Yoksa referandum planı hazır mı?

Yayın Tarihi: 21/10/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

  • Ancak önemli bir hata yapılıyor, yeri gelmişken söylemek lazım. Israrla yıl sonuna kadar bir çözümün mümkün olduğunu vurguluyor her iki lider.

  • Eğer referandum yapmaksızın iki liderin anlaşacağı bir anlaşmaya evet diyeceklerse ve imza koyacaklarsa bunu anlayabilirim ama gayet iyi biliyoruz ki referanduma kesinlikle gidilecek.

  • Birincisi yıl sonuna kadar bir referanduma sunulacak planı nasıl hazırlayacaksınız ki yıl sonuna kadar çözümün mümkün olduğunu her iki lider de üstüne basa basa söylüyor?

  • İkincisi olası bir referandumda çözüme her iki halkın da evet diyeceğinin garantisini kim verdi?

  • Ama birinci sorumdan yola çıkarsam sanki bir plan bir yerlerde hazırlandı, liderlerin eline verildi ve iki heykeltıraş bu taşı kendi kabullerine göre yontuyor!!!

Neyse ki ekim sonu yaklaşıyor. Yani New York zirvesinde neler olup olmayacağını hep birlikte bir daha göreceğiz. Malum Kıbrıs sorunu konusunda her gün farklı bir bakış açımız ve düşüncemiz oluşuyor. Dün sabah saatlerinde ziyaretine gittiğim bir dostum ülke siyasetiyle ilgili onlarca soru sordu bana. Her sorduğu soruya büyük bir ustalıkla güvenilir bilgilerle yanıt verdim, sonrasında "Eee Kıbrıs sorunu çözülecek mi sence? Ne görüyorsun" diye sorunca bakakaldım ve bu konuda aslında çok şey bilmediğimi hissettim. Peki neden bilmiyorumun cevabını Anastasiadis bana söyledi.

Nasıl mı? Tabii ki telefonla, aradım konuştuk ve anlattı..

Şaka! Dün haber ajanslarına Nikos'un iki farklı açıklaması düştü. Bu adam maytap geçiyor demekten alamadım kendimi.

Yunanistan Başbakanı Çipras ile olan görüşmesinde "Türkiye'nin garantörlüğünün olmaması konusunda hemfikir olduklarını" bir kez daha ilan etti (http://www.kibrispostasi.com/anastasiadis-ve-tsipras-garantiler-konusunda-hemfikir).

Peki nasıl olacak bu iş? Hani biz Türkler asla garantilerden vazgeçmezdik? Olmazsa olmazımızdı garantiler? Demek ki çözüm işi yatacak.

Gelelim ikinci açıklamasına… Nikos, Akıncı'yla pek çok konuda yakınlaştıklarını ve yıl sonuna kadar çözümün mümkün olduğunu İrlanda ziyareti sırasında yaptığı konuşmada açıkladı.

Garantiler her iki kesim için de önemli

Akıncı'nın şu sözleri son derece geçerli ve önemlidir bence: "İngiltere'nin Kıbrıs'ta iki üssü var, garantilerle ilgisini kesmek isteyebilir. Ancak üslerle kesmek istemez. İki üssü olan bir ülke garantilerle ilgilenmeyebilir. Garantilerle Yunanistan da ilgilenmeyebilir. Çünkü Rum tarafı Kıbrıs'ta nüfus olarak daha büyük olan toplum olarak ortağını dışlamış, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne tek başına sahip çıkmıştır. Oysaki biz Kıbrıslı Türk halkı, nüfus olarak daha az olan toplum olarak geçmişte büyük mağduriyetler yaşadık. Bu anlamda garantiyi talep eden doğal olarak Kıbrıs Türk halkıdır ve bu güvenceyi Türkiye'nin garantisinde görmektedir. Bu tüm taraflar için anlaşılır olmalıdır"

(http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/199101/PageName/KIBRIS_HABERLERI).

Toprak konusundan sonra garantilerin konuşulacak olması en zor konunun aslında garantiler olduğunu ve sürecin bu noktada zora gireceğini anlatıyor bize. Bunu iyi okumak lazım ama Reisicumhur'a göre daha bunu konuşmaya zaman var. Yani açıklamanın tümünden pesimist de olmayın algısı çıkıyor.

Düşünsenize daha toprak konusu var, tazminat konusu var. Eğer umutsuzca bakmak istiyorsanız bu iş olmaz diyebilirsiniz ama onun yerine çözüm öyle kolay olmayacak demek daha doğru olur.


Neye karşılık ne verilecek?

Tarihte olsayla bulsa birleşmiş hiç doğmuş bu ikisinden. Bu sözü hatırlasam dahi; bir zamanlar tamamıyla Osmanlı'ya ait olan bu adada şimdi Rumlara acaba neyi vermesek ya da hangi toprağı vermekten kurtulabiliriz diye konuşur durumdayız.

Şu kadar daha toprak verip hangi siyasi hakkı elde edeceğiz ya da hangi toprak parçasını verip daha fazla neye sahip olacağız? Daha kabaca söyleyecek olursak neyle neyi satın alacağız, bu son derece önemli.

Toprak konusu

Bir kere Rumların çok fazla toprak istediği gerçeği var. Cumhurbaşkanlığı'ndaki güvenilir kaynaklarımızla önceleri yapmış olduğum görüşmelerde sınırdaki boş araziler ve askeri bölgelerin Rumlara bırakılacağı ve geriye kalan Rum mallarının da tazminat yoluyla çözüleceği şeklindeydi. Bu elbette ki önemli bir seçenek ancak ne kadar toprak bu şekilde Rumlara bırakılacak ve Rum mallarını tazmin edecek para nasıl bulunacak bu hala muallakta.

Mülk ve tazminat

Neticede Kuzey Kıbrıs'taki Rum malı olarak sınıflandırılan evler ya da araziler çok karmaşık bir durumda. Defalarca kez el değiştirmiş bir mülkü nasıl o mülkü kullanan eski sahibine tazmin et diyeceksiniz? Yani bu biraz karışık. Sonuç olarak ne toprak konusunda ne de mülk konusunda konuşulanlar tam bir bilinmez. İşte bu konular aşılabilirse zaten çözüm oldu demektir. Tabii daha referandumu konuşmuyorum bile.


Yoksa plan hazır mı?

Uzunca süredir Kıbrıs konusu gündem olduğu için her gün açıklamaları yakından takip ediyoruz. İnanın ki her Allah'ın günü birçok farklı açıklama yapıyor Rum tarafı. Bir anda işte çözülecek izlenimi oluşurken diğer yandan ise çözüm çok zor izlenimi doğuyor.

Velhasıl son New York zirvesindeki tüm algı çözümün artık erteleneceği yönündeydi.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın New York zirvesinden sonra hala umutlu konuşabilmesini Nikos'un şu anki açıklamalarıyla doğrudan ilişkilendirebiliyorum.

Ancak önemli bir hata yapılıyor, yeri gelmişken söylemek lazım. Israrla yıl sonuna kadar bir çözümün mümkün olduğunu vurguluyor her iki lider.

Eğer referandum yapmaksızın iki liderin anlaşacağı bir anlaşmaya evet diyeceklerse ve imza koyacaklarsa bunu anlayabilirim ama gayet iyi biliyoruz ki referanduma kesinlikle gidilecek.

Birincisi yıl sonuna kadar bir referanduma sunulacak planı nasıl hazırlayacaksınız ki yıl sonuna kadar çözümün mümkün olduğunu her iki lider de üstüne basa basa söylüyor?

İkincisi olası bir referandumda çözüme her iki halkın da evet diyeceğinin garantisini kim verdi?

Ama birinci sorumdan yola çıkarsam sanki bir plan bir yerlerde hazırlandı, liderlerin eline verildi ve iki heykeltıraş bu taşı kendi kabullerine göre yontuyor!!!

Demem o ki yoksa referanduma sunulacak plan hazır mı?!

***************


Kundaklama tanığı Adana'da

Lefkoşa'da meydana gelen seri kundaklama olayında yargının yasal süre olan 90 günün dolmasına rağmen dosyanın polis tarafından hazırlanıp savcılığa teslim edilmemesi yargıç, polis ve savcılık arasında krize neden olmuştu.

Kundaklama olayında dosya hazırlanıp mahkemeye sunulduktan sonra ek ifadesi alınarak mahkeme huzurunda tanık olarak dinletilen Ali Doğan, geçmişte mahkemede para karşılığı yalan ifade vermiş ve ceza almıştı. Son olarak kundaklama olayıyla ilgili ifadesine başvurulan ve tanık olarak nitelendirilen Ali Doğan'ın Ercan'dan Adana'ya gittiği ortaya çıktı.

Ali Doğan'ın Adana'da bulunan oğlu İbrahim Doğan'ı arayarak KKTC'de daha fazla kalmak istemediğini bazı kişilerin kendisinin kundaklama olayında tanık olarak kullandığını ve kendisini bedava çalıştırdığını söyleyerek Türkiye'ye dönmek istediğini söylediği bildirildi.

İbrahim Doğan da daha önce yapmış olduğu açıklamada babasının para karşılığı yalan ifade verdiğini belirtmişti.

*****************

Günün Sözü

Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

NAZIM HİKMET

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları