Bu pankartın sahibi kim?

Yayın Tarihi: 01/12/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Trafik kazasında hayatını kaybeden gençlerimizin arkadaşları ve birçok duyarlı vatandaşımız dün Başbakanlık önünde eylem gerçekleştirdiler. Eylemlerini ve acılarını yürekten paylaşıyorum, destekliyorum. Yıllardır bu ülkeyi yönetenler gerekli önlemleri çoktan almalıydılar ama orada bir gencimizin elinde bulunan "ANKARA ELİNİ YAKAMIZDAN ÇEK" sloganlı pankart herkesin dikkatini çekti ve tepki yarattı. Sonradan kızımız aldığı bu tepkilerden ötürü bir açıklama yaptı ve birinin eline pankartı tut edip, geliyorum deyip gittiğini pankarta bile bakmadığını açıkladı, keza Türkiye kökenli bir evladımız olduğunu da ifade etti ki hepimiz Türküz. Kızımız boş yere tepki aldı, hiçbir suçu yoktu ama asıl mesele o pankartı çocukların içine kim ya da kimlerin soktuğu.
  • İşte önemli olan yanlışlardan biri de bu. Ya ayrı bir devletiz ya da tam anlamıyla Türkiye'ye bağlıyız. Evet biz tam anlamıyla Türkiye'ye bağımlı bir devletiz. Sabah çocuklar ve insanlar hem okullarına hem işlerine karanlıkta gidiyorlar. Saat 7:30'da hava aydınlanıyor. Böyle saçmalık olabilir mi Allah aşkına? Ya da oturacak devlet okula gidiş saatlerini 08:30'a çekecek, işe gitme saatlerini bir saat ileriye alacak. Varsın her şey bir saat kaysın. Zaten memurun 15:30'da işinden çıkması da son derece yanlış. Günübirlik mantığı olmayan kurallar alıyoruz ve uyguluyoruz.

Dağyolu'nda yaşanan trajik ölümlü kazanın ardından tüm ülke ciddi bir yasa boğuldu. Hepimiz sevdiklerimizin ne kadar kıymetli olduğunu ve aslında bilhassa çocuklarımızı ne kadar ihmal ettiğimizi de fark ettik. Herkes kendini sorgulamıştır eminim.

Geç alınmış önlemler olacak olsa dahi Başbakan Hüseyin Özgürgün bir dizi önlemler alma yoluna gitti. En nihayet Hüseyin bey bu ülkeyi yöneten kişi, zaten Başbakan'dan da bu beklenirdi.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst ile de dün kısa bir telefon görüşmesi yaptım. Vaktim olsa mutlaka gidip kısa bir söyleşi yapmayı isterdim. Bakan Dürüst yaşanan kazadan dolayı son derece üzgün ve bu tür acıların tekrarlanmaması için ciddi tedbirler alacaklarını bana daha sabahın erken saatlerinde ifade etti. Sesi yaşanan ölümlü kazadan duyduğu üzüntüyü adeta ele veriyordu.

Unutmayın ki meydana gelen bir kazada çoğu zaman hem devletin hem de sürücülerin suçu vardır. Başbakan Özgürgün ile son derece iyi ilişkilere sahip. Zaten akşam saatlerine doğru çıkan önemli düzenlemelerin hareketliliği sabahtan itibaren başlamıştı anladığım.

Bizim memlekette ne yazık ki durum bu. Bazı kararlar kötü bedeller ödendikten sonra alınıyor. Bir de bu durumda oluşumuzun en kötü sebeplerinden biri de kabine değişikliğinin sık yapılması. Örneğin bir vekilin Ulaştırma Bakanlığı tecrübesi varsa o makama daha önceden bu işi yapmış vekil tayin edilmeli. Örneğin insan ilişkileri iyi olan bir başka vekil memleketin kendi içindeki sorunlarıyla ilgilenen bakanlığa verilmeli.

Kemal bey ulaştırmada yeni bir bakan olmasına karşın yaptığı ciddi işler de var ve ne yazık ki bu ülkenin tek kötü olan yolu Değirmenlik-Girne Dağyolu değil. Ülkenin birçok yolu dökülüyor.

Yani buna benzer kazalar ülkenin başka yollarında da meydana geliyor. Ama işte Dağyolu'nun sicili hem kötü hem de kabarık.

Kamyon şirketlerinde de ciddi kabahatler var. Bu ülkenin yollarını bilmeyen birçok şoföre al sür diyebiliyorlar.

Gençleri kullanmaya kalktılar

Trafik kazasında hayatını kaybeden gençlerimizin arkadaşları ve birçok duyarlı vatandaşımız dün Başbakanlık önünde eylem gerçekleştirdiler. Eylemlerini ve acılarını yürekten paylaşıyorum, destekliyorum. Yıllardır bu ülkeyi yönetenler gerekli önlemleri çoktan almalıydılar ama orada bir gencimizin elinde bulunan "ANKARA ELİNİ YAKAMIZDAN ÇEK" sloganlı pankart herkesin dikkatini çekti ve tepki yarattı. Sonradan kızımız aldığı bu tepkilerden ötürü bir açıklama yaptı ve birinin eline pankartı tut edip, geliyorum deyip gittiğini pankarta bile bakmadığını açıkladı, keza Türkiye kökenli bir evladımız olduğunu da ifade etti ki hepimiz Türküz. Kızımız boş yere tepki aldı, hiçbir suçu yoktu ama asıl mesele o pankartı çocukların içine kim ya da kimlerin soktuğu.

Yaşanan bir trafik trajedisine birileri politika karıştırdı ve besbelli bu hüzünlü olayı siyasete çevirdi. İşte bu son derece çirkin oldu.

Şimdi yaşanan bu facia ile Ankara'nın ne alakası var ne bağlantısı var. Bilakis bu ülkenin yollarını zaten yapan Ankara hükümeti. Bizim hükümet proje ürettiği sürece Ankara parayı acımadan döküyor. Küçük çocukların üzerinden siyaset yapmaya çalışanlar da ayıp etmiş.

Saat uygulaması değişmeli

İşte önemli olan yanlışlardan biri de bu. Ya ayrı bir devletiz ya da tam anlamıyla Türkiye'ye bağlıyız. Evet biz tam anlamıyla Türkiye'ye bağımlı bir devletiz. Sabah çocuklar ve insanlar hem okullarına hem işlerine karanlıkta gidiyorlar. Saat 7:30'da hava aydınlanıyor. Böyle saçmalık olabilir mi Allah aşkına?

Ya da oturacak devlet okula gidiş saatlerini 08:30'a çekecek, işe gitme saatlerini bir saat ileriye alacak. Varsın her şey bir saat kaysın. Zaten memurun 15:30'da işinden çıkması da son derece yanlış. Günübirlik mantığı olmayan kurallar alıyoruz ve uyguluyoruz. Velev ki aldık ve uyguladık. Baktık ki verim alamıyoruz, değiştirmemiz gerekiyor ama bizde hükümetin en güzel yaptığı iş ne yazık ki uyumak.

Sonuç olarak olan gidenlere oldu. Ölmemeliydiler, yaşamlarının baharındaydılar ve bu ülkeye katacak güzel düşünceleri vardı buna eminim. Allah ailelerine sabır versin.

Evet devlet artık ağırlığını her alanda koymalı. Yollar, okullar, hastaneler yapılmalı, eksiklikler artık giderilmeli, mazeretler olmamalı her facianın sonrasında.

**************

Çözüm olmayacağı belli oldu

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs konusuyla ilgili yapmış olduğu açıklamalar çözüm masasına bir bomba gibi düştü. Garantiler asla kalkmayacak ve toprak tavizi yok. İlk bakışta Sn. Erdoğan'ın bu açıklamalarını yadırgayabilirsiniz ama öte yandan Türk tarafıyla alay etmeye çalışan ve çözüm masasını berhava eden Rum tarafına da layıkıyla verilmiş bir cevap gibi görüyorum ben. Garantilerden taviz verilmemesi gerektiğinde zaten hepimiz mutabıkız. Toprak verilmemesi konusunda da neden ciddi tavizler verelim diye artık tüm toplum sorguluyor. Çözüme ciddi anlamda ihtiyacımız olduğu doğru ama olmuyorsa da zorlamanın bir manası var mı?

**************

Günün Sözü

Sen bana bakma, ben baktığın yerde olurum.

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları