Hollanda krizi ve Viyana Sözleşmesi

Yayın Tarihi: 13/03/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

VİYANA SÖZLEŞMESİ… Madde 29 - Diplomatik ajanın şahsi dokunulmazlığı vardır. Hiçbir şekilde tutuklanamaz veya gözaltına alınamaz. Kabul eden devlet diplomatik ajana gereken saygıyı gösterecek ve şahsına, özgürlüğüne ve onuruna yönelik herhangi bir saldırıyı önlemek için uygun tüm önlemleri alacaktır.

Hollanda hükümetinin yaptığı bu ihlal aynı zamanda insan hakları bildirgesinin de ihlali anlamına geliyor. Bu nedenle Türkiye yaşanan bu olayı AİHM'e taşıyabileceği gibi Birleşmiş Milletler'e de şikayet edebilecek.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hollanda'da çarşamba günü gerçekleşecek seçimlerden sonra diplomasi nasıl yapılır görecekler demesinin aslında ardında pek çok gidilecek kapı yatıyor. Ekonomik yaptırımları daha yazmıyorum çünkü bunun her iki ülke ekonomisine de ciddi zararları olacağından bu yol tercih edilmeyebilir. Zaten Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin de bu konuda önemli açıklamaları var.

Türkiye ile Hollanda arasında yaşanan diplomatik krizin sonu ne olur bunu şimdiden kestirmek zor, fakat önceki gece sabah saat üçe kadar birçoğumuzu ekran karşısına kilitlediği malum. AK Parti karşıtlarının içten içe sevindiği bir durum oldu yaşanan kriz hem de işin özünü anlamadan. Türkiye'nin Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleriyle tarihe dayanan çok ciddi dostlukları var, bunlar öyle ciddi dostluklar ki öyle gelip geçen hükümetlerle bozulmaması gerekiyor. Olaya kısaca bakalım ve konunun derinliklerine inelim. 16 Nisan'da Türkiye'de anayasa referandumu gerçekleşecek. Bu referandumda evet çıkması için AK Parti hükümetinin tamamının yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik bir destek arayışı var. Bu da son derece normal.

Halihazırda birkaç gün önce de Başbakan Binali Yıldırım Kıbrıs'taydı. Bu referanduma evet der Türk halkı ya da hayır der, zaten bu herkesin kendi özgür iradesiyle alakalı. Türkiye hükümeti istediği herhangi bir ülkede istediği mitingi ya da destek arayışını yapsın. A K Parti'yi savunanlar günün sonunda evet diyecek sevmeyenler de hayır diyecek. Türkiye hükümet üyelerinin herhangi bir başka ülkede gidip de bir konuşma yapmasının orada yaşayan Türk yurttaşlarla buluşmasının hiçbir devlete bir sıkıntısı ya da bir zararı yoktur. Olay aslında bu kadar basittir.

Gelelim konunun derinliğine. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 16 Nisan'da gerçekleşecek referandum için Rotterdam'ın yolunu tuttu. Mevkidaşı Hollanda Dışişleri Bakanı ile de gitmeden konuştu. Sorun olacaksa seçimlerinizden sonra gelelim dedi. İlgili bakan da seçimden sonrası için de garanti veremem dedi.

Bakan Çavuşoğlu'nun Hollanda'ya gitmek için yola çıktığını Hollanda hükümeti bilmiyor muydu? Biliyordu elbet. Gelmeyin buna müsaademiz yoktur denseydi belki de Bakan Çavuşoğlu da gitmeyecekti. Ancak yakın ilişki ve dostlukların olduğu bir başka ülkenin dışişleri bakanının uçağını indirtmemek diplomaside hiçbir teamüllere sığmayacak bir tavır oldu ve kriz başlamış oldu.

Hollanda - Türkiye dostluğu çok derin

Hani derler ya bunu senden hiç beklemezdim; işte Hollanda hükümetinin yaptığı tam da bununla örtüşüyor; zira Hollanda ile Türkiye'nin dostlukları hem çok eski hem de çok önemli olaylara dayanıyor. Türkiye-Hollanda ilişkilerinin tarihi 17. yüzyıla uzanmaktadır. 1612 yılında ilk Hollanda Elçisi Cornelis Haga İstanbul'a atanmış, aynı yıl Sultan I. Ahmet tarafından Hollandalılara "ahidname-i hümayun" verilmiştir. 2012 yılında, Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 400. yıl dönümü kutlanmıştır.

İki ülke o kadar birbirine yakındır ki Hollanda Türkiye'de en çok yatırım yapan ülkelerden biridir keza Hollanda'da 250 binden fazla Türk yaşamaktadır. İnternetten küçük bir araştırma yaptığında Hollanda-Türkiye dostluklarını temsil eden birçok dernek bulursunuz. İki ülke arasında hatırı sayılır da bir ekonomik iş birliği vardır. İşte ilişkilerin bu kadar derin ve eski olduğu bir AB-NATO müttefikinden bu denli sert ve demokrasi dışı bir tepki görmek kelimelerle açıklanabilecek bir durum değil.

1961 Viyana Sözleşmesi ve dokunulmazlık hakkı

Az önce yazdığım işin duygusal kriziydi, yaşanan olayın bir de hukuksal ve uluslararası boyutu var. 18 Nisan 1961'de Viyana Sözleşmesi imzalandı, buna konvansiyonu da denilebilir ve sözleşmeye birçok ulus devleti imza attı. Ülkeler arası diplomasiyi çok iyi tanımlayan ve kurallara oturtan bir sözleşmedir.

Örneğin Viyana Sözleşmesi'ndeki 22. Madde'ye bir bakalım…

Madde 22 - 1. Misyon binaları dokunulmazlığa haizdir. Kabul eden devlet yetkilileri misyon şefinin rızası olmadıkça, bu binalara giremezler.

  1. Kabul eden devlet, misyon binalarını herhangi bir tecavüz veya zarara karşı korumak ve misyonun huzurunun herhangi bir şekilde bozulması veya itibarının kırılmasını önlemek üzere her türlü tedbiri almak özel göreviyle yükümlüdür.

Madde 29 - Diplomatik ajanın şahsi dokunulmazlığı vardır. Hiçbir şekilde tutuklanamaz veya gözaltına alınamaz. Kabul eden devlet diplomatik ajana gereken saygıyı gösterecek ve şahsına, özgürlüğüne ve onuruna yönelik herhangi bir saldırıyı önlemek için uygun tüm önlemleri alacaktır.

Madde 31 3. Bu maddenin 1. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde öngörülen haller dışında bir diplomatik ajan hakkında hiçbir icra önlemi alınamaz. Söz konusu durumlarda dahi ajanın şahsının veya konutunun dokunulmazlığı ihlâl edilemez. http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/Diplomatik_Iliskiler_1961.pdf

Madde 29 zaten tüm olayı özetliyor. Bu sözleşmeye göre herhangi bir diplomatın, büyükelçinin dokunulmazlığı var. Hatta o ülkenin başbakanı tarafından verilen bir dokunulmazlıktır bu, ciddi haklar içerir ve ancak savaş suçları, casusluk gibi hallerde dokunulmazlık kalkar ve yargılanabilir. Bunun dışında bu konvansiyonun altında imzası bulunan herhangi bir ülkenin diplomatik pasaportuna sahip olan bir kimsenin engellenmesi söz konusu olamaz.

Hollanda Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız'a ve Türkiye Aile Bakanı Fatma Kaya'ya yapmış olduğu engellemelerle bu antlaşmayı ihlal etmiş oldu.

Viyana Sözleşmesi'nin 46-59. Maddeleri arasında yapılacak ihlaller sonucunda ihlali yapan devletin antlaşmasının askıya alacağı çeşitli kereler yazılıyor.

Hollanda hükümetinin yaptığı bu ihlal aynı zamanda insan hakları bildirgesinin de ihlali anlamına geliyor. Bu nedenle Türkiye yaşanan bu olayı AİHM'e taşıyabileceği gibi Birleşmiş Milletler'e de şikayet edebilecek.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hollanda'da çarşamba günü gerçekleşecek seçimlerden sonra diplomasi nasıl yapılır görecekler demesinin aslında ardında pek çok gidilecek kapı yatıyor. Ekonomik yaptırımları daha yazmıyorum çünkü bunun her iki ülke ekonomisine de ciddi zararları olacağından bu yol tercih edilmeyebilir. Zaten Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin de bu konuda önemli açıklamaları var.

Sonuç olarak önümüzde bir gerçek var ki bu saatten sonra Türkiye ile Hollanda'nın ilişkileri uzunca bir süre kötü olacak.

**************

Günün Sözü

Gerçek şu ki; hayalimizdeki insanın, hayalindeki insan değiliz. O kadar!

Pablo Neruda

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları