Aktunç: "Kimseye muhtaç olmadan yaşamak"

Yayın Tarihi: 03/11/16 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
  • Halkın siyasetçiye karşı inanılmaz bir güvensizliği var. Bunca yıldır, sadece seçimde hatırlanmış, hor görülmüş bu insanlarımızın bize karşı, Halkın Partisi'ne karşı inanılmaz bir umudu ve beklentisi var. Bu da omuzlarımıza inanılmaz bir yük bindiriyor.
  • Bizim başarısız olmak gibi bir lüksümüz yok. Biz bu ülkeye iyi yönetimi getirmek zorundayız, biz bu ülkeyi iyi yönetmek zorundayız, devletin malını, parasını kendi paramız gibi korumalı, har vurup harman savurmak yerine, tek kuruşun bile nerede kullanıldığının hesabını sormalıyız.
  • Kıbrıs Türk halkı, her geçen yıl daha da fakirleşmekte, daha da büyük ekonomik sorunlar ile boğuşmakta, KKTC'ye gelen yatırımlar artıyor, öyle ya da böyle turist sayısında da bir artış var, para girişinde artış var, fakat benim halkım fakirleşiyor. Burada bir yanlışlık olmalı.

Sevgili dostum Serhan Aktunç ile dün buluşup bir kahve içtik. Aslında her gün mutlaka birlikte bir kahve içme fırsatı buluyoruz Cafe Delicous'ta. Serhan genç ve başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra aynı zamanda bir akademisyen. Babası Orhan Aktunç birçoğumuzun yakından tanıdığı bir eczacı. Bir dönemlerin UBP'sindeki ağır kalelerden biriydi. Yani armut biraz da dibine düşmüş anlaşılan.

Serhan, Kudret Özersay'ın kurucu başkanlığını üstlendiği Halkın Partisi'nin Lefkoşa İlçe Başkanlığı görevini yürütüyor.

Serhan'la ortak bir dostumuz aracılığıyla tanıştık birkaç yıl önce. Kanımız erken ısındı ki kısa sürede iyi arkadaş olduk. Düzgün ve değerli bir adam; her halinden belli. İnanılmaz bir azmi var, ülke adına birçok şey yapma heyecanını taşıyor içinde.

Halkın Partisi'nin felsefesinin odağında insan var elbette ki. Ancak öyle bir zamanda yaşıyoruz ki insanları solcu, sağcı ya da liberal diye ayırmak ne kadar doğru olur? Serhan çözümü ama doğru çözümü destekleyen ve ideolojik olarak liberal demokrat bir kişiliğe sahip. En azından benim gözlemim böyle. Asıl uzman olduğu alan halihazırda turizm ve işletme.

Soğuk ama açık havalarda yaptığımız puro sohbetlerinde de yapılan yanlışları ve çözülmesi kolay sorunların nasıl da zorlaştırıldığını anlatmıştır birçok kez.

Derin bir sohbetin ardından güzel bir söyleşi çıktı ortaya; Serhan'ın ağzından yayınlıyorum…

"Herkes bize Kudret beyi biliyoruz, fakat diğerleri nerede diye soruyor. Hiçbirini tanımıyoruz diyorlar. Biz bu ülkede yeni bir siyaset anlayışını oturtmak istiyoruz. Eğer eski yüzler eski siyasetçiler ile bu yolu yürürsek, nasıl yeni siyaset anlayışını hayata geçiririz? Nasıl değişimi yakalar ve toplumu özlediği, beklediği ve arzu ettiği yeni siyaset anlayışı ile buluştururuz? Bundan dolayı, biz bu yola çıkarken de söyledik ve yine tekrarlıyorum, bizden eski, bildik yüzler kimse beklemesin. Yepyeni, genç ve enerjik bir ekiple bu yola çıktık ve bu yola çıkarken yanımızda olan insanları, yolda bulduklarımızla değişmeyeceğiz.

Fakat bu yanlış anlaşılmasın, diğer partilerde daha önce çalışmış, görev almış kimseyi partimize almayacağız gibi de bir duruşumuz yok ve olmayacaktır da. Diğer partiler tarafından bu olay çok yanlış aksettirildi. Tüzüğümüzde açıkça yazıyor. Bir partinin başkanlığını yapmış, bir partinin genel sekreterliğini yapmış veya bir partiden milletvekili seçilmiş ve milletvekilliği de devam ederken başka bir partiye geçmiş kimse, bizim partimize üye olamaz. Çok açık ve net bunu söylüyoruz ve bunun dışında olan herkese partimizin açık olduğunu da söylüyoruz. Fakat bu demek değildir ki herkes bizim partimize üyeliğe kabul edilebilir. Bizim için en önemli belirleyici kesim halktır. Biz Halkın Partisi olarak, kamu vicdanında yargılanmış, halkın gözünde bizim partimiz ile bağdaşmayan kişiler ne kadar da hukuki yönden partimize katılmaları engel olmasa da, yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı da yine bizim partimizde yer alamayacaklardır. Bunu bizden halk talep ediyor. ''

"Halkın siyasetçiye güveni kırıldı"

"Halkın siyasetçiye karşı inanılmaz bir güvensizliği var. Bunca yıldır, sadece seçimde hatırlanmış, hor görülmüş bu insanlarımızın bize karşı, Halkın Partisi'ne karşı inanılmaz bir umudu ve beklentisi var. Bu da omuzlarımıza inanılmaz bir yük bindiriyor. Bizim başarısız olmak gibi bir lüksümüz yok. Biz bu ülkeye iyi yönetimi getirmek zorundayız, biz bu ülkeyi iyi yönetmek zorundayız, devletin malını, parasını kendi paramız gibi korumalı, har vurup harman savurmak yerine, tek kuruşun bile nerede kullanıldığının hesabını sormalıyız. Biz bu ülkede sosyal adaleti getirmeliyiz. Parası olmayanın da iyi eğitim almasını sağlamalıyız. Hastanemize gittiğimizde en iyi hizmeti almalıyız. Bu yüzden başarısız olamayız. Biz bu halkı bir daha hayal kırıklığına uğratmayacağız. Hepimiz buna inanmış insanlarız. Hepimizin işi, mesleği var, hiçbirimiz bu siyaseti bir meslek olarak görmüyoruz, biz bu işi hizmet olarak bir görev olarak görüyoruz. Zamanı geldiğinde eğer halk bizi seçerse, bu güzel ülkenin kalkınması, iyi yönetilmesi, kimseye ama kimseye muhtaç olmadan, gebe kalmadan, ayakta durması için elimizden geleni yapacağız. Bizim koltuk makam gibi dertlerimiz yok, söylediğim gibi hepimiz işleri olan insanlarız, faka bu güzel ülkenin güzel insanları için, ailemize, işimize, çocuğumuza vereceğimiz zamandan fedakarlık edip, sadece ülke gailesi ile bu işe soyunduk ve görevimiz bittiği zaman da yine gerçek işlerimize döneceğiz. Bu makamlar bu koltuklar bizim malımız değil, ilelebet oturamayız bu mevkilerde. Bizden sonra gelenlere gönül rahatlığıyla başımız dik olarak teslim edeceğiz."

"Kimseye muhtaç olmayacağız!"

Bize sorulan bir diğer konu da, nasıl olacak da kimseye muhtaç olmadan, ayakta duracak bir yapıyı oluşturacaksınız?

Esasında bu soruların cevabı çok basit ve kendi içerisinde saklı. Daha önce değinmiştim. Her şeyin başı iyi yönetim daha önemlisi her şeyin başı insanın bir gailesi olması ama bu gaile gelecek seçimler değil gelecek nesiller olmalı. Özellikle son 10 senedir, ülkeye hem eğitim turizmi hem de normal kitle turizmi sayesinde yurt dışından yüklü miktarda para girişi oldu ve oluyor. Son 2 senedir de özellikle Girne bölgesinde, hem arazi hem de konut satışlarında ciddi bir yükselme var. Fakat Kıbrıs Türk halkı, her geçen yıl daha da fakirleşmekte, daha da büyük ekonomik sorunlar ile boğuşmakta, KKTC'ye gelen yatırımlar artıyor, öyle ya da böyle turist sayısında da bir artış var, para girişinde artış var, fakat benim halkım fakirleşiyor. Burada bir yanlışlık olmalı. Bu yanlışlık da bunca zamandır bizi yönetenlerin gerek seçim zamanlarında gerekse de normal zamanlarda bazı iş insanları ile girdikleri çarpık ilişkidir. Bundan dolayı da vergi alacağınızda bazı kişilerin üzerine yeterince gidemiyorsun veya alman gerekenden az alıyorsun veya ihalelerde devlet zarara uğratılıyor. Gerçekten Amerika'yı baştan keşfetmeye gerek yok. Tek ihtiyacımız olan devletin parasını kendi parasıymış gibi bakıp kollayan yöneticiler. Biz bunu başaracağımıza inanıyoruz ve halkın da bu yolu yürürken bize inanarak, bize destek vereceğini düşünüyoruz.

"Turizm güçlü bir enstrüman"

Turizmden bahsetmişken, biraz daha derinlemesine bazı konulardan bahsetmek isterim.

Halkın Partisi programında öncelikli sektörlerden biridir turizm. KKTC'nin de bence ayakta durmasını, tek başına sağlam bir şekilde ekonomisini yürütebilmesini sağlayabilecek bir sektördür. Çok kırılgan bir yapıya sahip olduğundan, yalnız iç faktörler değil, dış faktörler yani bizim elimizde olmayan, yakın coğrafyamızda bulunan faktörler de bizim turizmimizi yakından etkiler. Bundan dolayı da hızlı hareket etmeyi bilen, yalnız "a" değil, değişik sorunlar karşısında hareket kabiliyetine sahip," b-c" planları olan bir yönetime sahip olmalıyız. Ülkeyi pazarlarken, tanıtım yaparken, fuarlara katılırken çok dikkatli olunmalı. Reklam ve pazarlama uzun soluklu bir iştir, bundan dolayı da çok masraflıdır. Gerekli midir? Kesinlikle gereklidir fakat söylediğim gibi yüksek maliyetler içerdiğinden, yapacağınız reklam ve pazarlama stratejileri, reklamı yapacağınız bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye farklılıklar içerebileceğinden çok dikkatli olunması gerekiyor.

Yaklaşık 68 sektöre gelir sağlayan turizm sektörü, iyi yönetilmeyi, işi bilen kişiler tarafından yönetilmeyi fazlasıyla hak etmektedir. Sırf o partili bu partili diye bürokratlar işlerinden alınmamalı veya görev verilmemeli. Bizi yönetenler anlamalı ki, yönettiğiniz şey bir ülke. Bu kadar basit çıkar ve menfaat uğruna heba edilmemeli. Hepimizin geleceği, çocuğu var bu ülkede. Sonuç olarak, halkımızın karşısında artık, hem insan gücü hem tecrübesi hem de azmiyle bu ülkeyi aydınlık yarınlara götürmeye aday çok büyük bir alternatif var. Hep beraber, tüm kesimleri kucaklayarak tek başına iktidar yürüyüşümüzü gerçekleştireceğiz".

************

Günün Sözü

Ne kadar kalmak istesek de bazen gitmek zorunda kalırız. Ve ne kadar gitmek zorunda olsak da, kalmaktan yanadır sol yanımız.

Aziz Nesin

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.