Hükümet neden kafayı Akıncı'ya taktı?

Yayın Tarihi: 30/08/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Hükümetin genel tavrına göre ülkeyi satacak olan ve garantileri istemeyen Akıncı, yıllarca ülkede iktidar olmuş ne Denktaş'ın ne de Eroğlu'nun başaramadığını başardı ve mevcut tüm KKTC vatandaşlarının Federal Cumhuriyet'teki vatandaşlıklarını garantiye bağladı. Bu başlı başına bir başarı değildir de nedir? Allah aşkına Akıncı'yı eleştirirken biraz dayanağınız olsun. Peki tüm bunları hükümet bilmiyor mu? Hepsini biliyor ama amaç kötülemek amaç çözüm olmaması.

Niçin peki? Dışişleri Bakanı Müsteşarı ne yapacak orada? Cumhurbaşkanı'nı mı gammazlayacak hükümete? Sn. Bakanım bu adam bizi satıyor ha kızın kendine mi diyecek? Daha önemlisini sorayım kaç bakan, buna Başbakan da dahil, kaç bakan görüşme tutanaklarını okuyor? Tanıdığım için şunu söyleyebilirim; belki Serdar Denktaş ve Tahsin Ertuğruloğlu. Bunu da söylememin sebebi, ikisinin de okuma merakı olduğundan okuduklarını düşünüyor olmamdan kaynaklanıyor.

Başbakan Özgürgün himayelerinde gerçekleşen hükümetin kurulduğu günden bugüne yaptıklarını anlattığı basın toplantısını takip ettik. Bu basın toplantısının ardından daha iyi anladım bazı şeyleri. Bu memlekette sol ideolojiye sahip partiler ciddi anlamda potansiyeli yüksek, ülkeye aydınlık yarınlar kurabilecek bilgi ve kapasiteye sahip kişilerden oluşurken sağ partilerdeki bireyler dersine çalışmamış ve menfaate dayalı politikalarla işi götüren bireylerden oluşuyor. İşte bu nedenle menfaat güden partiler halka maddi menfaatleri iç borçlanma ile olsa dahi sonuna kadar sunarken uzun yıllar siyasette kalmayı başarıyor. Sol partiler ise coşkuyla gelip dayak yiyerek gidiyorlar.

Eleştirmeyeyim diyorum ama olmuyor. Başbakan Özgürgün'ün açıklamaları bilgiden yoksun kalırken Başbakan Yardımcısı Denktaş'ın açıklamaları ile Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu'nun açıklamalarının çeliştiğini gözlemledim.

Malum basın toplantısında Kıbrıs konusu ağırlıklı gündem oldu. Ya Başbakan'ı Kıbrıs konusunda hazırlayamamışlar ya da Başbakan'a yanlış bilgiler verilmiş.

Sırayla gidelim.


Özgürgün'ün nüfus bilmecesi

Başbakan Özgürgün açıklamasında 1960 Antlaşması'nda Kıbrıslı Türklerin nüfus olarak Rumların üçte biri oranında olduğunu ancak geçen zaman içinde bu oranın azaldığını ve daha çok vatandaş yapılacağı zamanda tepkiyle karşılaştıklarını anlattı.

Yanlış!

Zira 1960 Cumhuriyeti'nde Kıbrıslı Türklerin nüfus yoğunluğu % 18.2'ydi. Kamusal temsiliyette bu oran üçte birdi. Yani 70-30 oranı vardı. Kamusal temsileyeti nüfus yoğunluğu ile karıştırmış Başbakan..

Görüşmelerde son bağlanan 220 bin Kıbrıslı Türk vatandaş noktasına gelecek olursak. Yine Başbakan KKTC vatandaşlarının sayı bakımından azaldığını, Rumların sürekli vatandaşlık dağıttığını söyledi.

Yanlış!

Görüşmelerde varılan son mutabakata göre Kıbrıslı Türkler 220 bin, Kıbrıslı Rumlar 802 bin. Son varılan mutabakat bu. Orana vurduğunuzsa, Özgürgün'ün söylediği gibi Kıbrıslı Türk nüfus azalmadı arttı. Yani bu oran % 18.2'den % 21.5'e çıktı.

Haa Başbakanımız göçten dolayı Kıbrıslı Türk kalmadı KKTC'de demişse bakınız onda haklıdır.

Çözümden sonra kaybedilmeyecek haklar "çalışma izni"

Bir başka önemli gelişme daha söyleyelim. Şu an KKTC'de çalışma izniyle ekmeklerini kazanan binlerce Türkiye vatandaşı var. Olası bir çözümden sonra bu kardeşlerimiz hayatlarına aynı şekilde devam edecek ve hiçbir hak gaspına uğramayacak. Dahası yeni federal yapıda ihtiyaç olması halinde ki ekonominin yatırım anlamında canlanacağını bekleniyor, yine Türkiye'den çalışma izni ile hizmet satın alınabilecek. Bakınız Akıncı masada bu hakkı da elde etti. Ama bunu kimse dillendirmiyor.


Vatandaşlıkları garantiye alan tek lider Akıncı oldu

Merhum Denktaş Beyin zamanından bugüne değin yani Annan Planı'nın doğmasından bugüne değin müzakere edilen vatandaşlıklar konusunda hiçbir Kıbrıslı Türk Lider Kıbrıs'ın kuzeyinde yer alan vatandaşlıkları garantiye bağlayamadı. Annan Planı'nda sürekli bir ayrımcılık yapıldı, sürekli liste pazarlıkları yapıldı ve olası bir anlaşma sonrasında ülkesine dönmek zorunda kalacak Türkiyeli vatandaşlar oluşturuldu. Bunları hatırlayın, hep unutuldu bu saydıklarım.

Hükümetin genel tavrına göre ülkeyi satacak olan ve garantileri istemeyen Akıncı, yıllarca ülkede iktidar olmuş ne Denktaş'ın ne de Eroğlu'nun başaramadığını başardı ve mevcut tüm KKTC vatandaşlarının Federal Cumhuriyet'teki vatandaşlıklarını garantiye bağladı.

Bu başlı başına bir başarı değildir de nedir? Allah aşkına Akıncı'yı eleştirirken biraz dayanağınız olsun. Peki tüm bunları hükümet bilmiyor mu? Hepsini biliyor ama amaç kötülemek amaç çözüm olmaması.

Akıncı, Türkiye'nin garantörlüğü olmazsa olmaz diyor adama hala ülkeyi Anavatan'dan ayıracak, satacak, peşkeş çekecek suçlaması yapılıyor.

Olacak gibi değil.


Görüşmeci heyetine temsilci de nereden çıktı?

Bir kere Kıbrıs Türk toplumu adına görüşme masası ve dünya tarafından tek tanınan kişi KKTC Devleti'nin Başkanı'dır. Halk sandığa giderken Cumhurbaşkanı'ndan ziyade Toplum Lideri seçer. Bu bilinen gerçeği baştan yazmak zorunda kalıyoruz ne yazık ki.

Görüşmeler süresince Toplum Lideri'nin hükümetlerle çalıştığı olmuştur ama hiçbir görüşmeci ekibine hükümetten bir görüşmeci almamıştır.

Örneğin Denktaş Bey vakti zamanında Talat ve Ertuğruloğlu ile çalışmıştır ama bu anlattığımız yıllar Denktaş Beyin Toplum Lideri'nin de ötesinde siyaseti yönettiği ve hükümet üstü yetkilere sahip olduğu yıllardı.

Sonra ne oldu; Talat Cumhurbaşkanı, Eroğlu da Başbakan iken Derviş Bey tutturdu Dönemin Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün'ün görüşmeci heyetinde olmasını. Talat haliyle reddetti tabii. Çünkü karşı tarafta muadili yok. Rum tarafı başkan ve ekibiyle geliyor, hükümetten kimseyi almıyor ama bizim başkanın hükümete göre alması lazım.

Niçin peki? Dışişleri Bakanı Müsteşarı ne yapacak orada?

Cumhurbaşkanı'nı mı gambazlayacak hükümete?

Sn. Bakanım bu adam bizi satıyor ha kızın kendine mi diyecek?

Daha önemlisini sorayım kaç bakan, buna Başbakan da dahil, kaç bakan görüşme tutanaklarını okuyor?

Tanıdığım için şunu söyleyebilirim; belki Serdar Denktaş ve Tahsin Ertuğruloğlu. Bunu da söylememin sebebi, ikisinin de okuma merakı olduğundan okuduklarını düşünüyor olmamdan kaynaklanıyor.

O kadar. Zaten yapılan açıklamaların genelinde Kıbrıs konusunda manipülatif konuştuklarından olayları derinlemesine bilmediklerini anlıyorsunuz.

Sonuç olarak çözüm 2016 yılı sonuna kadar gerçekleşir ya da gerçekleşmez. Bu süreç Türk Dışişleri'yle birlikte götürülüyor. Mevlüt Çavuşoğlu doğrudan olaya hakim. Bence bu bir şans. Uzun bir aradan sonra ilk kez Ankara-Lefkoşa arasında Kıbrıs müzakere sürecinde iyi bir dayanışma var.

Hükümet bunun mu hazımsızlığını yaşıyor anlamadım…

******************

GÜNÜN SÖZÜ

Ağzıyla kuş tutsa da sevemediğim insanlar var benim! Bir de canıma okusa bile sevmekten vazgeçemediklerim.

İlhan Berk

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları