyoruz. Bir çocuğun yürümesi için birkaç kez düşmesi ve dizlerinin kanaması gerekiyor. Ama bu çözüm ihtiyacını karşılamaya çalışırken, bir kimlik sahibi olmaya çalışırken bunu pantolonu indirmeden yapmamız gerekiyor.

Başbakan Hüseyin Özgürgün ile önceki gün yapmış olduğumuz söyleşi hayli ses getirdi ve bu söyleşinin hem kabine üzerinde hem de UBP üzerinde ciddi etkileri oldu. Oldu ki çokça siyasetçi beni aradı ve son durumu sordu. Başbakan Hüseyin Özgürgün'ün kabineye ayar mı çektiğini yoksa yakın zamanda kabineyi değiştirmeyi mi düşündüğünü bekleyip göreceğiz.

En önemli bir diğer sıcak gündem ise Kıbrıs Müzakere süreci… Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bugün görüşecek. Öyle tahmin ediyorum ki bu görüşmeye çözüm süreci damgasını vuracak Başbakan Özgürgün'ün üslubu da Akıncı tarafından Erdoğan'a şikayetedilecektir.

Her ne kadar Başbakan bana Cumhurbaşkanı Akıncı ile bir kırgınlıklarının olmadığını söylemiş olsa da ve kişisel bir saldırı yapmadığını ifade etmiş olsa da Sayın Akıncı'yı tanıyan birisi olarak incindiğini tahmin edebiliyorum.

Ne yazık ki siyasette bu tür şeyler olabiliyor deyip geçmek durumundayız.

ÇÖZÜM NE KADAR YAKIN?

Altı başlıktan dördünde anlaşıldı gibi bir açıklama var. Yani bu demek oluyor ki zor konulara gelindi. Nedir zor konular peki? En zoru toprak bir diğer zor olan ise garantiler. Toprak konusu illa ki aşılabilir bir konu. Tazminatlarla, sınır düzenlemeleriyle bu sorun aşılacak. Bunu kimse gözünde büyütmesin. Bu nasıl olacak ne şekilde olacak ne yazıp çizsek havada kalmış olur. Ancak kimseden çıkıp da kardeşim hadi bakalım pamuk eller cebe denileceğini ben sanmıyorum; zaten böyle bir durum olacaksa bu mutlaka olası bir referandumdan önce gündeme gelir. Böyle bir duruma da kimse tamam demez.

Ancak garantiler konusu hayli baş ağrıtacağa benziyor. Çünkü garantiler konusunda yalnızca Türk hükümetinin değil Kıbrıs Türk halkının da net bir duruşu var. Garantiler olmazsa kimse olası bir antlaşmaya evet demez. Gördüğüm kadarıyla zaten Akıncı da garantiler konusunda net bir duruş sergiliyor.

Kaldı ki hem Güney Kıbrıs hem Yunanistan ve halen İngiltere Avrupa Birliği ülkesi; Rumların Türkiye'nin garantörlüğünün devam etmesi konusunda ne tür bir kaygısı var anlamak güç.

RUMLARIN KORKUSU NE?

Rumlar eğer Türklere düzenli saldırı başlatıp eski yıllarda olduğu gibi bunlar isyancı deyip öldürmek gibi bir planları varsa, Türkiye'nin garantörlüğünü istememesi normal. Eğer böyle bir düşünceleri yoksa Türkiye'nin etkin garantisinden neden rahatsız olsunlar. Rumlar; Türkleri katletmeye başlamadıktan sonra neden Türkiye Rumlara saldırsın.

Diyeceksiniz ki AB garantisi var; bu zamanda ne garantisi kardeşim, hatta hangi zamanda yaşıyoruz. Bunları diyen kesimler var ancak Avrupa'nın ortasında Bosna Hersek katliamını, Hırvatistan savaşını unutmak mümkün mü?

Savaş her yerde ve su dan sebeplerle çıkarılır, savaş çıkarmak kadar kolay bir olay mı var?

Eğer Türkiye'nin garantörlüğü kalksın deniliyorsa o zaman 40 bin asker adada kalsın demek lazım. Rumlar, adada Türk askerinin varlığını hissetmediği sürece, olası bir çatışmada Ankara'nın müdahale edeceği korkusunu hissetmezse adınız gibi emin olun eski günlere geri döneriz.

Garantörlüklerin olmadığı bir antlaşmaya ben evet demem kimse evet dememeli. Bu herşeyden önemli.

Beyler her ay birkaç Kıbrıslı Türk Rumlar tarafından darp ediliyor, sınır olaylarını unutmayın, binlerce Rum'un sınırları delme çabalarını unutmayın, bu korkutma ya da çözümden uzaklaştırma demagojisi değil, bu garantörlükler olmalı düşüncesidir.

Netice itibarıyla hem toprak konusu hem garantiler konusu farklı yöntemlerle çözülecek.

EĞİLMEDEN ÇÖZÜM

Başbakan Özgürgün geçtiğimiz gün kendini doğru ifade edemediği ve çam devirdiği "çözüm dilencisi" kavramının doğrusunu yazmak lazım. Biz hep çözüm isteyen ve bunun için birçok şeyi feda etmeye hazır olan taraf imajını sergiledik bugüne kadar, bu doğrudur çünkü çözüme bizim ihtiyacımız var, Rumların yok. Adamlar ağaç gölgesinde oturuyor; ancak bu çözümü inşa ederken de herşeye "adu" imajı vermemeliyiz. Bu son derece önemlidir.

ÇÖZÜM OLMAK ZORUNDA

Yazıyı noktalamadan şunu da söylemek lazım; bu adada çözüm olmak zorunda. Bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Kimliğimiz yok; devletimiz çoğu zaman Türkiye tarafından tanınmıyor, ihracat şansımız zayıf olduğu için üretim kötü ve sınırlı. İthalata dayalı bir yaşam sürüyoruz. Bunun ekonomiye çok kötü etkileri vardır.

Tanınmamışlığın yarattığı çok ciddi sorunlar var. Kendi başımıza ve bağımlı bir şekilde yaşıyoruz. Bir çocuğun yürümesi için birkaç kez düşmesi ve dizlerinin kanaması gerekiyor.

Ama bu çözüm ihtiyacını karşılamaya çalışırken, bir kimlik sahibi olmaya çalışırken bunu pantolonu indirmeden yapmamız gerekiyor. Türkiye'den tam anlamıyla kopmadan yapmamız gerekiyor.

En önemlisini söyleyim, belki bazılarına en önemsizi gelebilir ama biz Müslümanız, "yoo ben domuz yerim, camiye gitmem, gerekirse Müslüman da değilim" diyenler olsa dahi bu toplum Müslüman ve "istavroza tapanlar" Müslümanları hiç sevmez; işte bu nedenle çözüm ama garantili çözüm !!!

***************

GÜNÜN SÖZÜ

Siz cennetteydiniz ama bunun farkında değildiniz. Dünyada pek çok insan da böyledir. Mutlu olmayı hak etmediklerini sanarak en büyük sevinci bulabilecekleri yerlerde keder ararlar.

Paulo Coelho

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.