"Pelerinden ne çıkacak?

Yayın Tarihi: 08/11/16 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
  • Eğer oran doğruysa Rum halkının % 55'i Kıbrıs konusundaki gelişmeleri önemsiyor ve takip ediyor anlamını çıkarabiliriz. Ama diğer yandan % 45'lik bir oran da bu olayı hiçbir şekilde önemsemiyor diye düşünmek durumundayız. Şimdi elimizde ne var? % 55! Peki bu % 55'in % 50,05'i olası bir antlaşmaya evet der mi sorusunu sormak lazım.
  • Liderlerin kaldığı otelin adı Le Mirado. Şu an için yer yok. Yani önümüzdeki pazartesine kadar otel dolu. Gelecek pazartesi kalmak isterseniz gecelik 279 avrodan kalabilirsiniz. Manzara müthiş. Liderler hem çalışacak hem de iyi bir tatil yapacaklar. Umarım Mont Pelerin'in güzel havasıyla geri döner Reisicumhurumuz.

İyi temennilerle Mont Pelerin zirvesi başladı. Eğer niyetler her iki taraf için de iyiyse İsviçre'den güzel sonuçlar çıkabilir.

Merak edip baktım. Liderlerin kaldığı otelin adı Le Mirado. Şu an için yer yok. Yani önümüzdeki pazartesine kadar otel dolu. Gelecek pazartesi kalmak isterseniz gecelik 279 avrodan kalabilirsiniz. Manzara müthiş. Liderler hem çalışacak hem de iyi bir tatil yapacaklar. Umarım Mont Pelerin'in güzel havasıyla geri döner Reisicumhurumuz.

Rum Lider Nikos'un geçtiğimiz akşam canlı yayından düzenlediği basın toplantısı iddiaya göre Rum halkının % 55'i tarafından izlenmiş. Bu sonuç Anastasiadis kendi halkını ikna edebildi diye yorumlandı.

Elbette ki saçma bir yorum oldu. Eğer bu oran doğruysa sorun büyük demektir.

Eğer oran doğruysa Rum halkının % 55'i Kıbrıs konusundaki gelişmeleri önemsiyor ve takip ediyor anlamını çıkarabiliriz. Ama diğer yandan % 45'lik bir oran da bu olayı hiçbir şekilde önemsemiyor diye düşünmek durumundayız.

Şimdi elimizde ne var? % 55! Peki bu % 55'in % 50,05'i olası bir antlaşmaya evet der mi sorusunu sormak lazım.

Elbette ki olası bir referandumda Anastasiadis'in kendi halkına biz Türklerden hayli şey kopardığını söylemesi lazım, keza Cumhurbaşkanı Akıncı'nın da kendi halkına pek az şey verip hayli fazla sosyal hak aldığını söylemesi lazım.

Soru çok basit; böyle bir durum mümkün olacak mı?

İnsanın evet olacak demesi geliyor içinden ama nasıl diye sormadan alamıyorum kendimi. Tabii önemli bir yol eşiği şu anki zirve.

Genel Sekreter Moon da son derece dikkatli ve riskli bir zirve olacağını söyledi. Moon bugün zirveden ayrılacak ve liderler fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla rahat olmayan o sandalyelerde çözüm arayacaklar.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarına baktığımızda New York zirvesi gibi kötü olmamasını temenni ettiğini görüyoruz. Zira New York zirvesi kelime anlamıyla çözümün birkaç yıl ertelendiğini algısını yaratmıştı hepimizde.


Rumların korkusu ne?

Rumlar eğer Türklere düzenli saldırı başlatıp eski yıllarda olduğu gibi bunlar isyancı deyip öldürmek gibi bir planları varsa, Türkiye'nin garantörlüğünü istememesi normal. Eğer böyle bir düşünceleri yoksa Türkiye'nin etkin garantisinden neden rahatsız olsunlar? Rumlar; Türkleri katletmeye başlamadıktan sonra neden Türkiye Rumlara saldırsın?

Diyeceksiniz ki AB garantisi var; bu zamanda ne garantisi kardeşim, hatta hangi zamanda yaşıyoruz. Bunları diyen kesimler var ancak Avrupa'nın ortasında Bosna Hersek katliamını, Hırvatistan savaşını unutmak mümkün mü?

Savaş her yerde ve sudan sebeplerle çıkarılır, savaş çıkarmak kadar kolay bir olay mı var?

Eğer Türkiye'nin garantörlüğü kalksın deniliyorsa o zaman 40 bin asker adada kalsın demek lazım. Rumlar, adada Türk askerinin varlığını hissetmediği sürece, olası bir çatışmada Ankara'nın müdahale edeceği korkusunu hissetmezse adınız gibi emin olun eski günlere geri döneriz.

Garantörlüklerin olmadığı bir antlaşmaya ben evet demem kimse evet dememeli. Bu her şeyden önemli.

Beyler her ay birkaç Kıbrıslı Türk Rumlar tarafından darp ediliyor, sınır olaylarını unutmayın, binlerce Rum'un sınırları delme çabalarını unutmayın, bu korkutma ya da çözümden uzaklaştırma demagojisi değil, bu garantörlükler olmalı düşüncesidir.

Netice itibarıyla hem toprak konusu hem garantiler konusu farklı yöntemlerle çözülecek.


Çözüm olmak zorunda

Yazıyı noktalamadan şunu da söylemek lazım; bu adada çözüm olmak zorunda. Bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Kimliğimiz yok; devletimiz çoğu zaman Türkiye tarafından tanınmıyor, ihracat şansımız zayıf olduğu için üretim kötü ve sınırlı. İthalata dayalı bir yaşam sürüyoruz. Bunun ekonomiye çok kötü etkileri vardır.

Tanınmamışlığın yarattığı çok ciddi sorunlar var. Kendi başımıza ve bağımlı bir şekilde yaşıyoruz. Bir çocuğun yürümesi için birkaç kez düşmesi ve dizlerinin kanaması gerekiyor.

Ama bu çözüm ihtiyacını karşılamaya çalışırken, bir kimlik sahibi olmaya çalışırken bunu pantolonu indirmeden yapmamız gerekiyor. Türkiye'den tam anlamıyla kopmadan yapmamız gerekiyor.

En önemlisini söyleyeyim, belki bazılarına en önemsizi gelebilir ama biz Müslümanız, "Yoo ben domuz yerim, camiye gitmem, gerekirse Müslüman da değilim" diyenler olsa dahi bu toplum Müslüman ve "istavroza tapanlar" Müslümanları hiç sevmez; işte bu nedenle çözüm ama garantili çözüm!!!

***************

Okur Mektubu

Ulusal Birlik Partisi çalıştay yapmış kırk bir kere maşallah

Ben Ulusal Birlik Partisi'nin kırk yıllık üyesiyim. Partimin çeşitli görevlerinde bulundum. Hükümet ortağı veya tek başımıza iktidar olduğumuz zamanda bürokrat görevlerinde bulundum. Partimizin üç günlük Acapulco tatil köyündeki çalıştay toplantısını duyduğum zaman tuhaf karşıladım. Ülkede yaşanan ekonomik krizler varken beş yıldızlı otelde ilk etapta bu harcamayı kimin karşılayacağını düşündüm ve anlam veremedim. Aslında düşündüğüm zaman parti içinde yaşanan ayrımcılıklar, adam kayırmalar varken aile toplantısı olarak parti içindeki küskünlükleri, kırgınlıkları konuşup parti içi huzuru, barışı ve karşılıklı güven duymayı sağlarız diye düşündüm fakat parti genel başkanımın ilk gün beş saat rötarlı gelişi toplanan vekillerin şevkini kırmıştır. Hotele gittiğim zaman basından kimsenin olmadığını gördüğüm zaman kendi kendime bir ülkenin ve toplumların aynası olan basın neden yoktur diye kendi kendimi sorguladım ve üç günün sonunda yapılan konuşmalar mevcut bakanları showmenlikle suçlayanlar bütçe görüşmelerinden sonra kabine değişikliği olacak sinyalini veren Başbakan sırada bakan olmayı bekleyen milletvekilleri beklemede Başbakan'ın bazı bakanların performans düşüklüğü olduğunu çoğu bürokratın halka ve parti üst düzey yetkililerine saygısızca davranmaları konuşuldu. Olası bir erken seçimde mevcut ilçe başkanlarının bölgelerindeki seçim çalışmalarını yönetemeyeceklerini taşıyamayacaklarını gündeme getirenler Başbakan'ın sert bir üslupla bakan ve bürokratlara her an görevden alınabileceğini söylemesi salonda soğuk rüzgarların esmesine sebep oldu. Başbakan'ın Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanı Akıncı'yla aynı fikirde olmadıklarını kendilerinin Başbakan olarak bunları kamuoyuyla ve basınla paylaşması doğru olmayacağı için vekillerin ve parti yetkililerinin bunları paylaşmasını istemiştir. Hep bunları ben dinlerken Başbakan'ın bakan ve müşavirlere karşı cesur davranışına anlam verememiştim fakat çalıştayın son saatlerinde kamuoyu araştırma şirketi olan Sayın Salih Egemen'in kürsüye çıkarak Ulusal Birlik Partisi'nin yapmış olduğu araştırmaya göre yüzde elli oya sahip olduğunu söylemesi salonda gülüşmelere sebep olmuştur. Çünkü Salih Egemen bu oranı verirken hiçbir veriyi paylaşmamıştır. Mesela bu araştırmayı hangi bölgelerde yapmıştır anketlere kaç kişi katılmıştır bilgisini vermezken ve bu bilgiyi de hiç bir yazılı ve görsel basınla paylaşılmaması hatta partinin basın yayın organı olan Ulusal Birlik Partisi'nin yayın organı Güneş gazetesinde yayınlanmaması dikkat çekici olmuştur.

Sayın Başbakan'a hatırlatmak istiyorum Kudret Özersay'ın partisini unutmuş olabilir mi yeni kurulan Yeni Doğuş Partisi'ni unutmuş olabilir mi, CTP ve diğer partileri unutmuş olabilir mi? Bir de en önemlisi hükümete başkanlık ettiğin dönemde çok mu başarılı oldunuz? Anlayacağınız varsa partimiz acınacak durumdadır ben çalıştayı temmuz ağustos ayında yağmur duasına çıkmış gibi görüyorum.

*************

Günün Sözü

Siz cennetteydiniz ama bunun farkında değildiniz. Dünyada pek çok insan da böyledir. Mutlu olmayı hak etmediklerini sanarak en büyük sevinci bulabilecekleri yerlerde keder ararlar.

Paulo Coelho

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları