Kocias'tan Rumlara küfür: "Ucube devlet"

Yayın Tarihi: 29/06/17 07:55
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Ancak gelin görün ki anlatmak istediğini daha doğrusu "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin" doğma şeklini eleştireyim derken Rumların sıkı sıkıya sarıldığı ve Rumlar tarafından işgal edilmiş bir devlet olan "Kıbrıs Cumhuriyeti'ne" UCUBE diyerek kendi kalesine gol attı. Ama gelin görün ki Kocias "Kıbrıs Cumhuriyeti'ne" UCUBE diyerek doğru bir değerlendirme yapmıştır. Kocias'ın bu benzetmesi Rum heyetini şok ederken ortamı hayli gerdiğini öğrendim. Öyle anlıyoruz ki Kocias haftanın ilerleyen günlerinde başka krizlerde çıkaracaktır.
  • Hatırlayınız; 1960 antlaşmasının gerçekleşmesinin en önemli baskılarından biri de Atina'nın Makarios'a "Anlaşmazsanız elimizi yıkar bu işin içinden çıkarız" sözleri yatmaktadır. Tabii Washington ile Londra'nın da hem baskı hem de şantajlarını unutmamak lazım. Komünizm korkularını da unutmamak lazım. Aynı korkular yine yok mu peki; elbette ki var ama Nikos Anastasiadis bir komünist olmadığı gibi Makarios gibi Rusya'ya da aşırı bir yakınlığı yok.

Bekleyip göreceğiz henüz net tespitler yapmak için çok erken ama öngörüler konusunda Crans Montana'nın da bir tekrardan başka zirve olmayacağı kanaatindeyim.

Bir heyecandır Kıbrıs zirvesi yeniden başladı. Bazen kendi kendime ya Kıbrıs sorunu olmasa ne yapardık diye düşünmüyor değilim. Aynı konuları dönüp dolaşıp yazıyoruz, şu an için yaptığımız tek şey bu. Açık konuşmak gerekirse Kıbrıs zirvesi için hiçbir heyecan duymuyorum. Çünkü Rumları samimi bulmuyorum.

Yok efendim Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum lider Nikos yemeğe yürüyerek gitmişler, yok sohbet etmişler, yok şakalaşmışlar, bu davranışlar artık ucuz bir reklamdan başka bir izlenim vermiyor kimseye. Meslektaşlarımız zirvenin tüm detaylarını öğrenebildikleri ölçüde aktarıyorlar ve aktarmaya da devam edecekler. Bu sayfalarda defalarca kez tarafların pozisyonlarını sizlere anlatmaya çalıştık. Genel yargıya bakarsak her iki toplumda Crans Montana zirvesinin kesinlikle sonuçsuz kalacağına inanıyor ve öyle tahmin ediyorum ki bu bir ön yargı değil.

Zirvenin kaç hafta süreceğini bilmiyoruz ama Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocias'ın Rumlara adeta küfür edercesine "Kıbrıs Cumhuriyeti'ne" yaptığı benzetme güne damgasını vurdu.

Bir tuhaf adam Kocias

Crans Montana öncesindeki zirvelerde kriz yapmasıyla ün yapmış bir Yunanlı Kocias. Rum lider Nikos'un dahi zirvede görmek istemediği isimlerden biri. Ancak gelin görün ki anlatmak istediğini daha doğrusu "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin" doğma şeklini eleştireyim derken Rumların sıkı sıkıya sarıldığı ve Rumlar tarafından işgal edilmiş bir devlet olan "Kıbrıs Cumhuriyeti'ne" UCUBE diyerek kendi kalesine gol attı. Ama gelin görün ki Kocias "Kıbrıs Cumhuriyeti'ne" UCUBE diyerek doğru bir değerlendirme yapmıştır.

Kocias'ın bu benzetmesi Rum heyetini şok ederken ortamı hayli gerdiğini öğrendim. Öyle anlıyoruz ki Kocias haftanın ilerleyen günlerinde başka krizler de çıkaracaktır.

Güvenlik konusu

Güvenlik ve Garantiler konusu birlikte ele alınıyor. Her ne kadar bu konu oldukça önemli bir konu olarak gösterilmeye çalışılıyor olsa da aslında konu Türk tarafı için önemli başlıklar arasında gelse de Rumlar tarafından sadece ağır pazarlık konusundan başka bir şey değil. Güvenlik konusu Kıbrıs Türk tarafı için hayati öneme sahip bir konu; çünkü Rum tarafına karşın ciddi bir güvensizlik ortamı var. Bundan ötürü Türk askerinin adadan çıkmasını ne Kıbrıs Türk tarafı ne de Türkiye kabul ediyor. Ancak şunu da belirtmekte fayda var Türk askerinin olası bir çözümden sonra zamanlı bir şekilde azaltılması da müzakere sürecinin bir parçası ve bütünlüklü çözüm içinde Türk tarafı bunu konuşmaya hazır.

Garantiler konusu

Hem Ankara'nın hem de Kıbrıs Türk tarafının hassasiyetle üzerinde durduğu konu ise garantiler. Türkiye Kıbrıs'ın tam anlamıyla garantörlüğünden vazgeçme taraftarı değil. Zaman zaman olası bir çözümde sadece Kuzey Kıbrıs'ın garantörü olmayı kabul edeceği ifade edilse de belli çevrelerce, bunu iyice etüt ettiğimizde Türkiye'nin olası bir çözümden sonra yine şu an olduğu gibi tüm adanın garantörlüğünde ısrarcı olduğunu ve bundan taviz vermeyeceğini biliyoruz.

Neye karşı ne isteniyor?

Olaya bir de şu açıdan bakın. Rumların temel şartları arasında neler var; bunların üzerinden bir daha geçelim. Asker gidecek, garantiler kalkacak ve toprak tavizinde bulunulacak. Peki neye karşı? Yani diyelim ki Türk tarafı masada bunu kabul etti ki bunu hiçbir surette mümkün görmüyorum; Rumlar tüm bu ciddi tavizler karşılığında ne verecek? Devletin yönetimini paylaşmak mı?

Yani 1960 yılında olduğu gibi mi olacak? Devleti ve yönetimi paylaşacağız ama asker olmadığı gibi garantiler de olmayacak. İyi de tarih tekerrür ederse ne olacak? Bu durumu değerlendirirken bile boşuna yorulduğumu şimdiden hissediyorum. Kaldı ki böyle bir anlaşmaya Türk tarafı referandumda evet demez.

Anastasiadis seçimlere mi oynuyor?

Bildiğiniz gibi Rum tarafında 2018 yılının başlarında başkanlık seçimleri var ve yapılan anketler her ne kadar Nikos Anastasiadis'i önde gösterse dahi Nikos'un durumunun hiç de kolay olmadığı biliniyor. Bu nedenle Rum lider ne zaman kendi kamuoyunda başı sıkışsa şahin bir politika sergilemeye başlıyor. Öyle bir şahin politika ki Yunanistan'ı dahi kullanarak masadan kaçabiliyor. Bunu önceki zirvelerde defalarca kez izledik, tanık olduk. Ancak Rum tarafında sadece çözüm düşmanı insanlar yok, çözüm talep eden önemli bir kesim de var, daha da önemlisi Rum liderin üzerinde ciddi bir dünya baskısı var. Almanya ve Amerika bunun başında geliyor, Birleşmiş Milletler bunun başında geliyor. Nikos, dünya kamuoyuna karşı ve aynı zamanda sözde bir devlet başkanı olması hasebiyle de çözüm istemeyen taraf olarak görünmek yerine çözümü zorlayan, hatta çözüm adına her zaman umutlu olan bir tutum izliyor.

Gelin görün ki iş ciddiye bindiğinde ise "ne yapalım uzlaşamadık" deyip işin içinden çıkmasını da biliyor.

Hatırlayınız; 1960 antlaşmasının gerçekleşmesinin en önemli baskılarından biri de Atina'nın Makarios'a "Anlaşmazsanız elimizi yıkar bu işin içinden çıkarız" sözleri yatmaktadır. Tabii Washington ile Londra'nın da hem baskı hem de şantajlarını unutmamak lazım. Komünizm korkularını da unutmamak lazım.

Aynı korkular yine yok mu peki; elbette ki var ama Nikos Anastasiadis bir komünist olmadığı gibi Makarios gibi Rusya'ya da aşırı bir yakınlığı yok.

Bekleyip göreceğiz henüz net tespitler yapmak için çok erken ama öngörüler konusunda Crans Montana'nın da bir tekrardan başka zirve olmayacağı kanaatindeyim.

**************

Günün Sözü

Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Nazım Hikmet

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları