İsviçre öncesi restleşme!

Yayın Tarihi: 28/10/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
  • Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu'nun dün basına düşen açıklamasını okudum da tek kelimeyle restine rest tarzındaydı. Burcu haklı olarak böyle bir açıklama yaptı dahi. İşin daha ötesi olayların trajikomik olmaya başlayan yanı da ne biliyor musunuz? Rumlar biraz daha bizim görüşmeci ekibe "Güzelyurt verilmez dedirtmenin ötesinde, kanla aldık bu toprakları masada vermeyiz, taksim" gibi sözler de söyletmeye başlayacaklar. Bunlara dikkat etmek lazım.
  • Yani Barış Burcu çok da Rum tarafının gazına gelmemeli. Tabii diğer taraftan böyle açıklamalar da yapmaması halinde Akıncı bizi satacak diyenler çıkacak, Burcu da haklı. Ama gelin görün ki söylemler karşılıklı atışmalara dönüşüyor ve çözüm arayışları sürerken ortam geriliyor. İsviçre öncesi nerdeyse kavga edecekler. Algı bu ve işin gerçeği böyle.

Vakti zamanında Rumların aşırı istekleri karşısında bir meslektaşıma "Bu adamlar her şeyi istiyor nasıl çözüm olacak?" diye sormuştum. Meslektaşım da bana "Sen onların istemelerine ne bakıyorsun bu kelime anlamıyla pazarlık" demişti.

Geldiğimiz bu noktada yaşadığımız aslında tam anlamıyla da bu sanırım. Yani düşünsenize Başpapaz dönüşümlü başkanlığı kabul etmediğini ve asla Türklere siyasi eşitlik tanımayacaklarını söylüyor, öte yandan Rum Sözcü ki kendisi konuştuğunda aslında Anastasiadis konuşuyor demektir "Güzelyurt'u vermezlerse çözüm olmaz, Türkiye'nin garantisi kalkmazsa çözüm olmaz" diyor.

Şimdi bu tür açıklamalar bir tür pazarlığın parçası mı yoksa iyi polis Nikos'un sözcüsünü feveran ettirmesi mi? Çözüm istemiyoruz mu işin aslı?

Ben yüzde elli elli diyorum. Rumlar hem pazarlık paylarını yüksek tutuyorlar hem de çözüm istemiyorlar aslında.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu'nun dün basına düşen açıklamasını okudum da tek kelimeyle restine rest tarzındaydı. Burcu haklı olarak böyle bir açıklama yaptı dahi.

İşin daha ötesi olayların trajikomik olmaya başlayan yanı da ne biliyor musunuz? Rumlar biraz daha bizim görüşmeci ekibe "Güzelyurt verilmez dedirtmenin ötesinde, kanla aldık bu toprakları masada vermeyiz, taksim" gibi sözler de söyletmeye başlayacaklar.

Bunlara dikkat etmek lazım. Yani Barış Burcu çok da Rum tarafının gazına gelmemeli.

Tabii diğer taraftan böyle açıklamalar da yapmaması halinde Akıncı bizi satacak diyenler çıkacak, Burcu da haklı.

Ama gelin görün ki söylemler karşılıklı atışmalara dönüşüyor ve çözüm arayışları sürerken ortam geriliyor.

İsviçre öncesi nerdeyse kavga edecekler. Algı bu ve işin gerçeği böyle.

Rumlar ne istiyor ve istemiyor?

Gelin bu sorunun cevabına kısaca değinelim, kabaca söyleyecek olursak Rumlar dönüşümlü başkanlığı istiyor ama aslında istemiyor, ciddi bir toprak iadesi ve Güzelyurt'u istiyorlar, mallarına geri dönmek ve mal satın alma hakkı istiyorlar, Türkiye'nin garantörlüğünü istemiyorlar.

Tüm bunları alt alta yazıp baktığımızda çözümün olmayacağını anlıyoruz. İşte bunlar kalın harflerle yazılmış pazarlık listesi.

Peki biz ne yapmaya çalışıyoruz, onu da sorgulamak lazım hatta tahmin etmek lazım.

Güzelyurt'u vermeye yatkınız ama ne şartlarda ve ne karşılığında? Garantilerin kalkmasına karşıyız ancak yumuşatılmasına kabulüz. Yumuşatma derken korkularımızı giderecek bir yumuşatmadan bahsediyorum.

Rumların toprak, mal-mülk verin taleplerine karşı bizim de oluşacak devlet yapısında ciddi sosyal hak elde etme mücadelemiz var.

Ama yeri gelmişken şunu da söylemekte fayda var, bu kadar görüşme fırtınası koparken Rum basınının açıklamalarından doğan cevap hakları üzerinden köşe yazısı yazmak da doğrusu kötü bir durum. Çünkü masada ne konuşuluyor, biz ne istiyoruz ya da neyi almayı başardık kimse bilmiyor.

Hal böyle de olunca Rumların aşırı isteklerine karşı neyi verip ne koparabiliriz pazarlığının olduğuna ve sürekli savunmada olduğumuza yönelik bir algı var ki bu da hükümetin pervasızca Cumhurbaşkanı'na saldırmasına neden oluyor ve bizim de Akıncı'ya destek verirken verdiğimiz desteğin altını dolduramamamıza sebep oluyor.

Cumhurbaşkanlığı sadece arayıp soran birkaç gazeteciye satır arasında bilgi vermek yerine, günlük yazan ve okunan gazetecilere bilgi vermesi ve medya üzerinden elini güçlendirmesi gerekiyor.

Açıkçası bu konuda Saray'ı ben gereğinden fazla muhafazakar bulduğumu söylemeliyim.

Sonuç olarak çözüm açısından en gergin döneme girdiğimiz doğru. Kritik bir dönemde olduğumuz da doğru. Açıklamaların neredeyse şahin söylemler noktasına taşınacağını ve bu söylemlerin halkta çözüm olmayacak algısını artıracağı uyarısını da yapmak lazım.

Şu ana kadar Cumhurbaşkanı Akıncı'nın neredeyse hiç taviz vermediğini ve istenilen şeyler karşısında Akıncı'nın da somut istekleri olduğu kanaatindeyim. Bu zorlu bir müzakere süreci olacak ve adım gibi eminim ki, zaman zaman kopma noktasına da gelecek.

Öyle tahmin ediyorum ki 2016 yılının sonuna kadar bir referandum olmayacak ama bir antlaşma olup olmayacağı belli olacak.

**********

Kabine değişimi yeni bütçeden sonra

Bir süre önce kabine değişimi gündeme gelmiş ve Başbakan Hüseyin Özgürgün kabinenin değişip değişmeyeceği ile ilgili olarak çelişkili açıklamalarda bulunmuştu. Günün sonunda bu yıl bir kabine değişimi olmayacağı ancak Başbakan'ın kabineyi değiştirme konusunda istekli olduğunu anlamıştık. Gündemde konuşulan onca konu varken kabine değişiminin hala sıcak gündem olduğunu belirtmek için bu kısa yazıyı kaleme almak istedim. Bakanlar arasında neredeyse sürekli konuşulan konulardan biri de bu. İsimler o kadar bir zikrediliyor ki size anlatamam. Başbakan Özgürgün'ün kabineyi değiştirme konusunda istekli olduğu ancak bütçeden önce bunu yapması halinde hükümetin düşmesinden ve bütçesi olmadan bir seçime gitme korkusu olduğundan ocak ayının hemen sonrasında bütçe tamamen geçtikten sonra kabine değişimine gideceğini ve en az iki bakanın kabineye alınacağını öğrendim. En azından bunu net olarak söyleyebilirim.

*************

Günün sözü

Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.

Şems Tebrizi

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları