Akıncı'nın zaferi ve Hristodulidis'in adaylığı!

Yayın Tarihi: 06/04/17 07:30
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Gelelim ikinci senaryoya. Acaba diyorum Hristodulidis, gelecek yılki seçimlerde aday mı? Hiç olur mu öyle şey demeyin. Bizim Cumhurbaşkanlığımızda yıllardır oluyor da neden Rum tarafında olmasın? Hatta KKTC'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CTP'nin Cumhurbaşkanı adayı şimdiden belli diyebilirim, deyip bunu şimdilik burada bırakıyorum. Amacım ortalığı karıştırmak değil, bunu sonra yaparız.
  • Netice itibarıyla eğer Hristodulidis söz dinlemeyen bir Rum faşistse gelecek yılki seçimlere hazırlanıyor olabilir pekala. Yok eğer Nikos'a sadık bir evlat ise Nikos, Hristodulidis üzerinde gelecek yılki seçimleri de düşünerek kendi kamuoyuna ben hala çözüm istemeyen, Türkleri azınlık gören biriyim, durumu idare ediyorum, maksat dostlar alışverişte görsün mesajını yayıyor olabilir.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Enosis Plebisiti konusunda dik ve dirayetli durdu ve en sonunda görüşmelere 11 Nisan'da başlama kararı alındı. Tabii çok ilginç bir süreçten geçiliyor. Rum Hükümet Sözcüsü Hristodulidis'in Akıncı aleyhtarı açıklamaları süreç başlamadan ortamı gerdi. İlginç bir süreç diyorum çünkü bir taraftan Rum lider Anastasiadis görüşmelerin başlaması için adeta Akıncı'ya yalvarıyor, öte yandan DİSİ Başkanı en geç cuma günkü Meclis toplantısında Enosis konusunda geri adım atılacağı yönünde sözler veriyor ama Rum sözcü Hristo nasırına basılmış sıpalar gibi bağırıyor.

Gelin olaya empati yaparak bakalım. Barış Burcu'yu ele alalım örneğin. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın sözcüsü, çok da akıllı bir adam. Peki Akıncı'nın bilgisi ve izni dışında herhangi bir açıklama yapabilir mi? Yapamaz, yapması söz konusu olamaz. Bu hem çok büyük bir saygısızlık olur hem de görevini kötüye kullanma olur. Zaten Barış Burcu'nun karakteri sağlamdır, neyi nasıl yapacağını da iyi bilir.

Demem o ki bir sözcü ustasından izinsiz açıklama yapamaz. Yani Nikos bir taraftan çözüm sürecini başlatmaya çalışırken kendisi, ustasından habersiz ortalığı yangına veremez. Ama yapıyor hem de nasıl yapıyor. Adeta kendini kaybedercesine yapıyor hem de bunu, hem de saygıdan seviyeden yoksun bir tarzla yapıyor.

Peki nedir bu adamın yaptığı diye soran yok mu Hristo'ya? Gelin iki olası nedeni konuşalım. Bakınız bu konuda çok ciddiyim. Şaka bir durum değil çünkü. Hristo'nun ustası Rum lider Nikos masaya geri dön diye Akıncı'ya yalvarıyor ama bir taraftan da Hristodulidis, Akıncı ve Türk tarafını kötülemeye devam ediyor.

Hristodulidis kötü polis, Nikos iyi polis mi?

Aynı filmi Mont Pelerin II'de de görmüştük. Sözüm ona Rum lider çözüm için çabalarken aşırı solcu, çözüm ve barış simgesi Yunanistan Başbakanı Çipras adeta çözüm sürecini baltalayan açıklamalar yaparak ortamı germiş ve tam da bir çözümsüzlük havası yaratmıştı. Bu durum gerçekleştiğinde ben dahil birçok gazeteci Çipras'a vermiş veriştirmiş adeta saldırmıştık. Sonra ne oldu? Çipras'a bu işi yokuşa sür diyenin Nikos Anasatasiadis olduğu ortaya çıkmıştı. Nikos kendi köşeye sıkışınca Çipras'tan işi yokuşa sürmesi için yardım istemişti.

İşte şimdilerde her ne kadar çözüm süreci yeniden başlayacak olsa da, neredeyse Nikos ile DİSİ, Akıncı'ya masaya dönmesi konusunda yalvarıyor olsa da Nikos bir taraftan Hristodulidis'e sen de gez dolaş süreci satmadığımızı anlat kamuoyuna demiş olabilir.

Hristodulidis başkanlığa aday mı?

Gelelim ikinci senaryoya. Acaba diyorum Hristodulidis, gelecek yılki seçimlerde aday mı? Hiç olur mu öyle şey demeyin. Bizim Cumhurbaşkanlığımızda yıllardır oluyor da neden Rum tarafında olmasın? Hatta KKTC'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CTP'nin cumhurbaşkanı adayı şimdiden belli diyebilirim, deyip bunu şimdilik burada bırakıyorum. Amacım ortalığı karıştırmak değil, bunu sonra yaparız.

Netice itibarıyla eğer Hristodulidis söz dinlemeyen bir Rum faşistse gelecek yılki seçimlere hazırlanıyor olabilir pekala. Yok eğer Nikos'a sadık bir evlat ise Nikos, Hristodulidis üzerinde gelecek yılki seçimleri de düşünerek kendi kamuoyuna ben hala çözüm istemeyen, Türkleri azınlık gören biriyim, durumu idare ediyorum, maksat dostlar alışverişte görsün mesajını yayıyor olabilir.

Müzakereler yeniden başladıktan sonra bunu net olarak daha iyi görebileceğiz.

Nerede kalmıştık?... Dönüşümlü başkanlık…

Aslında en önemli konulardan biri dönüşümlü başkanlık. Nüfus orantısın baktığımızda pek bir eşitlikten bahsedemesek de Türk tarafının en olmazsa olmazlarından biri de dönüşümlü başkanlık. Nüfus orantısına baktığımızda Rum tarafı bizim dört katımız. Ancak ada üzerinde iki eşit egemen devletten bahsediyorsak elbette ki eşit oranda bir hak sahibi olmamız gerekiyor. Yani Türklerin nüfusu az diye ülkeyi başkanlık statüsünde yönetme ve temsil etme hakkının elinden alınması gibi bir durum söz konusu olamaz. Dönüşümlü başkanlıktan vazgeçmek demek siyasi eşitlikten vazgeçmek anlamına geliyor ki bu durum biz Kıbrıslı Türkleri azınlık yapar.

Aslında Rum tarafı dönüşümlü başkanlık konusunda taviz vermeye hazır. Sadece bunu elinde iyi bir koz olarak kullanmaya çalışıyor ve bunda da başarılı oluyor. Biz Türklerin önem verdiği bir konu bu "azınlık olmamak, söz sahibi olmak ve Rumlarla onların dörtte bir oranında bir nüfusa sahip olmamıza karşın aynı oranda temsiliyet alabilmek." Bu bizim için çok önemli.

Günün sonunda adada bir çözüm olacaksa zaten, bir devleti bir yönetimi paylaşacaksak Rumlar için başkanlığı paylaşmak da son derece doğal. Ancak bu durum bizim için çok nemli ya, Rumlar da bunu onlar için önemli olan toprak ve nüfus konusunda kendi lehlerinde kullanmak istiyorlar.

Toprak konusunda ne durumdayız ve nüfus?

Burada Rumların iki şartı var, daha doğrusu iki teklifi var. Ya kuzey devletçiğine daha az Rum gelecek ve daha çok toprak vereceğiz ya da daha çok Rum gelecek ve daha az toprak vereceğiz. Eğer daha az toprak vermek istiyorsak yaklaşık olarak 90 bin Rum Kuzey'e yerleşecek. Tabii bu rakamlarda da tartışmalar var çünkü duygusal bağlılık konusu hala tartışılıyor. Kaç Rum hayatta, kaçı öldü kaçı kaldı ya da ne kadarı geri dönmek ister bunlar tartışma konusu.

Bana göre daha az toprak verilerek daha çok Rum'un gelmesi kabul edilmeli. Zira siz daha çok toprak verip daha az Rum gelmesini kabul etseniz de etmeseniz de sonuçta kuzey devleti de Avrupa Birliği toprağı olacağından isteyen Rum ya da AB vatandaşı gelip Kıbrıs Türk Devleti'nden toprak ya da mal satın alabilecek. Tabii ki bu konuda da kısıtlamalar var. Ama günün sonunda bu olabilecek.

Hepimiz biliyoruz ki biz Kıbrıslı Türkler malımızı satmaya dünden razıyız, yeter ki parayı görelim. Bu da işin başka acı gerçeği.

Bu nedenle içimize ne kadar Rum geleceğinden çok ne kadar toprak vereceğimiz daha önemli.

****************

Günün Sözü

Aşk; k?rşınd?kini bulunm?z Hint kum?şı s?nm?nl?, sersemin teki olduğunu ?nl?m?n ?r?sınd? geçen z?m?ndır.

Victor Hugo

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.