Çözüm olacak ama nasıl ?

Yayın Tarihi: 26/09/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Ekim ayının sonlarına doğru Newyork'ta bir üçlü zirvenin daha gerçekleşmesi bekleniyor. Bu da demek oluyor ki her iki lider de bu bir ay süresince en kritik bu iki konuyu ya da en azından bir tanesini konuşup gidecekler. Burada bilinmesi gerek bir başka gerçek de artık birçok konunun defalarca kez konuşulduğu ve gerek olumlu gerekse olumsuz bir sonuca bağlanacağıdır. Rumlar ne istiyor ve karşılığında ne veriyor. Bunlar bu bir ay süre zarfında konuşulacak ve yoğun bir müzakere gerçekleşecek. Belki de kopma noktasına gelinecek ama bu bir ay Kıbrıs sorununun gidişatını netleştirecek diyebiliriz.

Aslında Rumlar olası bir çözümden kaçarsa ki bence kaçması muhtemeldir aslında pek de istemedikleri bir sonucun zeminini yaratmış olacaklar, bölünmüş ve Türk askeriyle burun buruna bir Kıbrıs. Tabii Rum tarafında gerçekleşecek seçimler, Amerika'da gerçekleşecek seçimler ve BM Genel Sekreterinin görev süresi derken bu işi öteleye de bilirler. Bu son derece tehlikeli bir manevra olarak yorumlanıyor.Ama gelin görün ki 2016 sonrası Rumlar için pek güzel bir dönem olmayacak.

Newyork'ta heyecanlı bir zirve daha geride kaldı. BM Genel Sekreteri Ban'ın liderle ilgili yapmış olduğu iltifatlar, iki liderin çözüm bulma adına sarf etmiş oldukları gayretle ilgili takdir içeren sözlerin ötesine bakmak lazım. Bu çözüm olacak mı? Yani yakın süre içinde bir antlaşma metni ile taraflar Kıbrıs halkının karşısına çıkacak mı? Hepimizin merak ettiği sorular bunlar.

Ekim ayı sonuna doğru bir üçlü toplantı olması daha bekleniyor. Liderler görüşme masasının etrafında ciddi bir çaba sarf ediyorlar ama gelin görün ki iş al vere geldi. Artık en zor konular masanın üzerinde duruyor. Garantileri bir yana bırakıyorum, garantiler kolayca çözülecek, yani orada bir tıkanma aslında söz konusu değil. Öyle büyütüldüğü kadar da sıkıntı yok, bu konuya değiniriz birazdan.

Asıl sorun mülk ve toprak konusu. Asıl sıkıntı bu.

NEYE KARŞILIK NE VERİLECEK?

Tarihte olsayla bulsa birleşmiş hiç doğmuş bu ikisinden. Bu sözü hatırlasam dahi ; bir zamanlar tamamıyla Osmanlı'ya ait olan bu adada şimdi Rumlara acaba neyi vermesek ya da hangi toprağı vermekten kurtulabiliriz diyekonuşur durumdayız.

Şu kadar daha toprak verip hangi siyasi hakkı elde edeceğiz ya da hangi toprak parçasını verip daha fazla neye sahip olacağız. Daha kabaca söyleyecek olursak neyle neyi satın alacağız, bu son derece önemli.

TOPRAK KONUSU

Bir kere Rumların çok fazla toprak istediği gerçeği var. Cumhurbaşkanlığındaki güvenilir kaynaklarımızla önceleri yapmış olduğum görüşmelerde Sınırdaki boş araziler ve askeri bölgelerin Rumlara bırakılacağı ve geriye kalan Rum mallarının da tazminat yoluyla çözüleceği şeklindeydi. Bu elbette ki önemli bir seçenek ancak ne kadar toprak bu şekilde Rumlara bırakılacak ve Rum mallarını tazmin edecek para nasıl bulunacak bu hala muallakta.

MÜLK VE TAZMİNAT

Netice de Kuzey Kıbrıs'taki Rum malı olarak sınıflandırılan evler ya da araziler çok karmaşık bir durumda. Defalarca kez el değiştirmiş bir mülkü nasıl o mülkü kullanana eski sahibine tazmin et diyeceksiniz. Yani bu biraz karışık. Sonuç olarak ne toprak konusunda ne de mülk konusunda konuşulanlar tam bir bilinmez. İşte bu konular aşılabilirse zaten çözüm oldu demektir. Tabii daha referandumu konuşmuyorum bile.

GÜVENLİK VE GARANTİLER

Asıl sorun toprak ve mülk olunca garantileri konuşmaya bile dilim varmıyor. Ama yeri gelmişken son durum olarak sizlere şunu söyleyebilirim ki; Türkiye'nin sadece Kuzey Kıbrıs'taki yapıyı yani Türklerin yaşadığı toprak parçasını koruması ile bu işin tatlıya bağlanabileceği ağırlıklı bir seçenek olarak konuşuluyormuş. Rivayet bu ya. Nasıl olacak ne olacak bunu kısa süre sonra göreceğiz zaten.

EKİMDEKİ ZİRVE

Yazının başında da ifade ettiğim gibi Ekim ayının sonlarına doğru Newyork'ta bir üçlü zirvenin daha gerçekleşmesi bekleniyor. Bu da demek oluyor ki her iki lider de bu bir ay süresince en kritik bu iki konuyu ya da en azından bir tanesini konuşup gidecekler.

Burada bilinmesi gerek bir başka gerçek de artık birçok konunun defalarca kez konuşulduğu ve gerek olumlu gerekse olumsuz bir sonuca bağlanacağıdır.

Rumlar ne istiyor ve karşılığında ne veriyor. Bunlar bu bir ay süre zarfında konuşulacak ve yoğun bir müzakere gerçekleşecek. Belki de kopma noktasına gelinecek ama bu bir ay Kıbrıs sorununun gidişatını netleştirecek diyebiliriz.

ÇÖZÜM İÇİN EN UYGUN ZAMAN ŞİMDİ

Neden çözüm için en uygun zaman şimdiyi de söyleyelim; konuşulacak birçok konu konuşulduğu gibi artık ortaya niyetleri koymanın ötesinde pek bir şey kalmadı. Yani bir diğer deyişle Rumlar çözüm istiyor mu istemiyor mu bu ortaya çıkacak. Önümüzdeki birkaç ay hem bize hem de tüm dünya ya bu net olarak söylenmiş olacak ve sonrasında yepyeni bir gündem çıkacak. Rumlar hayır Türkler evet dediğinde Kıbrıslı Türklerin ödüllendirileceği sözleri verilmişti, bunlar olmadı. Dönemin BM Genel Sekreteri Annan hayli sözler açıklamış hatta raporunda Rumların aleyhine sözler de kullanmıştı ama bu hiçbirşeyi değiştirmedi.

Aslında Rumlar olası bir çözümden kaçarsa ki bence kaçması muhtemeldir aslında pek de istemedikleri bir sonucun zeminini yaratmış olacaklar, bölünmüş ve Türk askeriyle burun buruna bir Kıbrıs.

Tabii Rum tarafında gerçekleşecek seçimler, Amerika'da gerçekleşecek seçimler ve BM Genel Sekreterinin görev süresi derken bu işi öteleye de bilirler. Bu son derece tehlikeli bir manevra olarak yorumlanıyor.

Ama gelin görün ki 2016 sonrası Rumlar için pek güzel bir dönem olmayacak.

ÇÖZÜM OLACAK AMA NASIL?

Annan Planında çözümün arkasında yine Amerika vardı ancak bu sefer şartlar ve koşullar farklı. O yıllarda Rusların Akdenizehakimiyeti yoktu. İngiltere ve Amerika adeta cirit atıyorlardı ancak şu an durum öyle değil. Amerika'nın çok ciddi hatalarından ötürü Rusya Akdeniz'deki herkesle dost olmuş durumda ve bu durum giderek güçlenecek. Çok yakında İsrail ve İngiltere'nin Adadaki üsleri hariç, Washington'un bu bölge de dostu kalmayacak. İşte çözüm için Amerika'nın baskı kurması bundan.

Bu nedenle çözüm olması için şu an Rumlar üzerine Amerika tarafından kurulan baskı daha da artacak. Rumları zor bir yüz gün bekliyor.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Gelişi güzel güç kullanımı en kolay ahlaksızca kötüye kullanılarak yok edilen özgürlüğün yıkıntıları üzerinde tesis edilebilir.

George Washington

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları