Ohi re gumbare ohi

Yayın Tarihi: 04/10/16 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+
  • Cumhurbaşkanı Akıncı kelime anlamıyla süreci ve şartları zorlayarak müzakere masasının şartlarını iyileştirdi ve Kıbrıs Türk tarafının çözümde istekli ve kararlı olduğunu ispatladı. En azından bunu bir kez daha ortaya koydu. Adınız gibi emin olun şu andan itibaren Cumhurbaşkanının da çözüm olacağına inancı yoktur. Kendisi vardır diyebilir; bu figürü çizmek zorunda. Doğru da yapıyor. Aralık 2016'ya geldiğimizde koşullar bir çözüm yaratmaya yetmezse eğer bunun tek sorumlusu ve suçlusu dünya gözünde Rumlar olacaktır. Çözümü yapacak olan da Akıncı, Rumları Dünya kamuoyuna çözüm istemeyen ve Türklerden nefret eden halk kitlesi yapacak olan da Akıncı'nın kendisidir.
  • Yunan tankı geçerken Türkiye'nin garantörlüğünü istemiyoruz diyen adamla daha neyi konuşacaksın ya da konuşacaksın ama bileceksin ki havanda su dövüyorsun. 2016 sonuna kadar dövmemiz gerekiyor bu suyu o ayrı mesele, bu da anlaşılırdır ama bir başka gerçek var ki ne BM ne de Dünya Rumlar çözüm istemediği için onları cezalandırmayacak. Araya seçimler ve ayrılıklar girecek, hatta kırgınlıklar ve derken zaten bizim seçimlerimiz kapıyı çalacak ve bu mesele çözülmeyecek.
  • Diyelim ki çözüm olmadı peki ne olacak? KKTC'yi kimsecikler tanımaz, Kıbrıs Türk Devleti kuramazsınız, adada bölünme kesinleşmez. Kimse yeni bir devlet ve düzen beklemesin bunların hiçbiri olmaz. Peki ne olur? KKTC tam anlamıyla Tayvanlaşır. Aynen bu yazdığım olur. Kıbrısın Kuzeyine imtiyazlar tanınır, kısmi olarak ambargolar azaltılır, sözde bazı maddi yardımlar yapılır ve dahası. Bu kadar, başka da bir şey olmaz.

Kıbrıs görüşmelerinde Newyork sonrasında oluşan kara tablo bir anda dağılmaya başladı. Eğer Rum basını doğru tercüme ediliyorsa ki elbette ediliyor Nikos'un ılıman barış söylemleri yeniden hakim olmaya başladı. Diyeceksiniz ki garantilerle ilgili açıklamalarını okumadın herhalde. İşte tam da buradan başlayalım yazımıza. Rumlar, Helen kökenli politika bu adamların genlerinde var.

Anastasiades hem çözüm isteyen hem de kendi halkının duygularını tatmin eden açıklamalarda bulunuyor. Bu açıklamaların toplamından yola çıktığımızda çözüm olmayacağını en azından bu çözümün koşulları oluşmasına rağmen gerçekleşmesinin zor olduğunu görüyoruz.

AKINCI HEYECANLI VE AZİMLİ

Gelin her iki liderin psikolojini ve duruşunu inceleyelim. Cumhurbaşkanı Akıncı kelime anlamıyla süreci ve şartları zorlayarak müzakere masasının şartlarını iyileştirdi ve Kıbrıs Türk tarafının çözümde istekli ve kararlı olduğunu ispatladı. En azından bunu bir kez daha ortaya koydu. Adınız gibi emin olun şu andan itibaren Cumhurbaşkanının da çözüm olacağına inancı yoktur. Kendisi vardır diyebilir; bu figürü çizmek zorunda. Doğru da yapıyor.

Aralık 2016'ya geldiğimizde koşullar bir çözüm yaratmaya yetmezse eğer bunun tek sorumlusu ve suçlusu dünya gözünde Rumlar olacaktır. Çözümü yapacak olan da Akıncı Rumları Dünya kamuoyuna çözüm istemeyen ve Türklerden nefret eden halk kitlesi yapacak olan da Akıncı'nın kendisidir.

İddia eder ve derim ki sahip olduğumuz herşeyi versek dahi Rumların ezici çoğunluğunun bizimle bir kaynaşma isteği yoktur. Ne yazık ki yoktur ama politika vardır ve herkes rolünü oynamaktadır.

ANASTASİADES POLİTİK VE SAMİMİYETSİZ

İlk önce şunu söylemek lazım; Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum lider Nikos çok iyi bir çift oldular. Mümkün mertebe iyi anlaştılar. Yoldaşlar Hristofyas ile Talat bile bu kadar iyi anlaşmamışlardı. Ancak Newyork zirvesinin kötü geçmesinin altında yatan gerçeklerde işte bu yazdıklarımın altında yatıyor.

Görüşme masasında politik, çözüm ister bir duruş sergileyen Nikos, eve döndüğünde çözümün gerçekleşme şartlarının ne kadar zor olduğunu kamuoyuna anlattı durdu.

Yunan tankı geçerken Türkiye'nin garantörlüğünü istemiyoruz diyen adamla daha neyi konuşacaksın ya da konuşacaksın ama bileceksin ki havanda su dövüyorsun. 2016 sonuna kadar dövmemiz gerekiyor bu suyu o ayrı mesele, bu da anlaşılırdır ama bir başka gerçek var ki ne BM ne de Dünya Rumlar çözüm istemediği için onları cezalandırmayacak.

Araya seçimler ve ayrılıklar girecek, hatta kırgınlıklar ve derken zaten bizim seçimlerimiz kapıyı çalacak ve bu mesele çözülmeyecek.

ADA BÖLÜNÜR MÜ?

Diyelim ki çözüm olmadı peki ne olacak? KKTC'yi kimsecikler tanımaz, Kıbrıs Türk Devleti kuramazsınız, adada bölünme kesinleşmez. Kimse yeni bir devlet ve düzen beklemesin bunların hiçbiri olmaz.

Peki ne olur? KKTC tam anlamıyla Tayvanlaşır. Aynen bu yazdığım olur. Kıbrısın Kuzeyine imtiyazlar tanınır, kısmi olarak ambargolar azaltılır, sözde bazı maddi yardımlar yapılır ve dahası. Bu kadar, başka da bir şey olmaz.

Milliyetçilik duyguları da artmaz.

Ama Rumlar da ilahi nihai Türk ordusuyla uyuyup kabus görerek uyanmaya devam eder. Rumlar da bundan mutluysa sorun yok zaten. Doğal gaz Güneyden Kuzey topraklarından uzanır ve Türkiye'ye gider, Su, kuzeyden Güneye hatta gerekirse İsrail'e dahi akar gider, zenginleşme yine yaşanır ama Kıbrıslı Türkler kimliksiz yaşamaya devam eder.

Olacak olanlar bunlardır.

Umarım ben yanılırım ve çözülür Rumların dizindeki yüzyıllardır bağlı duran siyah peçeleri de çözüm olur.

***************

GÜNÜN SÖZÜ

SEVMEK İNSAN YÜREĞİ KADARDIR, KÜÇÜKSE BÜYÜĞÜNÜ TAŞIMAYAZSIN

ATTİLA İLHAN

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları