Çözüm için son bir ay!

Yayın Tarihi: 24/11/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Sahip olduğum devletten hiçbir zaman utanmadım. KKTC bizim devletimiz, elimizdeki yegane varlık şu anki yapı. Ama devletimin varlığını kimse kabul etmiyor, pasaportum dünya tarafından kabul görmüyor, dünya ile ticaret ve ulaşım konusunda ciddi sıkıntılarımız var, hızla nüfus kaybı yaşıyoruz ve nüfusumuz azalıyor, çok ciddi sosyal sorunlarımız var ve bunları aşamıyoruz. İnsanımız sürekli kaçış planı yapıyor. Yani özetle KKTC devleti bu haliyle bize yetmiyor.
  • KKTC'ye sahip çıkıp yaşatacağız lafazanlığını yapan siyasiler bile KKTC'nin tanınması için ciddi adımlar atmıyor, lobi dahi yapmıyoruz. Türkiye'nin yaptığı yardımlarla bir film çeviriyoruz ki ne film.
  • Demek ki Cumhurbaşkanı Akıncı'nın çözümü zorlamanın yanı sıra ya KKTC'yi tanıtma, ambargoları hafifletme çabasının olması gerekiyor ya da yeni bir arayışı. Reisicumhur devlet başkanıdır ve alternatif yol bulacak tek kişidir bana göre.

Mont Pelerin zirvesinin çökmesinin ardından her yerden çözüme yönelik destek mesajları gelmeye başladı. Olaya birçok açıdan bakabiliriz, birçok açıdan değerlendirebiliriz. Diyebiliriz ki Kıbrıs sorununda çözüm arayışı hiçbir zaman bitmez. Bugüne kadar nasıl bitmediyse yine bitmez ve ilerleyen tarihlerde yeniden denemeler olur. Ne olmasa bugüne kadar öyle oldu.

Böyle düşünenlerin sayısı hiç de az değil ancak öyle sanıyorum ki bu sefer durum farklı. Kıbrıs sorununda özellikle 2000 yılından bu yana Kıbrıs Türk tarafı masadan kaçan değil, çözümü zorlayan taraf oldu hep. Dünyanın ilgisi ve bu yöndeki algısı da böyle şekillendirildi. Ancak bugün gelinen noktada konuşulacak her şeyin konuşulduğunu ve fazladan konuşacak hiçbir şeyin kalmadığı konusunda herkes hemfikir.

Bütün mesele uzlaşamamak. Tabii Rumlarla uzlaşmanın kolay değilin ötesinde neredeyse mümkün olmadığını gördük. Karşınızda adeta cambaz bir yapı var ve sizinle uzlaşmamak için çırpınıp duruyor. Kaygan bir sabun gibi, siz tutmak istedikçe elinizden kayıyor, asıl kaygı ise o sabuna basıp düşmemek. Başımıza böyle bir şeyin gelmemesine dikkat etmemiz gerekiyor.

2016 son tarih yanlışı

Takvim sınırlaması elbette ki önemli. Yani 2016 yılı sonuna kadar çözüm olmalı diyebilirsiniz, bunu temenni de edebilirsiniz ve bu heyecanla bunu zorlayabilirsiniz. Ancak bu durum bana biraz da bir tekerleğin vidasını fazla sıkmaya çalışmak gibi geliyor. Ya yalama olacak tutmayacak ya vidayı kıracaksınız ya da anahtar kırılacak. Mont Pelerin sonrasında vida yalama olmadı ama vidayı tutan anahtar bir kez boşa döndü. Bu da demek oluyor ki anahtarın dişleri vidanın dişlerini artık tutmayacak, yani elinizdeki anahtarla artık tekerleği sıkamazsınız, yeni anahtar lazım, peki yeni anahtar kimin elinde ya da yeni bir anahtarı çantadan kim çıkarıp verecek?

Tutturduk bir 2016 sonunda çözüm diye. Tamam güzel tutturalım ve bunu zorlayalım da peki çözüm olmazsa ne olacağını ortaya koydu mu Sn. Akıncı? Bir hafta öncesine kadar hayır. Son bir haftadır çözüm olmazsa KKTC ile yolumuza devam edeceğiz dedi.

Bu seçenek hiç de makul bir seçenek değil. Yani bu durum mevcudun devamı demek. Bizim "B" planımız KKTC mi peki?

Yani bizim şu uzlaşmaz, maksimalist Rumları korkutacak başka bir seçeneğimiz yok mu? Öyle anlıyorum ki yok. Rumlar 40 yıldır nasıl devam ettiyse 40 yıl daha devam edebilir bu şekilde. Yani bizim Rumları korkutacak hiç mi bir "B" planımız yok?

Örneğin yeni bir devlet planımız var mı? Ya da KKTC'nin üzerindeki ambargoların kısmi olarak kaldırılabileceği bir çalışmamız olacak mı? Türk tarafı çözümü çok istedi fakat Rumlar istemediği için olmadı, peki bize Amerika'dan ya da İngiltere'den bir pasta, bir yılbaşı hediyesi yok mu?

Rumları sinirlendirecek, çözüme zorlayacak, tedirgin edecek bir hediye yok mu Kıbrıslı Türklere?

Çözümü zorladık, denedik olmadı, ne yapalım KKTC ile devam mı?

Bu mu geldiğimiz nokta?! Cumhurbaşkanı Akıncı bence bu konu üzerine biraz kafa yormalı.

KKTC ne demek peki?

Sahip olduğum devletten hiçbir zaman utanmadım. KKTC bizim devletimiz, elimizdeki yegane varlık şu anki yapı. Ama devletimin varlığını kimse kabul etmiyor, pasaportum dünya tarafından kabul görmüyor, dünya ile ticaret ve ulaşım konusunda ciddi sıkıntılarımız var, hızla nüfus kaybı yaşıyoruz ve nüfusumuz azalıyor, çok ciddi sosyal sorunlarımız var ve bunları aşamıyoruz. İnsanımız sürekli kaçış planı yapıyor. Yani özetle KKTC devleti bu haliyle bize yetmiyor.

KKTC'ye sahip çıkıp yaşatacağız lafazanlığını yapan siyasiler bile KKTC'nin tanınması için ciddi adımlar atmıyor, lobi dahi yapmıyoruz. Türkiye'nin yaptığı yardımlarla bir film çeviriyoruz ki ne film.

Demek ki Cumhurbaşkanı Akıncı'nın çözümü zorlamanın yanı sıra ya KKTC'yi tanıtma, ambargoları hafifletme çabasının olması gerekiyor ya da yeni bir arayışı. Reisicumhur devlet başkanıdır ve alternatif yol bulacak tek kişidir bana göre.

Çözüm olacak mı?

Hala çözüm olma ihtimali var. Eide bir hafta sonra yeniden çalışmalara devam edeceğini açıkladı. Amerika bu konuda irade koyacağını ifade etti ve hala Tsipras ile Erdoğan görüşmesi yeniden bir ateşlenme yaratabilir.

Halihazırda bir ay içinde ne olacaksa olacak ve çözüm sürecinin çöküp çekmeyeceğini göreceğiz. Ben hala sürecin tam anlamıyla çöktüğüne inanmıyorum. Türkiye çözüm bulunması konusunda kararlıdır.

Türk Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili zaten dün bir açıklama yaptı: http://www.abhaber.com/disisleri-bakanligi-kibris-muzakerelerinde-sonuc-alinamadi/

Öte yandan Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, resmi Twitter hesabından Kıbrıs müzakerelerine atıfta bulunarak, çözümün yakın olduğu mesajını verdi: http://www.abhaber.com/ab-parlamento-baskani-schulz-kibriesta-cozum-icin-taraflari-tekrar-gorusmeye-cagirdi/

Bu linkleri sizlerle paylaşıyorum ki kulaktan dolma haberlerle kafanız karışmasın. Bu haberleri girip okuyun.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın tek bir hatası oldu bu süreçte. Sırf beşli zirvenin tarihini alabilmek için toprak ve harita konusunu dahi görüştü. Dün öğrendim ki bağlayıcı hiçbir şey yapılmamış. Bu son derece doğru bir karar oldu ancak Cumhurbaşkanı'nın önceki gün açıkladığı gibi "İyi niyetimiz anlaşılsın diye toprak ve harita konusunu da görüştük, Rumlar bunu beklemiyordu" açıklamasını da ben yanlış buluyorum. Bu tür bir hareketle muhtaçlığımızı daha net bir dille ortaya koyduk. Sn. Akıncı eminim ki Rumların yine yan çizeceğini biliyordu ama "bunu bile yaptım daha ne yapayım?" demek için yaptı anladığım kadarıyla. Bence gerek yoktu.

Sn. Başkan öyle uygun gördü öyle yaptı, toprak ve harita konusunu BM belgesi haline getirecek bir davranış içinde olmaması da bize süreci soğukkanlılıkla ve mantığıyla yürüttüğünü gösteriyor.

Aralık sonuna kadar ne olup biteceğini bekleyip göreceğiz…

*************

Günün Sözü

Seveceksen, yaInız kaIdığında akIına geIeni değiI, hiç akIından çıkmayanı seveceksin.

Can Yücel

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları