Görüşmeler başlasa ne olur...

Yayın Tarihi: 03/04/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Çözümü gerçekten isteyen ve sınırlarını sonuna kadar zorlayan, dünyanın hiç gündeminde yokken bir anda tüm Avrupa'nın, Amerika'nın ve Rusya'nın dikkatlerini Mont Pelerin'e toplamayı başaran bir liderdir Akıncı. İstemeye istemeye yeni BM Genel Sekreteri Guterres'i toplantıya getirten bir liderdir. Guterres'in pek istekli olduğu da söylenemez.

Hani sürecin toplamına baktığınızda Akıncı çözüm için daha ne yapsın demeyen her Allah'ın kulu insafsızlık yapmış olur.

Kıbrıs hep bölünmüş mü kalacak peki? Evet kalabilir. Bunun dünyanın pek çok ülkesinde örneği de var. En basiti İrlanda, Kore, Tayvan, Kırım ve daha nicesi. Ama konseptleri farklı diyebilir birileri. Ne fark eder, siz bölünmüş mü değil mi ona bakın. Bir yarısı AB'de olan diğer yarısı dışarıda kalan, bir yarısı Amerika tarafından diğer yarısı Çin ya da Rusya tarafından desteklenen ülkeler var. Kıbrıs'ın da kaderi böyle kalabilir, olabilir.

Aslında bugünkü yazımda Türkiye Lefkoşa Büyükelçisi Sn. Derya Kanbay'ın açıklamalarını değerlendirmeyi düşündüm ama haliyle dün gece Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lider Anastasiadis'in görüşmesi olduğu için bu önemli gündemi atlamak istemedim. Ama yarına Büyükelçi'nin açıklamalarını kaleme alacağım, zira çok önemli açıklamalar olmasının yanı sıra 2017 yılının fotoğrafını net bir şekilde çeken ve ülkemizi bekleyen fakirleşmenin değerlendirmesini yapmıştır Sn. Kanbay.

Gelelim İki liderin dün geceki görüşmesine. Haliyle yazımızın gazeteye ulaşma saatlerinden ötürü bu yemeğin sonunu bekleyip de yazmak mümkün olmadı ama olaya genel açıdan bir değerlendirme yapmak zaten son derece yeterli.

Geçtiğimiz yıl son derece aktif ve hareketli bir müzakere dönemi yaşadık. Kelime anlamıyla tek taraflı bir süreç oldu bu. Yani Cumhurbaşkanı Akıncı'nın zorlamalarıyla gerçekleşti. New York zirvesinden tutun da Mont Pelerin zirvelerine ve konferansa kadar her şey ama her şey Akıncı'nın itmesiyle, zorlamasıyla gerçekleşti.

Rum tarafı tek kelimeyle isteksiz ve zora süren yaklaşımlarıyla çözüm sürecini hep zora soktu. Plebisit anma günü de buna tuz biber ekti ve film koptu.

Yani Akıncı'nın masaya dönmeme isteği öyle tahmin ediyorum ki sadece Enosis konusunda geri adım atılmasıyla alakalı değil. Belki Rum tarafı bu konudan tam anlamıyla geri adım atsa ve görüşmeler başlasa da bundan sonraki süreç yeni krizlere gebe olacaktır. Akıncı yaşanan onca hayal kırıklığı ve samimiyetine karşılık bulmamasından ötürü çözüm arayışları konusunda bence motivasyonunu yitirmiş durumda.

Yani çözüm yapmak için uğraşma konusunda hevessiz. Bunu sorsanız belki evet demez bu yazdığıma ama bir lider kaç kez sıkıntıları göğüsleyecek ve yalnız başına dans edecek?

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu ile yaptığımız bir programda süreç boyunca çok kriz çıktığını ancak bu krizleri göğüslediklerini söylemişti bana.

Sanırım tüm bunlar Akıncı'yı yordu haklı olarak.

Müzakereler başlayacak mı?

Büyük ihtimal evet. Görüşmeler yeniden bir şekilde başlayacak. Fakat yeniden söylemekte fayda var daha önce de yazdım; müzakereler yeniden başlasa bile Rum tarafının gaz arama olayı yeniden başlayacağı için yeni krizler de kapıda bekliyor. Türkiye'nin Akdeniz'de gaz-petrol arama konusunda çok ciddi bir duruşu var ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun KKTC'ye yaptığı son ziyarette Rumlara çok sert uyarıları olmuştu. Zaten bu açıklamaların ardından da Rum lider Nikos'un iki-üç kez sıcak çatışma çıkabileceği açıklamaları vardı. Her ne kadar karşılıklı bu açıklamalar tansiyonu yükseltmek için yapılıyor olsa dahi doğal gaz arama konusunda sıcak günler bizi bekliyor.

Müzakerelerin başlaması ve iyi seyretmesi Türkiye'yi bu konuda daha sakin tutmaya yarayabilir.

Çözüm umutları zayıf

Ledra Palace Otel'de gerçekleşecek yemekten ne sonuç çıkarsa çıksın ki büyük ihtimal yeniden görüşmelerin başlaması çıkacak, açıkçası ben çözüm için çok da umutlu değilim. Nedenlerini de zaten anlattım. Çok klasik bir örnektir ama bizim memleket için de çok geçerli bir örnektir bu; "tek başına tango yapılmaz." Göreceksiniz ki Akıncı bu tangoyu yine tek başına yapmak zorunda kalacak.

Çözümü gerçekten isteyen ve sınırlarını sonuna kadar zorlayan, dünyanın hiç gündeminde yokken bir anda tüm Avrupa'nın, Amerika'nın ve Rusya'nın dikkatlerini Mont Peleri'ne toplamayı başaran bir liderdir Akıncı. İstemeye istemeye yeni BM Genel Sekreteri Guterres'i toplantıya getirten bir liderdir. Guterres'in pek istekli olduğu da söylenemez.

Hani sürecin toplamına baktığınızda Akıncı çözüm için daha ne yapsın demeyen her Allah'ın kulu insafsızlık yapmış olur.

Peki ne olacak sorusuna da bir cevap yazalım… Görüşmeler yeniden başlayacak ve zorlamayla devam edecek, Rum tarafındaki seçimler nedeniyle doğal bir ara verilecek ve yeni başkanla ki bu Anastasiadis olmayacak bu sefer devam edecek. Yıllardır bu filmi izliyoruz…

Üzgünüm ama durum bu. Ne Türkiye'ye ilhak gerçekleşir ki asla istemeyiz böyle bir durumu ne KKTC'nin tanıtımı için bir yeni vizyon konulur ortaya ki bunu da isteyen yok zaten, ne Türkiye ne hükümet ne Akıncı böyle bir şeyi ister, istesek de zaten olmaz, olamaz. Bu süreç böyle devam eder gider.

Ancak Rumlar günün birinde biz ne Türkleri isteriz ne de çözüm isteriz hade barra dediği gün o zaman KKTC'ye bir Tayvan modeli uygulaması gelebilir.

Ben bunun dışında bir gelişme beklemiyorum.

Kıbrıs hep bölünmüş mü kalacak peki? Evet kalabilir. Bunun dünyanın pek çok ülkesinde örneği de var.

En basiti İrlanda, Kore, Tayvan, Kırım ve daha nicesi. Ama konseptleri farklı diyebilir birileri. Ne fark eder, siz bölünmüş mü değil mi ona bakın. Bir yarısı AB'de olan diğer yarısı dışarıda kalan, bir yarısı Amerika tarafından diğer yarısı Çin ya da Rusya tarafından desteklenen ülkeler var. Kıbrıs'ın da kaderi böyle kalabilir, olabilir.

Keşke böyle olmasa… Olmasa ama oluyor işte.

Şu bizim hükümetin de keşke bir Kıbrıs politikası olsa diyorum. Ne KKTC'yi tanıtma politikaları var ne de çözüm politikaları var. Çözüm istemeyiz diye çok bağırdıklarında Ankara'dan "şişşt susun bakayım" dendiğinde susuyorlar. Ara sıra yine mızırlık yapıyorlar.

Ne kadar yazık.

En azından KKTC'yi tanıtmak için bir şeyler yapsalar. Başbakan Özgürgün de hiç yadırgamasın Cumhurbaşkanı Akıncı'yı. Zamanında kendisi de hem Talat'a hem Eroğlu'na muhalif olmadı mı?

Bizim ülke böyle işte…

**************

Günün Sözü

Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum…

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.